whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Atatürk ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Millî Mücadele’nin başından itibaren, “Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur”, sözleriyle modernleşmedeki kalıcı beklentilerini gösterir. Zaferin kazanılmasının hemen ardından kültürel savaşım başlatmış; ulusal kültürün, evrensel olanla karşılaşarak kendi değerlerinden ödün vermeden etkilenmesi idealini savunup, bunu sanat ve eğitim ile başarmak istemiştir. Bireyin maddi manevi yaratıcılığını ifade eden güzel sanatlar, bilhassa 1923-1938 döneminde harekete geçirilen alanlardan olmuştur. Atatürk için güzel sanatlar eğitimi, kültürel devrimin bir parçasıdır (“Bir millet ki resim yapmaz, heykel yapmaz, bilimin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Oysaki bizim ulusumuz, gerçek nitelikleriyle uygarlığa erişmeye layıktır, uygarlığa erişecektir ve ilerleyecektir”). Sanata ilgisiz kalan, uzak duran ulusu, bir uzvu eksik bireye benzeten Atatürk, çağdaş uygarlığı yakalamak üzere, güzel sanatlarda reforma gidilmesinden yanadır. İbrahim Çallı ile bir sohbetinde, “güzel sanatlar aynı milletin çocuklarının birbirlerini tanımalarını, sevmelerini ve böylece oluşacak yüksek duygulara tabi olmalarını temin eder” derken, sanatın ulusal birlik ve beraberlikteki yerini de vurgulamıştır. Cumhuriyet’in on beşinci yılında Anadolu’ya ressamlar gönderilmesi ve devletin sanatçıya vereceği destek ile Anadolu halkının sanatla tanışması ideali de bu bakışın ürünüdür. Atatürk’ün çağdaş musiki alanındaki ilk girişimi, İstanbul’daki Mızıka-i Hümayun’un saray orkestrasını Ankara’ya getirmek olmuştur. 1924’te Ankara’da açılan Musiki Muallim Mektebi’nde ise öğretmen, askeri bando ve orkestra elemanı yetiştirilmiştir. Sanatçının üreteceği eserlerin o ulus ile birlikte anılacağının bilincinde olan Atatürk, yetenekli öğrencileri resim, müzik heykel gibi alanlarda yurt dışına eğitime göndermiştir. Prag, Paris, Budapeşte, Berlin gibi Avrupa başşehirlerine 1925’te gönderilen öğrenciler, Türk Beşleri grubunu oluşturmuş; bu ekip, Ankara Konservatuarı, Ankara Radyosu, Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü’nde çalışarak birikimlerini aktarmışlardır. Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü de benzer biçimde kurulmuştur. Macar besteci halk müziği araştırmacısı Bela Bartok, 1936’da Ankara’ya gelmiş; Anadolu’da yaptığı gezilerle folklor malzemelerinin toplanmasına öncülük etmiştir. Paul Hindemit, konservatuarın ilkeleri yönetmeliğini içeren bir rapor hazırlamış, Alman tiyatro ve opera yönetmeni Carl Ebert de devlet konservatuar ve tiyatrosunun kurulmasında etkili olmuştur. Arnold Toynbee, yaşanılan süreci, “Adeta Batı dünyasındaki Rönesans, Reform, 17.yüzyıl sonlarındaki laik, bilimsel düşünce evrimi, Fransız İhtilali ile endüstri devriminin hepsi birden Atatürk’ün yaşam süreci içerisine sıkıştırılmış ve yasalarla zorunlu kılınmıştır” şeklinde özetler. Türkiye’de bale, resim, heykel, opera, müzik, tiyatro, sinema ve müzeciliğin geldiği nokta, Atatürk’ün kültür ve sanatı desteklemesinin sonucudur.
Ekleme Tarihi: 20 Ocak 2023 - Cuma

Atatürk ve sanat

Mustafa Kemal Atatürk, Millî Mücadele’nin başından itibaren, “Bir millet sanata ehemmiyet vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur”, sözleriyle modernleşmedeki kalıcı beklentilerini gösterir. Zaferin kazanılmasının hemen ardından kültürel savaşım başlatmış; ulusal kültürün, evrensel olanla karşılaşarak kendi değerlerinden ödün vermeden etkilenmesi idealini savunup, bunu sanat ve eğitim ile başarmak istemiştir. Bireyin maddi manevi yaratıcılığını ifade eden güzel sanatlar, bilhassa 1923-1938 döneminde harekete geçirilen alanlardan olmuştur. Atatürk için güzel sanatlar eğitimi, kültürel devrimin bir parçasıdır (“Bir millet ki resim yapmaz, heykel yapmaz, bilimin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Oysaki bizim ulusumuz, gerçek nitelikleriyle uygarlığa erişmeye layıktır, uygarlığa erişecektir ve ilerleyecektir”). Sanata ilgisiz kalan, uzak duran ulusu, bir uzvu eksik bireye benzeten Atatürk, çağdaş uygarlığı yakalamak üzere, güzel sanatlarda reforma gidilmesinden yanadır. İbrahim Çallı ile bir sohbetinde, “güzel sanatlar aynı milletin çocuklarının birbirlerini tanımalarını, sevmelerini ve böylece oluşacak yüksek duygulara tabi olmalarını temin eder” derken, sanatın ulusal birlik ve beraberlikteki yerini de vurgulamıştır. Cumhuriyet’in on beşinci yılında Anadolu’ya ressamlar gönderilmesi ve devletin sanatçıya vereceği destek ile Anadolu halkının sanatla tanışması ideali de bu bakışın ürünüdür. Atatürk’ün çağdaş musiki alanındaki ilk girişimi, İstanbul’daki Mızıka-i Hümayun’un saray orkestrasını Ankara’ya getirmek olmuştur. 1924’te Ankara’da açılan Musiki Muallim Mektebi’nde ise öğretmen, askeri bando ve orkestra elemanı yetiştirilmiştir. Sanatçının üreteceği eserlerin o ulus ile birlikte anılacağının bilincinde olan Atatürk, yetenekli öğrencileri resim, müzik heykel gibi alanlarda yurt dışına eğitime göndermiştir. Prag, Paris, Budapeşte, Berlin gibi Avrupa başşehirlerine 1925’te gönderilen öğrenciler, Türk Beşleri grubunu oluşturmuş; bu ekip, Ankara Konservatuarı, Ankara Radyosu, Gazi Terbiye Enstitüsü Müzik Bölümü’nde çalışarak birikimlerini aktarmışlardır. Gazi Terbiye Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nü de benzer biçimde kurulmuştur. Macar besteci halk müziği araştırmacısı Bela Bartok, 1936’da Ankara’ya gelmiş; Anadolu’da yaptığı gezilerle folklor malzemelerinin toplanmasına öncülük etmiştir. Paul Hindemit, konservatuarın ilkeleri yönetmeliğini içeren bir rapor hazırlamış, Alman tiyatro ve opera yönetmeni Carl Ebert de devlet konservatuar ve tiyatrosunun kurulmasında etkili olmuştur. Arnold Toynbee, yaşanılan süreci, “Adeta Batı dünyasındaki Rönesans, Reform, 17.yüzyıl sonlarındaki laik, bilimsel düşünce evrimi, Fransız İhtilali ile endüstri devriminin hepsi birden Atatürk’ün yaşam süreci içerisine sıkıştırılmış ve yasalarla zorunlu kılınmıştır” şeklinde özetler. Türkiye’de bale, resim, heykel, opera, müzik, tiyatro, sinema ve müzeciliğin geldiği nokta, Atatürk’ün kültür ve sanatı desteklemesinin sonucudur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.