1.Toplumsal süreçler ve insan düşüncesi, akan zaman içinde süregiden bir evrim ve değişim içindedir. Dolayısıyla toplumsal devrimi kalıplara sokmak, düşünceyi sabitlemek ve dondurmakla eş değerdir. Gerçek bir devrim kuramcısı, geleneksel kalıplara ve etiketlere kendisini sıkıştırmaz. Her farklı düşünceden ve akımdan gerek gördüğü kadar yararlanabilir. Her düşünsel akımda katılıp katılmayacağı yönlerin olması doğal karşılanmalıdır. Devrimci düşünsel faaliyet, sadece tek bir felsefi akıma ve çizgiye bağlanamaz. Politik felsefede farklılıklara açılabilen, çok yönlü bakış açılarına ve hayata farklı açılardan bakabilme yeteneğine sahip olmak, devrim kuramcısını her zaman güçlü kılar.
Devrim kuramcısı, şucu bucu olarak kendisini damgalatmak yerine, politik kuramsal evrimin belli sabitlerini kabul etmiş olsa da genelde esnektir, değişime açıktır; çünkü o, ileri görüşlü ve öngörülü olmak zorundadır. Ancak böylesi bir bakış ve donanımla, karşı-devrim güçlerinin beklenmedik komplolarına hazırlıklı olabilmesi ve yönelimini, hızla yeni koşullara uyumlu hale getirebilmesi mümkün hale gelecektir.
Devrim kuramcısı, küresel kapitalizme muhalefet hattı oluşturabilecek bütün düşüncelerin, yaşadığı çağ ve yaşadığı coğrafya için olumlu ve geçerli olan yönlerini elbette kabul eder ancak artık geçersiz ve olumsuz gördüklerini elemekte özgürdür. Devrim kuramcısı ne tam bir kaba retçidir, ne de topyekûn bir kabul çemberi içine hapsedilebilir.
Devrim kuramcısı farklı felsefeleri ancak bir araç olarak görebilir. Devrimci bilinç, farklı felsefelerin etrafında döner ama onların anaforuna ve girdabına kapılmadan onları aşabilmek ve onlardan yeni kavramlar ve devrime faydalı etkileşimler çıkarabilmek amacındadır. Temelcilik ve merkezcilik yaratmayan bu devrimci çaba ve çoğulculuk, toplumda kendine has bir öz bilincin en doğal tarzda açığa çıkmasına ve farklı olabilme hakkının, toplumsal pratikteki izdüşümünün kitlelerce olumlanmasına hizmet edecektir.
2. Kapitalist sistem; kendisine düşman olanı kendisine göre yeniden kodlamakta ve toplumsal ilişkiselliği ve yapısallaşmayı, farklılıklarla besleyerek yeni baştan yazabilmekte ustalaşmış bir konumdadır.
Algı yanılsatmalarındaki ustalığı, her düşünceden kendine bir fayda çıkarabilmesinden ve özellikle diyalektik düşünceyi kullanarak, ona yeni eklemlemeler yapabilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu çarpık sistem, kendi iç diyalektiğini kendince kontrol ve denetim altında tutabilmek için, kendini savunma içgüdüsüyle, kendisini değişime her daim açık tutmak zorundadır.
Diyalektik yöntemi dahi kendi sapkın çıkarlarına göre kullanabilen kurnazlık abidesi kapitalizmin, kendisini yenileme ve geliştirme yeteneğine karşı, devrim kuramcısının kendisini sabitlemesi olağanüstü bir hatadır.
Kapitalizm sermaye ihracı konusunda sürekli yeni kanallar açarak, kendi sınırlarını genişletip aşabilmektedir. Elbette bu alçaklığın aşamayacağı bir sınır mutlaka gelecek ve sistem, kendi içinden çökecektir.

