whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Seydişehir köy haline mi geliyor?

Seydişehir’in kendine özgü bir sosyal yaşam kazanmasında, özellikle 1960 -1990 arasındaki dönemin ve o dönemin insanlarının etkisi olduğu söylenir. Eskiye Alüminyum fabrikasının ülke ekonomisi içindeki güçlü yapısı ve o ekonominin canlı tutulmasını sağlayan önemli kurumlardan biri olması vesilesi ile kurulu bulunduğu bölgeye nitelik kazandırması kuşkusuz, ülkenin diğer yerleşim birimlerine nazaran Seydişehir ve yöresinin çağdaş toplum yapısına daha erken adapte olabilmesindeki temel nedenlerden biridir. O tarihlerde yılın hemen her döneminde sanatsal ve kültürel birçok aktiviteye hayat verilmesi gibi örneklere bakıldığında, insanlık yaşamının son yarım asrında Seydişehir ve bölge insanının elit bir yaşam modeline sahip olduğu gerçeğini görebiliriz. Bu yöreye "emeğin başkenti" adının verilmesinin sağlayan Alüminyum fabrikasının hayatı birçok il merkezine nazaran daha sevimli hale getirdiği yıllar, bizleri yetiştiren bireylerin de kendilerini şanslı kabul ettikleri bir dönemin varlığına işaret etmektedir. Seydişehir’in gelişme yıllarında dönemin en önemli siyaset adamlarının örneğin eski başbakan Sadi Irmak, Necati Kalaycı oğlu, Mustafa Üstündağ, Oğuz Atalay başta olmak üzere birçok bürokrat sayesinde ilçemizi ziyarete gelen devlet adamlarına ve ülkenin önemli sanatçılarının konserlerine ev sahipliği yaptı yıllardır. Kültür ve sanatın geliştiği yıllardı. Yine ülkenin birçok yerleşim biriminde bile olmayan Eti Alüminyum spor futbol takımının 2. ve 3.Lig'de temsil edildiği ve diğer spor dallarının geliştiği dönemler günümüze taşınabildiyse o yıllardaki insanların emekleridir. Diğer yandan ilçemiz yörenin en önemli turizm merkezlerinden biri olmaya da adaydı. Ancak siyasetin cilvesi mi dersiniz, bilemiyorum; ama yanlış siyasi düşüncelerin birbiri ardına gelmesiyle küçüldükçe küçülen ve neredeyse her yıl dış göç veren Seydişehir, bugün kelimenin tam anlamıyla bir köy haline geldi. Topraklarında imara ve şehirciliğe dönük herhangi bir çalışma yapılamayan kentte kendi çapında hizmet etmeye gayret gösteren ancak bu hizmetleri de hiçbir dönem yeterli bulunmayan bir belediye var. Kasabaların mahalle haline getirilmesi ile nüfusundaki azalma sorununun bir nebze de olsa önüne geçilmeye çalışılan kentte, neredeyse bir avuç kalan Seydişehirlinin yüzlerinin güldüğünü söylemek pek de olası değil. Hemen her genel ve yerel seçim öncesinde merkezî otoritenin yerel temsilcileri tarafından eski canlı günlerine döndürülmesi sözü verilen ilçe halkına nedense verilen vaatleri hiçbir zaman göremedi. Seydişehir’in en kısa sürede içinde bulunduğu sıkıntılardan arındırılması gerektiği gerçeğini bizler de sıklıkla dile getiriyoruz. Bu yönden olaya baktığımızda da gerçekleştirilmesi pek de zor olmayan çalışmaların yapılabileceği aşikâr. Alüminyum fabrikasının özelleştirilmesi sürecinde fabrikaya ait arazileri bedeli karşılığında alınmalıydı. O günlerde bir çalışma başlatıldı ama o dönemin belediye yöneticileri ve iktidar temsilcileri kayıtsız kaldı. Eğer alınmış olaydın Seydişehir’e ve o kuruma maddi açıdan nefes aldırılabileceği gibi alınan bu arazilerin TOKİ'ye tevdi edilmesi yoluyla ilçede yeni bir şehircilik çalışması kolaylıkla başlatılabilirdi. Bu çalışmayla imara uygun nitelikte modern binaların beldeye kazandırılması ve o binaların halka arzı ile birlikte ilçenin son yıllarda sıkışan kabuklarından sıyrılması, kentin daha geniş bir alana yayılması sağlanabilirdi. Yeni yatırımların da önü açılabilirdi. (bu konulara devam edeceğiz)
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2019 - Çarşamba

Seydişehir köy haline mi geliyor?

