Her geçen gün haberlerde izliyoruz. Gençlerimiz okullarında fabrikalarda, tarlalarda babalarının, annelerinin yanlarında hayatın her alanında ülkelerinin geleceği için seslerini ekonomik siyasi temeller üzerinde yükseltiyorlar. Onların seslerini susturmaya çalışanlar kimlerse halkını, kendi ailesini, baba ve annelerini karşılarına almış oluyorlar. Otoriter bir güç oluşturmak isteyenler ülkeleri için etkin bir güç olamıyorlar. Yani İlke ve projelerle yönetmek yerine gündem değiştirip olaylarla kavgalarla yönetiyorlar. 7 düvelin ülkemize saldırdığı Çanakkale Savaş’ının komutanı Mustafa Kemal Atatürk düşmanları püskürttüğünde 30’lu yaşlardaydı. Kimsenin aklıyla hareket etmedi. Kendi aklıyla kendi yüreğiyle halkını yanına alarak vatanını savundu. O dönemde akıllarını satan emanetçilerin işe yaramayacağını biliyordu. Atatürk bu ülkeyi yeniden kurduğunda gençlere emanet etti. Anadolu topraklarında kurduğu fabrikalarla kazandıklarını yine bu toprakların insanları ile paylaştı. Halkına hep daha iyisini sunabilmek arzusu ile çalıştı. Çok şeyler yazıp söylemek istemiyorum. Maalesef çözüm yok. Çözümsüzlük ve yüksek enflasyon en çok gençleri etkiliyor. Geleceğimizi çözümsüz siyasiler yerine gençlere bırakmalıyız. Siyasi partiler halkı kurtaracak projeler üretemiyor. İnsanları siyasetten soğutuyorlar. Siyaseti çıkmaz noktaya taşıyorlar. Ülkemizin zor günlerden geçtiği bu dönemde gençlerimiz yeter artık söz sahibi olmak istiyoruz diyorlar. Ülke siyasetinde yer almak istiyorlar. Sokaklarda seslerini yükseltmek isteyen gençler ülkesinin geleceğini inşa etmek için siyasette ben de varım diyor. O zaman Atatürk’ün emanetini gençliğe verin.