whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Vefa duygusu!

İnsanların yaşamı toplumsal hareketlerle şekillenir. Dostluklar, ahbaplıklar İnsanları yaklaştırır, kaynaştırır vatandaşlık duygularını pekiştirir. Memleket sevgisini karşılıksız kazandırır. Bura da en önemlisi ise ölmeden gösterilen vefa duygusudur. 65 yılın 39 yılı gazetecilikle geçen birisi olarak çok şeyle karşılaştım. İster siyasette olsun ister sivil toplumda, arkadaşlıklarda ve komşulukta vefasızlıklara sık sık şahit oldum. Bu neyin eksikliği bilemiyorum. Keşke koşullar gerektirmese kimse ötekileştirilmese. Çok güzellikler de gördüm. Ama vefasızlık kantarının topu çok ağır basıyor. Hatırlayacağımız vefa duymamız gerektiren çok insanlar var yaşadığımız şehirde. Eğer bugünlerde biraz rahatlık varsa onların döneminde güzel çalışmaların eserleriyle olmuştur. Bunlarda bir tanesi çarşı merkezinde eski başbakanlardan Sadi Irmak’ın büstünü 1990 lı yıllarda basiretsiz kişiler tarafından parçalanmış lakin hala yenisi konulmadı. Yine geçmiş millet vekillerden Oğuz Atalay ve daha niceleri. Bu değerli insanların yaşamlarında çok faydalı işler yaptığı ama karşılığında hiç menfaat almadıkları görülmüştür. Bunun gibilerini hatırladıkça vefasızlığa çok üzülüyorum. Göğsümüzün kabardığı milli günlerde doğru dürüst tören alanımız ve Atatürk anıtı yoktur. Yaşamlarını hala sürdürenler zaten vefa duygusuyla hiç bakılmıyor. Gönlüm istiyor ki ilçemizin her tarafında kurtuluş savaşının kahramanlarının anılması yapılmayan mezarlarının yapılması. Kentin imarına yaşam veren bir mimarın, sporuna yön veren bir futbol adamının, mesleğinin hakkını vermiş bilim adamlarımızın, yazarına çizerine, sanatçısına, gazetecisine bu duygu içinde bakılsın. Sokaklar böyle insanlarla anılsın. Unutulmaması için ellerin adlarıyla değil bunların sıfatlarıyla anılsın. Bu izler bir gün kaybolursa kimliğimizde yok olur. Şehrimiz de hiç mi yok? Elbette zoraki de olsa var. Bunların isimlerini görünce vefa duygusu anlatımıyla mutlu oluyorum. Sonuçta Seydişehir’imizin vefa duygusunun sokaklara, caddelere yansıması çok zayıf. Oysaki çok değer yetişti. Üstün kişilikte devlet adamı da var. Dünya şampiyonu olan sporcusu, kentin yapısını değiştiren sanayicisi, sanatçısı, gazetecisi, ulusal kahramanı… Hiçbir şeyi eksik değil ki! Olamayan ise bunların kentteki manevi varlıklarını anımsatan yeterli miktarda ve değerde ne bir simgesi ne bir müze evi Vs. eksikliği. Belediye tarafından geç de olsa yapılan yakın zamanda inşaatı tamamlanarak hizmete girecek olan huzur evinin yapılmasıdır. Aklımdan geçen memleketimizin her santimetre karesine emeği geçen, insanlarımızdan birisinin adı olmasıdır.   Yine bana göre eski belediye başkanlarımızdan Nevzat Akbaş beyin ismi oraya yakışır diyorum. Çünkü görevdeyken midesine bir kuruş haram girmemiştir. Kendi evi bile yoktu. Alüminyum fabrikası kurulurken çok çaba sarf edenlerden birisidir. Sağlığında onunla yaptığım röportajda anlatımları her şeyi söylüyor.  İsteseydi çok şeyin sahibi olurdu! Ama minnet etmedi. Bunun isminin değerlendirilmesi de güzel bir şeydir. Elin memleketinden gelip şehrin toprağından para kazanıp ağa bey olanların isimlerini görünce inanın çok üzülüyorum. En akıllı yol kendi memleketinin insanıdır. Çünkü onlar kendi toprağımızın hamuruyla burasını şehir yapmışlardır. O güzel insanların makamları mevkileri malları mülkleri yoktu ama bizlerin gönlünde hep taç kurmuşlardır.
Ekleme Tarihi: 02 Ekim 2022 - Pazar

Vefa duygusu!

