Belediye başkanları bulundukları şehirde politikalarını oluştururken mahallenin sesine kulak vermeli. Başarının en büyük nedenlerinden biri bu seslere kulak vermektir. Kuru bir yaprakmışçasına, sürüklenmek için rüzgâr bekleyenleri de hiç anlayamam mesela. Rüzgâr olmak dururken üstelik… Gelişmiş büyük şehirlerin hemen hepsinde en az bir tane büyük şehir meydanı vardır. Milattan önceki asırlara bile bakıldığında tarihe iz bırakmış şehirlerin hepsinde de şehir meydanının olduğu görülür. Meydanlar, bir şehrin kalbinin attığı yer gibidir… Çevresi alış veriş merkezidir. Yolların çoğu meydana çıkar, tarif edilirken meydan dikkate alınarak yönlendirilir; siyasi bir toplantı, bir miting olacaksa kalabalık o meydanda toplanır. Biz en büyük fırsatı eski garajın orada kaçırdık. Bütün yol bu güzergâh üzerinden geçiyordu. Meydan yapılmaya elverişliydi. Ama biz ne yaptık 10 katlı bina yaparak bir şehrin kalbini öldürdük. Üstelik bütün mahalleli yapmayın demesine rağmen. Yeni bir seçim döneminde başkan adaylarının şehir için bir büyük meydan projesi var mı yok mu bilmem; ama muhakkak olmalıdır. Yoksa gerekliliği ortaya çıktıktan sonra mı evleri parkları istimlak ederek yapılacak? Yıllardır görüyoruz partilerin miting için uygun meydan olmadığından caddelerin kesiştiği yollar tahsis edilebiliyor. İnsanlar sıkışıp kalıyor, konuşmacıyı neredeyse göremiyorlar, ana yolların dördü birden kesiliyor. Buna rağmen halk bunalıyor. Daha henüz gerçekleşmedi Akçay deresinin kenarlarında insanların çay içmesinden oturup dinlenmesine, yürüyüş parkurlarından çocukların oyun alanlarına kadar düzenlemeler yapılacak deniliyor.  Akçay deresinin yakın yerlerinde boş alanların olduğu yerler var. Merkeze yakın uygun bir yer de meydan olarak ayrılıp ona göre planlaması yapılırsa iş işten geçmemiş olur. Başka yerde daha uygun yeri onu da görevliler bilmeli… Şehirler planlanırken şimdiki gibi üç beş yıllık değil 30-40-50 hatta 100 yıl sonraki durumu göz önüne alınırsa hem devlete ucuza mal olur hem insanlar ve nesilleri rahat eder...