70’li yaşlara doğru ilerlerken, geriye baktığımda, Eskiden içemizde her şeyden önce birbirine saygınlık vardı. Küçüklerin büyüklere saygısı, büyüklerin küçükleri sevip kollaması,bizim için gayet doğaldı. Bunun aksini düşünmezdik bile. Hiç şüphesiz hemen hepimizin çocukluk yaramazlıkları olurdu ve bazen bu afacanlıkların faturasını bir şekilde öderdik. Ama gelin görün ki, bunlar asla bizi rencide edecek bedeller olmazdı. Herkes olanlara bir şekilde gülüp geçerdi. Zaten bizler de büyüklerimizi asla çatık kaşlı, korkulacak varlıklar olarak görmezdik.
Köyümüzü, ilçemizi sarsacak vahim olaylar yaşansa da anlaşmazlık ve kırgınlıklar uzun sürmezdi. Ne mutlu ki, geride kalan yılların mirası daima güzellikler olmuştur. Tüm bunları mümkün kılan, kuşaktan kuşağa aktarılan öz değerlerimizdi. Okulda nice önemli bilgiler kazansak da, insan olmayı elbette hepimiz ailelerimizden öğreniyorduk. Örneğin bizim ailemizde büyüklerimizin sözü dinlenir hepimiz ona uyardık.
Çocukluğumuzda Seydişehir bir köy kadar küçük ve dışarıya kapalıydı, ne de büyük bir şehir gibi ucu açık belirsiliklerle, bilinmezlerle doluydu. Herkes herkesi tanır; tanışmayanlar da bir kaç sorudan sonra hemen birbirinin kimlerden olduğunu çözer, yakınlık çabucak kurulurdu. Şakalaşmak, birbirine takılmak, gündelik ilişkilerimizin ayrılmaz parçasıydı. Ama bunlar asla alay, aşağılama, hakaret seviyesine inmezdi. Kısacası büyüklerimizden hem neşeli, hem de saygılı olmayı öğrendik. Umarım biz de, sonraki kuşaklara onlar gibi iyi örnek olmayı becermişizdir.
Seydişehir’e sanayinin kurulmasıyla büyük bir göç aldı 5000 lerden 70 000 lere kadar nüfus çoğaldı. Farklı kültürler gelişti. İlçemizi Türkiye’nin pek çok yerinden nice kişiler ziyaret ediyorsa bu sadece evlerimizin ve doğamızın güzelliği değil, insanımızın kaybetmediği güzel hasletleri sayesindedir. Çünkü binaları ve doğayı güzelleştiren nihayetinde insanlardır.
Son yıllarda Seydişehir’de maddi değerlere doğru kayma yaşandı. Hayatlarımızın merkezinde artık bahsettiğim o şakalaşmalar, takılmalar değil, takışmalar, kavgalar aldı. Koşullar ne kadar zor görünürse görünsün, iyi niyet, güzel düşünce, dayanışma ve saygı her türlü zorluğu aşar. Asıl marifet, dedelerimizin ninelerimizin yaptığı gibi en ağır zamanlarda bile edebimizi, koruyabilmek.