Günümüzün en tehlikeli alışkanlıklarından biri, masum bir eğlence gibi sunulan bahis ve kumar düzenidir. Renkli reklamlar, “kolay para” vaatleri ve kısa sürede zengin olma hayaliyle süslenen bu sistem, aslında birçok insan için geri dönüşü zor bir uçuruma açılan kapıdır. Bahis bir oyun değil, iyi kurgulanmış bir tuzaktır.
Bahis, önce umut verir. Küçük bir kazançla insanın aklına yerleşir. “Bir kere daha oynasam kazanırım” düşüncesiyle devam eder. Kaybettikçe kazanma arzusu artar, kazandıkça hırs büyür. Sonunda kontrol tamamen kaybolur. Bu noktadan sonra bahis, kişinin cebini değil; ruhunu, ailesini ve geleceğini tüketmeye başlar.
En büyük zararı ise gençler görmektedir. Dijital çağda, cep telefonlarıyla her an erişilebilir hâle gelen bahis siteleri, gençlerin hayallerini ve emeklerini sessizce sömürmektedir. Okul başarısı düşen, ailesiyle ilişkileri bozulan, borç batağına sürüklenen binlerce genç bu tuzağın kurbanıdır. Bir gecede zengin olma hayali, yıllarca sürecek bir yoksulluğa dönüşmektedir.
Bahis sadece bireyi değil, toplumu da yaralar. Aile içi huzursuzluklar, artan borçlar, iş kayıpları ve hatta suç oranlarının yükselmesi bu düzenin acı sonuçlarıdır. Kaybeden sadece oynayan değil; eşi, çocuğu, anne babasıdır. Kazanan ise her zaman sistemdir.
Unutulmamalıdır ki emeksiz kazanç yoktur. Alın teriyle kazanılan para, insanı ayakta tutar; kolay para hayali ise insanı yere serer. Bahis, sabrı, çalışmayı ve helal kazancı unutturur. Zamanla insanın değerlerini, sonra da kendisini kaybettirir.
Bu yüzden bahisle mücadele sadece bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Ailelerin bilinçli olması, gençlerin doğru yönlendirilmesi ve bu tuzağın gerçek yüzünün açıkça anlatılması şarttır. Çünkü bahis, kazanma oyunu değil; kaybetme düzenidir.
Ve işin en tehlikeli yanı şurada başlıyor: İnsan kaybettiğini “kader” zannediyor. Oysa sistem onu bilerek kaybettiriyor. Bahis bir tuzaktır. Ve tuzaklar, ancak fark edenler tarafından bozulur.

