Dinimizde hırsızlık en büyük günah olduğu yazar. Yine dinimizde devlet malını çalan vatan hainliğiyle suçlanır. Cezası büyüktür. Hadis-i şerifte de, (Sizden öncekiler, nüfuzlu biri hırsızlık yapınca, serbest bırakırlar, güçsüz biri hırsızlık yapınca, ona ceza verirlerdi. Bu yüzden helak oldular) buyruldu. (Müslim) O kadar ki, insan şehit bile olsa, üzerinde kul hakları varsa, Allah diğer günahlarını bağışladığı halde kul hakkını bağışlamamaktadır.(diyanet) Son 15 yılda uygulanan İleri demokraside Müslüman, namazında niyazında, alnı secdeye varıyor diyerek halkın itibar ettikleri bakın neler yaptılar; Türkiye’nin en güvenilir kurumu ÖSYM’nin, Milli Eğitimin, Adalet Bakanlığının, sağlık bakanlığının içişleri bakanlığının, sınav hizmetlerinin Müslüman bir cemaat diyerek FETÖ ye teslim ettikten sonra. Yapılan incelemelerde 2008 yılından başlayarak UDS (Uluslararası Dil Sınavı), KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı), ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı) araştırıldı. Bu incelemeler sırasında yaklaşık 400 bin kamu personelinin FETÖ ile bağlantısı olabileceği görüldü. En çarpıcı sonuçlar ise üniversitelerde tespit edildi. Son 15 yılda ÖSYM'nin yaptığı Üniversiteye giriş sınav soruları çalınarak belli tarikat ve cemaat bağlantılı öğrencilere verildiği kanıtlandı. Unutmayın ki bu ülkede 127 bin imam hatip mezunu KPSS sorularını çalarak devlet memuru oldu, fakat hiçbiri de kul hakkı yemek haramdır demedi. Haksız yere başkalarının yerine Üniversiteye girenler, başkasının yerine işe girenler de, biz kul hakkı yiyoruz, bunun hesabını veremeyiz demediler. Yani kendilerine Müslüman oldular. Yolsuzluklar ve çürümüşlük o kadar arttı ki ulusal konular ve tam bağımsızlık kavramı yavaş yavaş unutturulmaya başlandı. Bunun yerini liberal ideoloji, etnik ve dinsel temele dayanan politik uygulamalar aldı. Bu tehlikeli bir gidiş, Türkiye'de siyaset hiç bu kadar kirlenmemiş, adalette hiç bu kadar yara almamıştı. "Kadı'yı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür"