Takvimler bir yılı daha sessizce uğurlarken, içimizde tarif edilmesi zor bir hüzünle karışık umut belirir. Her yeni yıl, geçmişin yükünü omuzlarımızda taşıyarak geleceğe bakma cesaretidir aslında. Giden günlerin ardından kalan anılar, kimi zaman bir tebessüm, kimi zaman derin bir özlem bırakır yüreğimizde.
Yeni bir yıla girerken en çok da kaybettiklerimizi düşünürüz. Bir fotoğraf karesinde kalan gülüşleri, yarım kalan sohbetleri, “sonra yaparız” dediğimiz ama bir daha hiç yapamadığımız anları… Zaman geçiyor ama bazı eksiklikler geçmiyor. İşte yılbaşları bu yüzden biraz sessiz, biraz da hüzünlüdür. Çünkü yokluklar daha çok hissedilir.
Ama yine de umut, insanın vazgeçemediği tek duygudur. Ne yaşanırsa yaşansın, her yeni yıl “belki” ile başlar. Belki bu yıl daha az kırılırız, belki daha çok sarılırız sevdiklerimize. Belki daha fazla dinler, daha az incitiriz. Belki de en çok kendimizi affederiz.
Yeni yıl; yarım kalan hayallerin, ertelenen mutlulukların yeniden hatırlanmasıdır. Bir çocuğun masum dileğinde, yaşlı bir annenin duasında, uzak bir dostun “aklımdasın” mesajında saklıdır umut. Küçük şeylerdir belki ama insanı ayakta tutan da onlardır.
Geçmiş yıl bize ne getirmiş olursa olsun, yeni yıl temiz bir sayfa değildir belki ama yeniden yazma cesaretidir. Daha adil, daha merhametli, daha insan kalabilme umududur.
Yeni yıl; gidenlerin ardından bir dua, kalanlar için bir şükür, gelecek günler için sessiz bir niyettir. Ve umut. İnsanın kendine verdiği en güzel sözdür.

