8 Mart tüm dünyada ‘Kadınlar Günü’ olarak kutlanmaktadır. Kadınlar gününün ortaya çıkış tarihine baktığımızda 1800’lü yıllara dayandığını görmekteyiz. Amerika’nın ‘New York’ eyaletinde daha iyi koşullarda çalışmak istedikleri için bir dokuma fabrikasında greve başlayan 40 bin kadın bu işin öncülüğünü yapmıştır. Grev yapan kadınların üzerine fabrika kapıları kilitlenmiş ve içeride kalan 129 kadın çıkan yangında alevlerin arasında kalarak can vermiştir. Tam 53 yıl sonra ise Danimarka’da toplanan İkinci Uluskararası Sosyalist Kadınlar Konferansında 8 Mart’ın kadınlar günü olarak kutlanılması için teklif sunulmuş ve 1911 yılı itibariyle 8 Mart tüm dünyada ‘Kadınlar Günü’ olarak anılmaya başlanmıştır. Kadın kelimesi 5 harften oluşan iki heceli bir kelime. Bu iki hecelik kelime ne kadar anlam barındırıyor içerisinde. Yeri geliyor bir ana... Yeri geliyor bir baba oluyor babasızlık hissetmesin diye küçük bir yavruya... Yeri geliyor yoldaş oluyor hayat arkadaşına... Kadınlar doğası gereği daha çok duygularıyla hareket eden varlıklardır. İçlerinde çok fazla merhamet taşırlar ve yaratılıştan beri dünyadaki tüm varlıkların üzerine kol kanat germiştirler. Bir kadın çalışsın veya çalışmasın üzerine çok fazla sorumluluk almaktadır. Çocuğun bakımı, ev işleri, yemek yapımı gibi birçok iş yükünü kendisi yerine getirmektedir. Çoğu erkek bu alanlarda kadının yükünü hafifletmediği gibi duygusal anlamda da kadının psişik gücünü emerek zor durumda bırakmaktadır. 2024 yılında, bilimsel ve teknolojik olarak bu kadar ileri bir düzeyde olmamıza rağmen kadınların karşı karşıya kaldığı psikolojik ve fiziksel şiddetin önüne geçememiş bulunmaktayız. Buna karşın kadınlar dimdik ayaktalar ve her zorluğun üstesinden gelip yollarına devam etmeye çalışıyorlar. Genel itibariyle televizyonda ve gazetelerde gördüğümüz kadına şiddet haberlerinin önünün kâti bir şekilde kesilmesi gereklidir. Ağır yaptırımlar uygulanmalı ve çocuklarının gözü önünde yaşamlarına son verilen kadınların artık yaşam hakları ellerinden alınmamalıdır. Kadınları yaşamın birçok alanında elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak, özverili bir şekilde işini yaparken görebilirsiniz. Bazen evin annesi. Bazen bir takside şoför, bir sanayide otomobil tamircisi. Bazen bir doktor, bir hemşire, bir öğretmen, bir polis... Bazen de tekstil fabrikasında dikiş makinesinde dikiş dikerken görebilirsiniz kadınları... Yaşamın her alanında bu kadar aktif şekilde yer alan kadınlara hak ettiği değer veriliyor mu sizce? Kendinden bu kadar ödün vererek çocuklarının, eşinin ve birlikte yaşadığı kim varsa, komşusunun ve çalıştığı alandaki insanların, sokakta boynu bükük gördüğü bir çocuğun, merhametiyle üstünü örten ve destekçisi olan kadınlar için ne yapılsa sizce de az değil mi? Bu kadar emeği bir güne sığdırmak mümkün mü? Sadece bir gün kutlayarak kadınların hakkı verilmiş oluyor mu? Her ne kadar ezilmeye ve gücü sömürülmeye çalışılsa da kadınların gücü asla tükenmeyecek ve biz kadınlar birbirimize destek olarak daha çok büyüyeceğiz. Bütün Kadınların Kadınlar Günü kutlu olsun.