Kitaplar, bilinmeyen bir dünyayı keşfetmek gibidir. Kitaplar, sayfalarının arasında kocaman sırları taşır. İçerisinde bin bir türlü karakteri barındırır. Elimize alıp sessizce okumaya başladığımızda, aslında çok sesli bir dünyaya geçiş kapısı açılır. Bu dünyanın karakterleri ile yeri gelir empati yaparız, yeri gelir kötü bir karaktere öfke duyarız. İçine dalıp gittiğimiz harflerin dünyası, farkında olmadan bizim düşünce yapımızı, karakterimizi, hayata ve olaylara bakış açımızı olumlu yönde geliştirir ve değiştirir. Toplum olarak gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak çocuklarımızdan başlayıp yaşlılarımıza kadar okuma oranımızı yükseltmek durumundayız. 2022 TÜİK verilerine göre son 12 ay içerisinde 15 yaş ve üzeri bireylerin %69’ unun hiç kitap okumadığı, %31' inin ise en az bir kitap okuduğu görülmüştür. Yaş gruplarına göre kitap okuma oranlarına bakıldığında son 12 ay içerisinde okul kitapları dışında en çok kitap okuyan yaş grubu % 50,9 ile 15-24 yaş aralığı olmuştur. En az kitap okuma oranı ise %14,1 ile 65 yaş ve üstü bireylerde hesaplanmıştır. Okuduğumuz verilerden elde ettiğimiz bilgilere baktığımızda okuma oranının ne kadar düşük olduğunu görmekteyiz. Küçük yaşlardan başlayarak, çocuklarımıza kitap okuma alışkanlığını kazandırmalıyız. Kitapların dünyasıyla birlikte çocukların hayal gücü gelişecek, fikirleri güçlenecektir. İleride ne yapmak istediğini bilen, kendinden emin çocuklar yetiştirmenin yolu; çocuklarımızın hayal dünyasını genişletmektir. Baharda ağaçların yapraklarının yeşerip çiçeklenmesi gibi insan beyninde de fikirler tohum açmalı, her bir harf filizlenmelidir. Son zamanlarda daha artış gösteren, insanların yaşadığı öfke kontrol probleminin ve iletişim bozukluklarının önüne geçmenin yolu da kitap okumaktan geçmektedir. Empati yeteneği ve iletişim becerileri çok okumakla kazanılıp, geliştirilebilir. Empati yeteneği olmayan insanlar, karşılarındaki insanları dinlemekte zorlanır, dinlemediği için karşısındaki insanın haklılığını anlayamaz. Haklılığını düşünerek öfkesini ve şiddetini arttırır. Kitap okurken farkında olarak veya olmayarak, kitap karakterleriyle empati geliştiririz. Empati yapmak, başarılı iletişimin özünü oluşturur. İnsanlar, sadece dinleme yeteneğini geliştirse bile olumlu ilişkiler ortaya çıkmış olur. Anlaşıldığını düşünen insan ise sakinleşir, kendini daha açık bir şekilde ifade edebilir. Kendini iyi ifade edebilen insanlar ise ülkemizi yüksek kültür düzeyine ulaştırırlar. Biz buna kelimelerin sihiri diyebiliriz. Bol okumalı günlere.