Platon 2400 yıl önce; Demokrasi tarifinde şöyle söyler; “Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir demiştir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.” diyerek demokrasiye ve demokrasideki tehlikelere dikkat çekmiş. Biliyorsunuz laf cambazlarına demagog denir. Oligarşide demokrasi kurallarını kullanarak belli bir azınlığın iktidarı ele geçirmesidir. Bunun ileri boyutu da diktatörlüktür. Platonun bulunduğu dönemde kitle iletişim araçları gelişmemiş, yandaş medya yok. Paranın gücü zamanımızdaki kadar yakıcı ve yıkıcı değil. Şimdi durum farklı. Artık yurttaşlarımız eğitimli ve birçok şeyin farkında olabiliyor. Ama paranın gücü ile oluşturulmuş yandaş basın ve kitle iletişim araçları insanları farklı yönlendirebilmekte ve bu şekilde demagoglar insanları etkileyerek, demokrasilerde oligarşik düzene neden olmaktadır. Bir tarafta ezilen halk yığınları diğer tarafta belli bir azınlığın kamu kaynaklarından sonuna kadar istifade ederler. İşte bu oligarşik düzenin oluşmaması için devlet adamı özelliği taşıyan kişilerin siyasal sisteme entegre edilmesi gerekir. Ezilen halk yığınlarının çaresi ve gerçek demokrasiye geçişin başlangıç noktası da budur. Devlet adamı; devlet idaresinde birinci derecede rol oynayan ve devlet idaresini bilen kişidir. Devlet adamının bu işi gereği gibi yapabilmesi için, adil, bilgili, akıllı, işleri ehline veren, sorumluluk ve tevazu sahibi, dürüst, halkla sağlıklı etkileşim kurabilen, ölçülü, zulme ve haksızlığa yer vermeyen, aceleci olmayıp düşünerek karar verebilen, kontrolü elden bırakmayan ve çevresini de bu değer ve özelliklere sahip kişilerden oluşturan özellikte örnek insan olması gerekir. Winsten Churcill siyaset ve devlet adamlığı tarifini yaparken “siyasetçi gelecek seçimleri düşünür, devlet adamı da gelecek nesilleri” demiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun uzlaşmacı bütün eğilimleri birleştirici rol oynaması tam bir devlet adamlığı örneğidir. Ülkemizin geleceğinin inşasında da umutlarımızı tazelemektedir. Deprem zamanındaki yönetsel yeteneği milleti düşünen devlet adamlığı örneklerini göstermiştir. Bu özellikleriyle cumhurbaşkanlığı seçimini Sayın Kılıçdaroğlu ve millet ittifakı kazanmalıdır.