Ne zaman toprak tencereleri atıp emaye tencereleri aldıysak, el örgüsü halı ve allı kilimleri makine dokumalarına değiştiysek, dantel perdelerin yerine sentetik perdeler takmışsak o zaman hayatımız tamamen değişti. Sonra çifti çıbığı bırakıp topraktan kopuşumuza kadar gitti. Dış devletlere bağımlı bir hale geldik. Pekiyi! Türkiye’yi idare edenler bu durumu görmüyorlarmıydı? Yenilik diye kendi tezgâhlarımızı kapatıp dışardan almak daha mı kolaydı? Daha sonra neleri bıraktık? Özgürlüğü bıraktık. Kullandığımız her türlü eşyanın bağımlısı olduk. Eloğlunun kafası bozulursa fişi çekti mi hayatımız durur. Bir dönem bereketli bir yaşam sürerken sefillik içerisinde yaşamayı tercih ettik. Öyle bir hale daha geldik ki! Tabiatta kar yok, yağmur yok, bereket de yok. Özellikle şehirlerde had da şimdi köyler bile betonlaştı şehire benzedik. Betonun olduğu yere kar yağar mı? Bize sadece kuru soğuğu kalıyor. Tekrar çocukluk yıllarıma dönüyorum. O günlerde yaşım 10- 12 bulunduğum çevre suğla ovasının ve gölünün olduğu yerler. Çevrede doğal bir denge vardı. Yağmur Ekim ayı başında başlar Nisan ayı sonunda dururdu. 19 Mayıslarda ıslandığımız günleri hatırlarım. Haziran ayında güneşten kavrulduğumuzu bilirim. Bahçelerde bol bol her çeşit meyveyi yediğimi hatırlarım. Aralık ayı girdi mi Mart sonuna kadar kar yağardı. Toprağı dirilten, toprağı canlandıran kardır. Şimdi yaşım 66. Kurak geçen yıllar yaşıyoruz. Bir önceki yılı iyiydi diyerek anıyoruz. Şehirler beton, köyler beton ovalarda beton kanallar açarak can damarlarımızı yok ettik. İlkbahara girdiğimiz şu günlerde az da olsa kar yağınca seviniyoruz ki sormayın gitsin. Çünkü baraj gölümüzde su yok. Acaba birazcık da olsa su seviyesi yükselir mi diye bakıyoruz. Yahu be adam o suğla gölünü neden baraj gölü yaptın? Aklın neydi? Bu bölgede yaşayan insanlara niye sormadın? BSA kanalını neden betonlaştırdın? O doğal yaşamı yok ettiniz? Toprakları yok ettiniz? Yağmur yağar mı? Eski toprak kanalı niye devre dışı bıraktınız da şehrin kanalizasyon suyunu atıyorsunuz hem de 60 yıldır akıyor. Derdiniz neydi? Bölge halkına verdiğiniz zararı hiç düşünmediniz mi? Övündüğümüz suğla ovasında tarımı yok ediyoruz. Bunun vebalini kim ödeyecek. İlkbaharımız kurak, Sonbaharımız kurak, kışımız kurak! Neden? Halkın malı olan deresine tepesine her yerine güneş enerjisi panelleri dolmuş Nerdeyse toprak yok olmuş. Elektrik üreteceklermiş. Ürettikleriniz! Ne oldu da? Onun çevreye verdiği zararı 10-15 yıl sonra göreceğiz. Bir tek yeşil çevre göremeyeceğiz. O zaman bunun sorumlusu kim? Evet, bazen çocukluğumdan, bazen gençliğimden bahsettim. Amacım kimseyi kötülemek değildir! Bu yaşam hepimizin ortak bir yanıysa zararını da görürüz! Faydasını da! Bu konuyu bilim adamlarına bırakalım. Bildiğim tek bir şey varsa tabiatın bereketi gitti. Kısacası hayatımızın bayramını kurabilirsek? Ne mutlu bizlere!