whatsapp
Enver Haykır
Köşe Yazarı
Enver Haykır
 

Sarıkamış şehitlerinin verdiği mesaj

“O gülüm yâr, vay canım yâr, Kar altında, Mehmedim yatar." Anadolu'yu vatan kılan isimsiz kahramanlarımız, bugün hâlâ Milletimizin türkülerinde, ağıtlarında yaşamaktadır. Çoğunun mezarları sınırlarımızın ötesinde kalmış olsa da, destanlaşan kahramanlıklarını, "bir hilal uğruna" can verişlerini bu millet unutmadı. Galiçya'da, Trablusgarp'ta, Sarıkamış'ta, Yemen'de, Çanakkale'de ve daha bilmem hangi cephede ve nerede; verilen emirle, din, vatan ve millet uğrunda "toprağın bağrında sıralanıp" yatmakta.  Öldükten sonra hatırlanan bir canın, yaşarken unutulandan daha diri olduğu bilinmelidir. Hemen yanı başımızda, Allahüekber Dağları’nda yatan şehit dedelerini, bu millet unutmadı, unutmayacak. Sarıkamış’ta yaşayan bir şehit torununun, Soğanlı Dağları’na bakarak haykırışı nasıl unutulur: "Çık şu Soğanlı Dağı’na deki: Ey dağ, toprağın ne kadar çok insan kanıyla yoğruldu? Öyle ki, şehitlerden görünmez oldun." Benim atalarım Sarıkamış'ta Ruslar'a değil, “Mareşal Kış”a yenildi. Çok sayıda Mehmedimin hayatını kaybettiği, dondurucu soğuğa ve yokluğa mağlup olduğu yerlerden biri, Soğanlı Dağları’dır. Harekâtın yapıldığı günlerde, üstünden aşmak her babayiğidin kârı değildir. Soğanlı Dağları yapacağını yapmış ve geçit vermeyerek, Mehmedimi koynuna almıştır. Allahüekber Dağları’nın koynunda kimler yok ki? Dadaşı orda, Gakkoşu orda, Efesi orda, Zeybeki orda, Avşarı, Türkmeni, Yörüğü, Doğulusu, Batılısı, Kuzeylisi, Güneylisi, koskoca bir millet orada. Bu milletin evlatları "gül bahçesine girercesine", hiçbir şeyden çekinmeden, korkmadan, durmadan, seve seve vatanları uğruna, Allahüekber Dağlarında canları feda etti. Benim atalarım; hürriyeti, toprağı, namusu, inancı ve ülkesi için, olduğuna kesin kanaat getirdiği her emre, bir an bile düşünmeden itaat etmiştir. Yeniden fetheder gibi, yepyeni bir ruhla tarih yazmış, esir olmayıp, adeta koşar gibi şehit olmuştur. Boşa ölmediklerinin en büyük delili ise, torunlarına armağan ettikleri bu cennet vatandır. Her olayın mutlaka bir sebep olanı vardır. Eğer sonuç iyi ise; sebep olan hayırla, kötü ise; tam tersi bir sıfatla anılır. Buradaki olayda ise, tam bir belirginlik yoktur; kayıplar çok olmasına rağmen, yazılanlar ve söylenenler değişik yorumlar içermektedir. Ya da, harekâtın bölümleriyle ilgili farklı anlayışlar vardır. Onlar belki yenildiler, belki yendiler. Ne var ki, kutsal bir davayı kazanmak için ölüme yiğitçe, erce, kahramanca yürüdüler. Bu dünyadan çekildiler; ama esir olmadılar, esir edilemediler, esarete boyun eğmediler. Ancak birilerinin araştırmadan söylediği gibi, kesinlikle "tek kurşun atmadan" donmadılar. O korkunç savaşta binlerce donanlar vardı, ama savaşarak şehit olan binler de vardı. Bu söylenene, olaya sebep olanların suçluluğunu artırmak anlamında bile olsa, hak vermek mümkün değildir. Bu yanlışlığı sürdürmek, en başta orada hayatlarını kaybeden Mehmedimin verdiği mücadeleyi küçültmek manasına gelir. Sözün özü; yiğitlikleri düşman tarafından bile takdir edilen "Allahüekber'deki Binlerce Şehit" için, bugün ne söylense az, ne yazılsa eksiktir. Sadece, verdikleri mesajı ve yaptıklarını unutmayalım yeter...
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2018 - Cumartesi

