713 yıl önce Seyyid Harun Veli Efendi medeniyetin hâkim olduğu topraklarda güzel bir şehir kurmuş. Birçok medeniyeti bu topraklar üzerinde bulunuyor. Maalesef bir türlü sıçrama yapamayan ilçemizi kurtaracak kalkındıracak hamleleri yapacak birkaç baba yiğit aramaya devam ediyoruz. Seydişehir gizli açılmamış çeyiz sandığı gibidir. Şimdiler açma ve sıçrama yapma zamanı. Neden mi? Nedeni çok basit şimdi fazla detaya girmeden eldeki hazineleri şöyle bir hatırlayalım, ama hepsini sıralamak mümkün değil çünkü her tarafı her yeri hazine. Öncelikle 10 bin yıllık bir tarih var, Frig, Lidya, Bizans, Roma, Selçuklu, medeniyetlerden kalan yüzlerce eser. Dünyanın sayılı açık hava müzelerinden birisi.  Bostandere antik kenti gibi sayamayacağımız tarihi mekânlarını bulunduran topraklarımız var. 5 medeniyeti barındıran Gökhüyük köyü 10 bin yıl önce ilk tarımın yapıldığı suğla ovası ve etrafındaki kazısı yapılmamış tarihi yerleri yani tarih turizm merkezi. Bu tarihsel yönü, Suğla gölü turizme kazandırılamamış kullanım hakkı bile başka bir ilçenin elinde.  Av turizm, ortakaraörendeki yaylaları vs. Yetmedi, henüz envanteri çıkarılmamış onlarca çeşit madene ev sahipliği yapan ilçemiz, Türkiye’nin tek Alüminyum üreten kenti. Ama yan ürünlerini oluşturamamış bir tembel kent. Buna madencilikte yerinde sayma denir. Kömür mü o başka ellerde. Yetmedi jeo termal suları. Üzücü olan nerdeyse 713 yıldır ılıcadan başlayarak bugün Kavak mahallesine kadar uzanan ve boşa akan şifalı sularımız. Yeni ele almaya çalışıyoruz.  Konya-Antalya arasını ticarete dönüştürememişiz. Bir türlü hızlı treni hızlandıramamak. Daha çok sayamadığım çeyiz sandığı malzemeleri varken yani bu çoklukta yokluk çekmek kaderimiz olmamalı derim. Bunun sebebi ufku açık idarecilerin, ufku açık siyasilerin olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Artık hesap soran yatırım isteyen bir seçmen profiline kavuşursak kalkınırız.