whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

10 Kasım ve Atatürk

10 Kasım, matem değil mücadele, çalışma günüdür. Yıllarca gazete içi boşaltılmış şiire indirgenen Atatürkçülük söylemlerinden uzak durdum. Hepimiz Atatürk’ün hayatını az çok biliyoruz. Atatürk’ün kurtuluş savaşını başlattığı ekip oldukça sınırlı bir gruptu. Çekirdek kadroda Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele paşalar bulunuyordu. İsmet İnönü paşa sonradan katılmıştır. Kurtuluş Savaşı’na, ama uzun süre Gazi Paşa ile paralel fikirde olduğu için katkısı büyük olmuştur. İlk gruptaki isimler ile Gazi Paşa’nın yolu çeşitli noktalarda ayrılır. Kimisi hilafetin devamını ister, kimisi padişahtan yana tavır alır, kimisi doğuyla alakadardır kimisi batıyla. Kurtuluş Savaşı süresince ilk meclis içindeki muhalefet ile baş etmeye çalışan Mustafa Kemal, savaştan sonra devrimleri bir bir gerçekleştirirken yine meclis içi karşı grupla, bir yandan isyanlarla uğraşır. Atatürk yürüdüğü yoldaş birçok ihanete uğramıştır. Bu kutlu ve uzun yürüyüşünden hiç bir zaman vaz geçmemiştir. Ulusuna hep ileriyi hedeflemiştir. Hepimizin Atatürk’ün yaşadığı hayattan kendimize yönelik çıkarabileceğimiz dersler var. Böbrek rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Mustafa Kemal’in ağrı ve sancı içinde cephelerde memleketi kurtarmaya çalıştığını bilir miyiz mesela? Ya da huysuzlanan atından düşüp bir kaburgası kırıldığında dinlenmek yerine savaş meydanlarında kalmaya devam ettiğini. Çünkü O’nun gördüğü, ufkun ilerisinde büyük bir ideal vardır. Ölümle burun buruna olmak o ideale kavuşmaktan ayrı koymamıştır Mustafa Kemal’i. 10 Kasım, Bayrağı Devralma Günüdür; Milli bayramlar, adı üzerinde, bayramdır. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim. Hepsi kutlanılması, şenliklerle anılması, ama özünün kaçırılmaması gereken günler. Fakat 10 Kasım ayrıdır. Hayır, matem günü değildir. Ağlama yakınma günü de değildir. 10 Kasım bayrağı devralma günüdür. Her yıl, tekrar aynı şevkle çalışmaya devam etme günüdür. Belki bir muhasebe günüdür. Ağladığımız kadar ne yaptık, ne kadar çalıştık? Kendimize ve ülkemize, milletimize karşı sorumluyuz. Yıllarca boşuna mı ant içtik? “Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime, ant içerim!”  “Gazi Paşam, sen gözlerini yumalı 80 yıl olmuş. Diyecek ne var ki, teşekkür etmekten başka… Huzur içinde uyu. Senin kıymetini bilen, kendilerinden sonraki kuşaklara aktaracak gençler var hâlâ”
Ekleme Tarihi: 04 Kasım 2018 - Pazar

10 Kasım ve Atatürk

10 Kasım, matem değil mücadele, çalışma günüdür.

Yıllarca gazete içi boşaltılmış şiire indirgenen Atatürkçülük söylemlerinden uzak durdum.

Hepimiz Atatürk’ün hayatını az çok biliyoruz.

Atatürk’ün kurtuluş savaşını başlattığı ekip oldukça sınırlı bir gruptu. Çekirdek kadroda Ali Fuat Cebesoy, Kazım Karabekir, Rauf Orbay ve Refet Bele paşalar bulunuyordu. İsmet İnönü paşa sonradan katılmıştır. Kurtuluş Savaşı’na, ama uzun süre Gazi Paşa ile paralel fikirde olduğu için katkısı büyük olmuştur.

İlk gruptaki isimler ile Gazi Paşa’nın yolu çeşitli noktalarda ayrılır. Kimisi hilafetin devamını ister, kimisi padişahtan yana tavır alır, kimisi doğuyla alakadardır kimisi batıyla.

Kurtuluş Savaşı süresince ilk meclis içindeki muhalefet ile baş etmeye çalışan Mustafa Kemal, savaştan sonra devrimleri bir bir gerçekleştirirken yine meclis içi karşı grupla, bir yandan isyanlarla uğraşır.

Atatürk yürüdüğü yoldaş birçok ihanete uğramıştır. Bu kutlu ve uzun yürüyüşünden hiç bir zaman vaz geçmemiştir. Ulusuna hep ileriyi hedeflemiştir.

Hepimizin Atatürk’ün yaşadığı hayattan kendimize yönelik çıkarabileceğimiz dersler var. Böbrek rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören Mustafa Kemal’in ağrı ve sancı içinde cephelerde memleketi kurtarmaya çalıştığını bilir miyiz mesela? Ya da huysuzlanan atından düşüp bir kaburgası kırıldığında dinlenmek yerine savaş meydanlarında kalmaya devam ettiğini.

Çünkü O’nun gördüğü, ufkun ilerisinde büyük bir ideal vardır. Ölümle burun buruna olmak o ideale kavuşmaktan ayrı koymamıştır Mustafa Kemal’i.

10 Kasım, Bayrağı Devralma Günüdür;

Milli bayramlar, adı üzerinde, bayramdır. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim. Hepsi kutlanılması, şenliklerle anılması, ama özünün kaçırılmaması gereken günler.

Fakat 10 Kasım ayrıdır. Hayır, matem günü değildir. Ağlama yakınma günü de değildir.

10 Kasım bayrağı devralma günüdür. Her yıl, tekrar aynı şevkle çalışmaya devam etme günüdür. Belki bir muhasebe günüdür. Ağladığımız kadar ne yaptık, ne kadar çalıştık?

Kendimize ve ülkemize, milletimize karşı sorumluyuz.

Yıllarca boşuna mı ant içtik?

“Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, durmadan yürüyeceğime, ant içerim!”

 “Gazi Paşam, sen gözlerini yumalı 80 yıl olmuş. Diyecek ne var ki, teşekkür etmekten başka… Huzur içinde uyu. Senin kıymetini bilen, kendilerinden sonraki kuşaklara aktaracak gençler var hâlâ”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.