whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Bu hikâye hepimizin hikâyesi

Ah Mümin dedem ah! Tarih 1965, Yer Keçili köyü bugünkü madenli köyü. Bir gün Mümin dedem "Yaşasın maden buldum zengin olduk" naraları atarak köye cami önüne koşmuş.  Nerden bilsin ki bulduğu bu kırmızı taşın alüminyum olacağını, nerden bilsin torunlarının işsiz kalacağını. Lakabı maden dede olan Mümin dedem ile ömrünün son günlerinde bir röportaj yapmıştım. Keçili köyün üst taraflarındaki dağlarda hayvanlarını otlatırken tepenin eteklerine doğru biriken kırmızı renkteki taşları görünce içinde bir sevinç doğar. Topladığı o kırmızı renkteki taş parçalarını merkebinin heybesine koyarak önce köy meydanına getirir herkese gösterir. Sonra Konya ve Ankara’daki MTA ya kadar gider. Mümin dedenin bu öyküsü hepimizin öyküsüdür. Bu öykü; bizim toprakların ve insanımızın öyküsüdür... Sene 1965 yer (Keçili) Madenli Köyü. Ruslar tarafından o kırmızı taşın kesin adı konur. Alüminyumun çıkarılacağı boksit rezervidir. Tesis kurma çalışmaları başlar. 1967 yılında temel atılır 1974 yılında da ilk alüminyum üretimi gerçekleşmiştir. Mümin dede o tarihlerde maden sahasına bekçi olarak işe başlar. Emekliliğine kadar çalışır. Dedem nerden bilsin ki burasının zaman gelip satılacağını. Yahu bu nasıl kader! Özelleştirme süreci bu mu? Eğer buysa, bu ölüm gibi bir şey! Ah Mümin dedem ah! Seni rahmetle anıyorum. Bu öykü, kendi fabrikasında işçi bile olamayan insanın öyküsü! Bir dönem burası devlette iken her kes iş sahibi olurken bir süre sonra artık buradan iş de vermez olmuşlar. Fabrikasını elinden aldınız, bari dedelerinden şimdiki nesile miras kalan ter döktüğü bu fabrikada “işçi” olmasına izin verin. Verdiğiniz üç beş kuruşla onlar da; el kapılarına gurbet ellere göç edip gitmesinler! Yok olup gitmesinler! Ne kadar ilginç değil mi? Bu öykü, Alüminyum zengini bir memleketin fakirlik öyküsüdür. Topraklarında Dünyanın en değerli madeni çıkıyor gençler işsiz durumda. İşsiz gençlerin cirit attığı her şeyin değersizleştiği ilçemizde bir gün gelecek adam kalmayacak. Yıllarca en iyi asfaltı döktük diye övündüğün o yol ve kaldırımların üstünde yürüyecek insan kalmayacak! Ah güzel Seydişehirlim ah, sen bu hallere mi düşecektin? Sen bari yattığın yerde rahat uyu Mümin dedem! Bu öykü, kendi topraklarında işçi bile olamayan insanların öyküsü! Aslında bu öykü, Alüminyum zengini bir ilçenin fakirlik öyküsü!
Ekleme Tarihi: 18 Aralık 2019 - Çarşamba

Bu hikâye hepimizin hikâyesi

Ah Mümin dedem ah!

Tarih 1965, Yer Keçili köyü bugünkü madenli köyü. Bir gün Mümin dedem "Yaşasın maden buldum zengin olduk" naraları atarak köye cami önüne koşmuş.  Nerden bilsin ki bulduğu bu kırmızı taşın alüminyum olacağını, nerden bilsin torunlarının işsiz kalacağını.

Lakabı maden dede olan Mümin dedem ile ömrünün son günlerinde bir röportaj yapmıştım. Keçili köyün üst taraflarındaki dağlarda hayvanlarını otlatırken tepenin eteklerine doğru biriken kırmızı renkteki taşları görünce içinde bir sevinç doğar. Topladığı o kırmızı renkteki taş parçalarını merkebinin heybesine koyarak önce köy meydanına getirir herkese gösterir. Sonra Konya ve Ankara’daki MTA ya kadar gider.

Mümin dedenin bu öyküsü hepimizin öyküsüdür. Bu öykü; bizim toprakların ve insanımızın öyküsüdür...

Sene 1965 yer (Keçili) Madenli Köyü.

Ruslar tarafından o kırmızı taşın kesin adı konur. Alüminyumun çıkarılacağı boksit rezervidir.

Tesis kurma çalışmaları başlar. 1967 yılında temel atılır 1974 yılında da ilk alüminyum üretimi gerçekleşmiştir. Mümin dede o tarihlerde maden sahasına bekçi olarak işe başlar. Emekliliğine kadar çalışır.

Dedem nerden bilsin ki burasının zaman gelip satılacağını.

Yahu bu nasıl kader! Özelleştirme süreci bu mu? Eğer buysa, bu ölüm gibi bir şey!

Ah Mümin dedem ah! Seni rahmetle anıyorum.

Bu öykü, kendi fabrikasında işçi bile olamayan insanın öyküsü!

Bir dönem burası devlette iken her kes iş sahibi olurken bir süre sonra artık buradan iş de vermez olmuşlar.

Fabrikasını elinden aldınız, bari dedelerinden şimdiki nesile miras kalan ter döktüğü bu fabrikada “işçi” olmasına izin verin.

Verdiğiniz üç beş kuruşla onlar da; el kapılarına gurbet ellere göç edip gitmesinler! Yok olup gitmesinler!

Ne kadar ilginç değil mi?

Bu öykü, Alüminyum zengini bir memleketin fakirlik öyküsüdür.

Topraklarında Dünyanın en değerli madeni çıkıyor gençler işsiz durumda.

İşsiz gençlerin cirit attığı her şeyin değersizleştiği ilçemizde bir gün gelecek adam kalmayacak. Yıllarca en iyi asfaltı döktük diye övündüğün o yol ve kaldırımların üstünde yürüyecek insan kalmayacak!

Ah güzel Seydişehirlim ah, sen bu hallere mi düşecektin?

Sen bari yattığın yerde rahat uyu Mümin dedem!

Bu öykü, kendi topraklarında işçi bile olamayan insanların öyküsü!
Aslında bu öykü, Alüminyum zengini bir ilçenin fakirlik öyküsü!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.