İnsanların yaşamı toplumsal hareketlerle şekillenir. Dostluklar, ahbaplıklar İnsanları yaklaştırır, kaynaştırır vatandaşlık duygularını pekiştirir. Memleket sevgisini karşılıksız kazandırır.

Bura da en önemlisi ise ölmeden gösterilen vefa duygusudur.

65 yılın 39 yılı gazetecilikle geçen birisi olarak çok şeyle karşılaştım. İster siyasette olsun ister sivil toplumda, arkadaşlıklarda ve komşulukta vefasızlıklara sık sık şahit oldum.

Bu neyin eksikliği bilemiyorum. Keşke koşullar gerektirmese kimse ötekileştirilmese.

Çok güzellikler de gördüm. Ama vefasızlık kantarının topu çok ağır basıyor. Hatırlayacağımız vefa duymamız gerektiren çok insanlar var yaşadığımız şehirde. Eğer bugünlerde biraz rahatlık varsa onların döneminde güzel çalışmaların eserleriyle olmuştur. Bunlarda bir tanesi çarşı merkezinde eski başbakanlardan Sadi Irmak’ın büstünü 1990 lı yıllarda basiretsiz kişiler tarafından parçalanmış lakin hala yenisi konulmadı. Yine geçmiş millet vekillerden Oğuz Atalay ve daha niceleri. Bu değerli insanların yaşamlarında çok faydalı işler yaptığı ama karşılığında hiç menfaat almadıkları görülmüştür.

Bunun gibilerini hatırladıkça vefasızlığa çok üzülüyorum. Göğsümüzün kabardığı milli günlerde doğru dürüst tören alanımız ve Atatürk anıtı yoktur. Yaşamlarını hala sürdürenler zaten vefa duygusuyla hiç bakılmıyor. Gönlüm istiyor ki ilçemizin her tarafında kurtuluş savaşının kahramanlarının anılması yapılmayan mezarlarının yapılması. Kentin imarına yaşam veren bir mimarın, sporuna yön veren bir futbol adamının, mesleğinin hakkını vermiş bilim adamlarımızın, yazarına çizerine, sanatçısına, gazetecisine bu duygu içinde bakılsın.

Sokaklar böyle insanlarla anılsın. Unutulmaması için ellerin adlarıyla değil bunların sıfatlarıyla anılsın. Bu izler bir gün kaybolursa kimliğimizde yok olur. Şehrimiz de hiç mi yok? Elbette zoraki de olsa var. Bunların isimlerini görünce vefa duygusu anlatımıyla mutlu oluyorum.

Sonuçta Seydişehir’imizin vefa duygusunun sokaklara, caddelere yansıması çok zayıf. Oysaki çok değer yetişti. Üstün kişilikte devlet adamı da var. Dünya şampiyonu olan sporcusu, kentin yapısını değiştiren sanayicisi, sanatçısı, gazetecisi, ulusal kahramanı… Hiçbir şeyi eksik değil ki! Olamayan ise bunların kentteki manevi varlıklarını anımsatan yeterli miktarda ve değerde ne bir simgesi ne bir müze evi Vs. eksikliği.

Belediye tarafından geç de olsa yapılan yakın zamanda inşaatı tamamlanarak hizmete girecek olan huzur evinin yapılmasıdır. Aklımdan geçen memleketimizin her santimetre karesine emeği geçen, insanlarımızdan birisinin adı olmasıdır.  

Yine bana göre eski belediye başkanlarımızdan Nevzat Akbaş beyin ismi oraya yakışır diyorum. Çünkü görevdeyken midesine bir kuruş haram girmemiştir. Kendi evi bile yoktu. Alüminyum fabrikası kurulurken çok çaba sarf edenlerden birisidir. Sağlığında onunla yaptığım röportajda anlatımları her şeyi söylüyor.  İsteseydi çok şeyin sahibi olurdu! Ama minnet etmedi. Bunun isminin değerlendirilmesi de güzel bir şeydir. Elin memleketinden gelip şehrin toprağından para kazanıp ağa bey olanların isimlerini görünce inanın çok üzülüyorum. En akıllı yol kendi memleketinin insanıdır. Çünkü onlar kendi toprağımızın hamuruyla burasını şehir yapmışlardır. O güzel insanların makamları mevkileri malları mülkleri yoktu ama bizlerin gönlünde hep taç kurmuşlardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.