Sevgi, insanlığın var oluşundan bu yana en güçlü bağ, en evrensel dil olmuştur. Ne sınır tanır, ne zamana yenilir. Diller, dinler, renkler değişir ama sevginin anlamı hep aynı kalır: Kalpten kalbe kurulan görünmez bir köprü...
Bugün dünyada hızla tüketilen değerler arasında belki de en çok yara alan duygu sevgidir. İnsanlar zamanın, çıkarın ve rekabetin içinde birbirine dokunmayı, birbirini anlamayı unuttu. Oysa sevgi; bir çocuğun saf gülüşünde, bir annenin duasında, bir dostun sessiz desteğinde gizlidir. Bazen bir tebessüm, bazen bir omuz, bazen sadece “yanındayım” demektir.
Sevgi; karşılık beklemeden verebilmektir. Çünkü gerçek sevgi, alma değil verme sanatıdır. Kalpten geldiğinde bir çıkar gözetmez, bir menfaat beklemez. O yüzden sonsuzdur. Çünkü sevgiyi tüketen şey beklentidir, koşuldur.
Koşulsuz olan ise, tıpkı güneşin herkesi ısıtması gibi, tükenmez bir kaynaktır.
Bugün, sevginin yeniden filizlenmesi için belki de yapmamız gereken tek şey, bir adım atmaktır. Birine sarılmak, affetmek, teşekkür etmek, ya da sadece bir kalbi incitmemek... Küçük bir iyilik bile sevgiyi çoğaltır. Çünkü sevgi paylaştıkça büyür, büyüdükçe yaşamı güzelleştirir.
Unutmayalım; sevgi sadece bir duygu değil, bir yaşam biçimidir.
Ve gerçekten yaşamak isteyenler için sevgi sonsuzdur.

