Giden gelmez dağlarının bir asırlık acı dolu öyküsü

Bir asrın sessiz tanığı: acı, umut ve hüzünle yoğrulmuş bir coğrafya. Seydişehir- Akseki- Değirmenlik-Süleymaniye yöresinin gerçek hikâyesidir.

Onlarca gencin ölümü 1825 rakımlı orta toroslardaki giden gelmez dağlarının derinliğinde gizlidir. Anadolu’nun kalbinde, rüzgârın ağıt gibi erek efsanelere karışan giden gelmez dağları, yüzyıldır acı dolu hikâyelerin sessiz tanığı olarak varlığını sürdürüyor. Adını yakılan ağıtlarla dönmeyenlerin ardında bıraktığı hüzünden alan bu dağlar, bir asrı aşan süre boyunca hem coğrafi zorluklarıyla hem de tarih boyunca yaşanan trajedilerle hafızalara kazındı. Rivayetlere göre, adını dağlarda geyik avcılığı yapanlardan bazılarının bir daha geri dönememesinden alan bölge, geçmişte zorlu doğa koşulları, eşkıya baskınlarının izleriyle anılıyor. Giden gelmez dağları halkın belleğinde yer etmiş bir kader çizgisi. Bu dağların eteklerinde yetişen kuşaklar, büyüklerinden dinledikleri hikâyelerle büyüdü. Kimi için bir sır, kimi için yaslı bir destan olan bu coğrafya, bugün bile ziyaretçilerine geçmişin sessiz yankılarını fısıldıyor. 100 yıllık acıdan almış dağın öyküsü: Avlanmak için giden gelmez Dağları'nın zirvesinde geyik kovalarken 100 metre derinliğinde obruğa düşerek ölen Ali Sümbül babasının acı hikâyeyi Değirmenlik köyünde www.seydisehirgundem.com habere anlattı. Adına ağıtlar yakılan bu dağın öyküsünü dile getiren 95 yaşındaki Ali Sümbül, "Babam arkadaşlarıyla avlanmak için bu dağlara gitmiş. Geyiği kovalarken onunla birlikte 100 metre aşağıya düşmüş. Ben daha o zaman küçüktüm. 25- 30 yaşlarına geldiğimde heybetli dağda babamın yaşamından geriye kalanını aramak için profesyonel dağcılarla birlikte aradık sonra kemiklerini bulduk. Babamın ve geyiğin kemiklerini çıkararak köye getirdi. Anam ağlayarak yaktığı ağıtta giden gelmiyor sözlerinden dolayı bu dağların ismini aldı" diye konuştu.