İnsanların çoğunluğu günlük hayatın çıkar, heves, hırs ve kibir dolu çamuruna bulanmış iken, bu kir ve pastan arınmak ve hakikat ışığını dünyada yakmak için zorlu bir yolculuğa çıkanlar, “Yılanlar kadar tedbirli ve güvercinler kadar saf olmak” zorundadır.
Hakikat yolcuları ki, vicdani adaletin ırmağında yıkandıkça ve direncin kızgın ateşinde sınandıkça, sessizliğin haykırışı olan ve böylece özgürleşip özgürleştiren irfanın devrimci cevherinde, erdemli insanlar haline geleceklerdir.
Onlar, sadece mürekkeple değil, kanları ve canlarıyla hakikatin ruhunu açığa çıkarmakla sorumludurlar.
Ve onlar, sadece caddelerde ve hanelerde değil, insanlığın vicdani ve ahlâki birliğinde, adaleti yüreklerde ortaklaştıran ve böylece insanlar arasında güveni ve sadakati, sevgiyi ve bilgeliği onurlandıran, cefada ve gayrette ortak, fedakâr kılavuzlardır.
Söz boşlukta kalırsa uçar gider ama sözün meyvesi olan eylemler vicdanları tutuşturdukça söz kalıcılaşır ve hayatla buluşur.
Böylece bilinci arıtan moral değerler, etik ve politik ilkeler, toplumsal hayata güç, istenç ve sevinç katarak ve gönüllerde ışıyarak içselleşir.