Son günlerde meydana gelen kadına yönelik şiddet hareketleri, ülke çapında olduğu gibi ilçemizde de her birimizin vicdanını sızlatmaktadır. Hemen hemen her gün kadına yönelik şiddet giderek artmaktadır. Atatürk’le birlikte cumhuriyet döneminde kadın hakları Anayasayla güvence altına alınmıştır. İnanç ve iman sistemimiz de “kadın hakları” üzerinde olmuştur. Eski Roma’da, eski Yunan’da, eski Hint’te kadın şahsiyet sahibi kabul edilmiyor, eşya gibi alınıp satılıyordu. Hatta eski Yahudi kabullenişinde kadın, lanetlenmiş olarak kabul edilmiş, bundan dolayı da bütün kadınlara suçlu gözüyle bakılmıştı. Yine eski Hıristiyanlık anlayışında ise kadın, şeytanın kapısı olarak topluma yansıtılmıştı. Tebliğ öncesi Arap yarımadasında ise, başta hayat hakkı ve miras olmak üzere, kadın temel hak ve hürriyetlerin birçoğundan mahrum idi. Hatta kız çocuğuna sahip olmak utanç vesilesi kabul ediliyordu. Türkiye’de kadın hakları dünyaya örnek olmuştur. Fakat ne oldu da son 30- 40 yılda ülkemizde kadına şiddet giderek arttı. Bunun incelenmesi gerekir. Seydişehir’de de gün geçmiyor ki bir kadın darp ediliyor. Toplum bu kadar mı yozlaştı. Ben şunu diyeceğim özellikle siyasi partilerin kadın kolları bir araya gelerek bu konuya el atmalılardır. Bu şiddete maruz kalan kadınların tespitini güvenlik güçlerinden, adli makamlardan adreslerini öğrenerek tıpkı seçim çalışmaları gibi ev ev sokak sokak gezerek mağdur kadınlara sahip çıkmalılar. Çünkü polisiye önlemler le bu işler olmuyor. Toplumun tüm katmanlarıyla ortak bir çalışma içerisine girmeliler. Bu türlü kadın destekleri aile bütünlüğümüzü sağlıklı bir şekilde koruyacaktır. En azından iç huzurumuzun sağlanması açısından bu destek şarttır.