whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Yaşlılık

Bir zamanlar hammam, dedem anam, babam ve ailemin diğer büyükleriyle birlikteydik. Sonra o büyüklerimiz geçen zaman diliminde teker teker sonbahar yaprakları gibi toprağa düşüp bu dünyadan göçüp gittiler. Sonra çocuklar evlenip gitti. Dönüp arkaya baktığımda ise o günkü yaşlılarımızın yaşına gelmişiz. Ne yazık ki içimizi acıta acıta yalnızlığımızı yüzümüze vurur gibidir gittikçe kararan gökyüzü. Henüz ortaöğretimdeydim. Ergenliğin ayakları yerden kesen fikirlerinin özgüven patlamasıyla tavan yaptığı aklımızın bir karış havada olduğu zamanlar bir uzaylı edasıyla gezdiğimiz zamanlar. Bazı şeyleri anlamam zordu belki. Belki bilmiyordum belki de yakıştıramıyordum. Sanırım en doğrusu hiç tecrübe edilmemişti tarafımca sevdiğim bir insanın kaybı. Bu sevdiğim Hammamdı. Anam babam kadar çok yakındı bizlere. Büyüdükçe artan sorumluluklarımız ile birlikte şayet evinizde anne ve babanızdan başka bir aile büyüğünüz ile yaşıyorsanız,  bu durumda illaki kimi zaman size düşen görevler olacaktır.  Bunu büyük aile olarak yaşayanlar bilir zira hammamın son günleriymiş meğer hasta hasta evimize geldiği o soğuk sonbahar. Hammam ile aynı odada yatarken gece boyunca hırıltılı bir ıslığı andıran nefesini dinlerdim. Pek çok şey hatırımda aslında son günlerine dair. Bu haliyle bir gayret ile doğrulup abdest alışı ve ardından huzur içinde yatağına uzanışı gözlerimden hiç gitmemiştir.  Bir sevdiğiniz bu hayattaki yolculuğunu tamamlayınca ne oluyor biliyor musunuz? Yanıyor yanıyorsunuz. Ölüm Necip Fazıl’ın şiirindeki gibi yaşanmıyor içinize acıtıyor. Ardından çok zaman geçmeden hammamın, babamın, anamın, ağamın ve diğerlerinin vedasıyla sarsıldık. Oysa dahası olmalıydı yaşayacaklarımızın, ailemizin o kıdemli tecrübelileri ile. Yaşlılık insan ömrünün özel bir dönemi. Yaşlanmanın verdiği fiziksel ve ruhsal olgunluk insanın her yerine zamanın demini almışlık tadında oturuyor bu dönemde. Üretkenliğin bilgeliğe dönüşümünün kıymeti bilinmeli bence. Hastalık, yalnızlık, yetersizlik, güçsüzlük, gençliğe özlem, ölüm kaygısı ile bir elvedaya hazırlık havasında yaşanmamalıdır son demler. Bize düşen ise günümüz modern dünyasında; büyüklerimizin bir yanda gelişimin devam ettiği diğer bir yanda ise gerilemenin yaşandığı bu dönemlerini anlamlandırmalarında yardımcı olmalı, onları hayatımızın eşsiz kazançları olarak değerlendirmeliyiz. Bu hayattan göçüp giden yaşlılarımızı ve halen yaşayanlarımızı sevgi ve özlemle anarken eksik olmasınlar. Yaşlılarımızı sevip saymak düşüncesiyle sevgiyle kalın.
Ekleme Tarihi: 09 Aralık 2021 - Perşembe

Yaşlılık

Bir zamanlar hammam, dedem anam, babam ve ailemin diğer büyükleriyle birlikteydik. Sonra o büyüklerimiz geçen zaman diliminde teker teker sonbahar yaprakları gibi toprağa düşüp bu dünyadan göçüp gittiler.

Sonra çocuklar evlenip gitti. Dönüp arkaya baktığımda ise o günkü yaşlılarımızın yaşına gelmişiz. Ne yazık ki içimizi acıta acıta yalnızlığımızı yüzümüze vurur gibidir gittikçe kararan gökyüzü.

Henüz ortaöğretimdeydim. Ergenliğin ayakları yerden kesen fikirlerinin özgüven patlamasıyla tavan yaptığı aklımızın bir karış havada olduğu zamanlar bir uzaylı edasıyla gezdiğimiz zamanlar. Bazı şeyleri anlamam zordu belki. Belki bilmiyordum belki de yakıştıramıyordum. Sanırım en doğrusu hiç tecrübe edilmemişti tarafımca sevdiğim bir insanın kaybı. Bu sevdiğim Hammamdı. Anam babam kadar çok yakındı bizlere.

Büyüdükçe artan sorumluluklarımız ile birlikte şayet evinizde anne ve babanızdan başka bir aile büyüğünüz ile yaşıyorsanız,  bu durumda illaki kimi zaman size düşen görevler olacaktır.  Bunu büyük aile olarak yaşayanlar bilir zira hammamın son günleriymiş meğer hasta hasta evimize geldiği o soğuk sonbahar. Hammam ile aynı odada yatarken gece boyunca hırıltılı bir ıslığı andıran nefesini dinlerdim. Pek çok şey hatırımda aslında son günlerine dair. Bu haliyle bir gayret ile doğrulup abdest alışı ve ardından huzur içinde yatağına uzanışı gözlerimden hiç gitmemiştir.  Bir sevdiğiniz bu hayattaki yolculuğunu tamamlayınca ne oluyor biliyor musunuz? Yanıyor yanıyorsunuz. Ölüm Necip Fazıl’ın şiirindeki gibi yaşanmıyor içinize acıtıyor. Ardından çok zaman geçmeden hammamın, babamın, anamın, ağamın ve diğerlerinin vedasıyla sarsıldık. Oysa dahası olmalıydı yaşayacaklarımızın, ailemizin o kıdemli tecrübelileri ile. Yaşlılık insan ömrünün özel bir dönemi. Yaşlanmanın verdiği fiziksel ve ruhsal olgunluk insanın her yerine zamanın demini almışlık tadında oturuyor bu dönemde. Üretkenliğin bilgeliğe dönüşümünün kıymeti bilinmeli bence. Hastalık, yalnızlık, yetersizlik, güçsüzlük, gençliğe özlem, ölüm kaygısı ile bir elvedaya hazırlık havasında yaşanmamalıdır son demler. Bize düşen ise günümüz modern dünyasında; büyüklerimizin bir yanda gelişimin devam ettiği diğer bir yanda ise gerilemenin yaşandığı bu dönemlerini anlamlandırmalarında yardımcı olmalı, onları hayatımızın eşsiz kazançları olarak değerlendirmeliyiz. Bu hayattan göçüp giden yaşlılarımızı ve halen yaşayanlarımızı sevgi ve özlemle anarken eksik olmasınlar. Yaşlılarımızı sevip saymak düşüncesiyle sevgiyle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.