Seydişehir’in kendine özgü bir sosyal yaşam kazanmasında, özellikle 1960 -1990 arasındaki dönemin ve o dönemin insanlarının etkisi olduğu söylenir. Eskiye Alüminyum fabrikasının ülke ekonomisi içindeki güçlü yapısı ve o ekonominin canlı tutulmasını sağlayan önemli kurumlardan biri olması vesilesi ile kurulu bulunduğu bölgeye nitelik kazandırması kuşkusuz, ülkenin diğer yerleşim birimlerine nazaran Seydişehir ve yöresinin çağdaş toplum yapısına daha erken adapte olabilmesindeki temel nedenlerden biridir.

O tarihlerde yılın hemen her döneminde sanatsal ve kültürel birçok aktiviteye hayat verilmesi gibi örneklere bakıldığında, insanlık yaşamının son yarım asrında Seydişehir ve bölge insanının elit bir yaşam modeline sahip olduğu gerçeğini görebiliriz.

Bu yöreye "emeğin başkenti" adının verilmesinin sağlayan Alüminyum fabrikasının hayatı birçok il merkezine nazaran daha sevimli hale getirdiği yıllar, bizleri yetiştiren bireylerin de kendilerini şanslı kabul ettikleri bir dönemin varlığına işaret etmektedir.

Seydişehir’in gelişme yıllarında dönemin en önemli siyaset adamlarının örneğin eski başbakan Sadi Irmak, Necati Kalaycı oğlu, Mustafa Üstündağ, Oğuz Atalay başta olmak üzere birçok bürokrat sayesinde ilçemizi ziyarete gelen devlet adamlarına ve ülkenin önemli sanatçılarının konserlerine ev sahipliği yaptı yıllardır. Kültür ve sanatın geliştiği yıllardı.

Yine ülkenin birçok yerleşim biriminde bile olmayan Eti Alüminyum spor futbol takımının 2. ve 3.Lig'de temsil edildiği ve diğer spor dallarının geliştiği dönemler günümüze taşınabildiyse o yıllardaki insanların emekleridir.

Diğer yandan ilçemiz yörenin en önemli turizm merkezlerinden biri olmaya da adaydı. Ancak siyasetin cilvesi mi dersiniz, bilemiyorum; ama yanlış siyasi düşüncelerin birbiri ardına gelmesiyle küçüldükçe küçülen ve neredeyse her yıl dış göç veren Seydişehir, bugün kelimenin tam anlamıyla bir köy haline geldi. Topraklarında imara ve şehirciliğe dönük herhangi bir çalışma yapılamayan kentte kendi çapında hizmet etmeye gayret gösteren ancak bu hizmetleri de hiçbir dönem yeterli bulunmayan bir belediye var.

Kasabaların mahalle haline getirilmesi ile nüfusundaki azalma sorununun bir nebze de olsa önüne geçilmeye çalışılan kentte, neredeyse bir avuç kalan Seydişehirlinin yüzlerinin güldüğünü söylemek pek de olası değil.

Hemen her genel ve yerel seçim öncesinde merkezî otoritenin yerel temsilcileri tarafından eski canlı günlerine döndürülmesi sözü verilen ilçe halkına nedense verilen vaatleri hiçbir zaman göremedi.

Seydişehir’in en kısa sürede içinde bulunduğu sıkıntılardan arındırılması gerektiği gerçeğini bizler de sıklıkla dile getiriyoruz.

Bu yönden olaya baktığımızda da gerçekleştirilmesi pek de zor olmayan çalışmaların yapılabileceği aşikâr.

Alüminyum fabrikasının özelleştirilmesi sürecinde fabrikaya ait arazileri bedeli karşılığında alınmalıydı. O günlerde bir çalışma başlatıldı ama o dönemin belediye yöneticileri ve iktidar temsilcileri kayıtsız kaldı. Eğer alınmış olaydın Seydişehir’e ve o kuruma maddi açıdan nefes aldırılabileceği gibi alınan bu arazilerin TOKİ'ye tevdi edilmesi yoluyla ilçede yeni bir şehircilik çalışması kolaylıkla başlatılabilirdi. Bu çalışmayla imara uygun nitelikte modern binaların beldeye kazandırılması ve o binaların halka arzı ile birlikte ilçenin son yıllarda sıkışan kabuklarından sıyrılması, kentin daha geniş bir alana yayılması sağlanabilirdi. Yeni yatırımların da önü açılabilirdi.

(bu konulara devam edeceğiz)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.