whatsapp
Havva Dilek
Köşe Yazarı
Havva Dilek
 

Yaşasın 1 MAYIS!

Adın Bahar’dı, siyah beyaz ekranlarda Çocuktum ama duydum. Gri bayraklarla geçtin Çocuk gözlerimle gördüm. Sorma şeker bile vermediler, He mi de, bayram. Ağzım açık, Avuçlarımda tadı kaldı. Ben büyüdüm. Bahar, çocuktu anlaşılan Onu da büyüttüler. İşçiler. Emekçiler. Öğrenciler yürüdüler... Bayramlıklarını soyunup yürüdün, Ben de yürüdüm peşin sıra. Sokaklar kızıl, Yüz yıllık çınarlardan büyüktün. Yıl 1 Mayıs Yıl 1886 Amerikan iç savaşı arkası. Yüz binler yürekleriyle, Tulumlarıyla sokaklardaydılar. Sokaklar emek Sokaklar kan Sokaklar barut Sokaklar toz, duman. Makinalar, Makinaları yapanlar çalışıyorlar. Çalıştıkça, Kapitalistler daha da çok kazanıyorlar. Çalışmalı, Çalışmak İnsan Olmak. 10 saat çok. 8 saat yeter! İndi şart el, rengarenkti işçiler. Adolph Fischer, George Engel August Spiens... Gün gibi, güneş gibi. Af dile, Albert Parsons af dile! Ölüm niye? “Bütün dünya biliyor Suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, Emekçi olduğumdan asılacağım” Dedi, bile bile. Asırlık çınar gibi Dünyanın göğsüne girdiler. Kırık boyunlarına aldırmadan Bağırıyordular bu güne, Direnmek düne, niye? Çalışmak, Çalışmak evet. 8 saatin altına çalışmak. Direnmek güne! Direnmek geleceğe! Dünya, Birlik, Dayanışma, Mücadele! Bütün dünya bir olmalı diye Bağırıyordu işçiler! 8 saatlik işgünü mücadelesi önderlerinden Albert Parsons, idam edilmeden hemen önce bir veda mektubu kaleme alır; “Bu kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne gözyaşlarım damlıyor… Bir daha hiç karşılaşmayacağız. Ah, sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız. Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi… Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız, özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum… Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık ve neşeli olun… Çocuklarım, değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil, daha doğmamış çocukları için ölen birçok kişinin ölüm yıl dönümlerinde de okumanızı istiyorum. Yavrularım, elveda…” İnsanca bir yaşam için, Yaşasın 1 MAYIS!
Ekleme Tarihi: 29 Nisan 2022 - Cuma

Yaşasın 1 MAYIS!

Adın Bahar’dı, siyah beyaz ekranlarda

Çocuktum ama duydum.

Gri bayraklarla geçtin

Çocuk gözlerimle gördüm.

Sorma şeker bile vermediler,

He mi de, bayram.

Ağzım açık,

Avuçlarımda tadı kaldı.

Ben büyüdüm.

Bahar, çocuktu anlaşılan

Onu da büyüttüler.

İşçiler.

Emekçiler.

Öğrenciler yürüdüler...

Bayramlıklarını soyunup yürüdün,

Ben de yürüdüm peşin sıra.

Sokaklar kızıl,

Yüz yıllık çınarlardan büyüktün.

Yıl 1 Mayıs

Yıl 1886

Amerikan iç savaşı arkası.

Yüz binler yürekleriyle,

Tulumlarıyla sokaklardaydılar.

Sokaklar emek

Sokaklar kan

Sokaklar barut

Sokaklar toz, duman.

Makinalar,

Makinaları yapanlar çalışıyorlar.

Çalıştıkça,

Kapitalistler daha da çok kazanıyorlar.

Çalışmalı,

Çalışmak İnsan Olmak.

10 saat çok.

8 saat yeter!

İndi şart el, rengarenkti işçiler.

Adolph Fischer, George Engel

August Spiens...

Gün gibi, güneş gibi.

Af dile,

Albert Parsons af dile!

Ölüm niye?

“Bütün dünya biliyor

Suçsuz olduğumu.

Eğer asılırsam cani olduğumdan değil,

Emekçi olduğumdan asılacağım”

Dedi, bile bile.

Asırlık çınar gibi

Dünyanın göğsüne girdiler.

Kırık boyunlarına aldırmadan

Bağırıyordular bu güne,

Direnmek düne, niye?

Çalışmak,

Çalışmak evet.

8 saatin altına çalışmak.

Direnmek güne!

Direnmek geleceğe!

Dünya, Birlik, Dayanışma, Mücadele!

Bütün dünya bir olmalı diye

Bağırıyordu işçiler!

8 saatlik işgünü mücadelesi önderlerinden Albert Parsons, idam edilmeden hemen önce bir veda mektubu kaleme alır;

“Bu kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne gözyaşlarım damlıyor… Bir daha hiç karşılaşmayacağız. Ah, sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız. Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi… Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız, özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum… Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık ve neşeli olun… Çocuklarım, değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil, daha doğmamış çocukları için ölen birçok kişinin ölüm yıl dönümlerinde de okumanızı istiyorum. Yavrularım, elveda…”

İnsanca bir yaşam için, Yaşasın 1 MAYIS!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.