Sarıkamış şehitlerinin verdiği mesaj

“O gülüm yâr, vay canım yâr,
Kar altında, Mehmedim yatar."
Anadolu'yu vatan kılan isimsiz kahramanlarımız, bugün hâlâ Milletimizin türkülerinde, ağıtlarında yaşamaktadır. Çoğunun mezarları sınırlarımızın ötesinde kalmış olsa da, destanlaşan kahramanlıklarını, "bir hilal uğruna" can verişlerini bu millet unutmadı. Galiçya'da, Trablusgarp'ta, Sarıkamış'ta, Yemen'de, Çanakkale'de ve daha bilmem hangi cephede ve nerede; verilen emirle, din, vatan ve millet uğrunda "toprağın bağrında sıralanıp" yatmakta. 

Öldükten sonra hatırlanan bir canın, yaşarken unutulandan daha diri olduğu bilinmelidir. Hemen yanı başımızda, Allahüekber Dağları’nda yatan şehit dedelerini, bu millet unutmadı, unutmayacak.

Sarıkamış’ta yaşayan bir şehit torununun, Soğanlı Dağları’na bakarak haykırışı nasıl unutulur:
"Çık şu Soğanlı Dağı’na deki: Ey dağ, toprağın ne kadar çok insan kanıyla yoğruldu? Öyle ki, şehitlerden görünmez oldun."
Benim atalarım Sarıkamış'ta Ruslar'a değil, “Mareşal Kış”a yenildi.

Çok sayıda Mehmedimin hayatını kaybettiği, dondurucu soğuğa ve yokluğa mağlup olduğu yerlerden biri, Soğanlı Dağları’dır. Harekâtın yapıldığı günlerde, üstünden aşmak her babayiğidin kârı değildir. Soğanlı Dağları yapacağını yapmış ve geçit vermeyerek, Mehmedimi koynuna almıştır. Allahüekber Dağları’nın koynunda kimler yok ki? Dadaşı orda, Gakkoşu orda, Efesi orda, Zeybeki orda, Avşarı, Türkmeni, Yörüğü, Doğulusu, Batılısı, Kuzeylisi, Güneylisi, koskoca bir millet orada. Bu milletin evlatları "gül bahçesine girercesine", hiçbir şeyden çekinmeden, korkmadan, durmadan, seve seve vatanları uğruna, Allahüekber Dağlarında canları feda etti.

Benim atalarım; hürriyeti, toprağı, namusu, inancı ve ülkesi için, olduğuna kesin kanaat getirdiği her emre, bir an bile düşünmeden itaat etmiştir. Yeniden fetheder gibi, yepyeni bir ruhla tarih yazmış, esir olmayıp, adeta koşar gibi şehit olmuştur. Boşa ölmediklerinin en büyük delili ise, torunlarına armağan ettikleri bu cennet vatandır.

Her olayın mutlaka bir sebep olanı vardır. Eğer sonuç iyi ise; sebep olan hayırla, kötü ise; tam tersi bir sıfatla anılır. Buradaki olayda ise, tam bir belirginlik yoktur; kayıplar çok olmasına rağmen, yazılanlar ve söylenenler değişik yorumlar içermektedir. Ya da, harekâtın bölümleriyle ilgili farklı anlayışlar vardır.

Onlar belki yenildiler, belki yendiler. Ne var ki, kutsal bir davayı kazanmak için ölüme yiğitçe, erce, kahramanca yürüdüler. Bu dünyadan çekildiler; ama esir olmadılar, esir edilemediler, esarete boyun eğmediler. Ancak birilerinin araştırmadan söylediği gibi, kesinlikle "tek kurşun atmadan" donmadılar. O korkunç savaşta binlerce donanlar vardı, ama savaşarak şehit olan binler de vardı. Bu söylenene, olaya sebep olanların suçluluğunu artırmak anlamında bile olsa, hak vermek mümkün değildir. Bu yanlışlığı sürdürmek, en başta orada hayatlarını kaybeden Mehmedimin verdiği mücadeleyi küçültmek manasına gelir.

Sözün özü; yiğitlikleri düşman tarafından bile takdir edilen "Allahüekber'deki Binlerce Şehit" için, bugün ne söylense az, ne yazılsa eksiktir. Sadece, verdikleri mesajı ve yaptıklarını unutmayalım yeter...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.