whatsapp
Havva Dilek
Köşe Yazarı
Havva Dilek
 

Tıpkı şairin dediği gibi

Tıpkı şairin dediği gibi, “ateşle sınanıp” ta gelmişizdir buralara.. İlk cehennemin dört yaşında çocuktur daha. Tırnaklarında kibrit kutusunun isi gizlidir. Korkarsın… Sonra bekaret fırtınası çöl susuzluğundadır. Nefes almaya uğraşır, öğrenirsin öğretirler zorla. Ya biat ya isyandır  cehennemin , cennetin.. Hangisi ağır basarsa onun ateşinde küllenmeye mahkumsundur coğrafyanda. Biat duygularını ipe dizdirir tinsel semahgahlarda .Kurumasını beklersin güneşin pencerene süzülen ışığıyla. İsyan gerdek gecesi kızıllığında kan tutar. Hislerinin dişlerini çekmek düşer kendi ellerine ve dağlarsın yaralarını. Gece yıldız  tozu gün uçurtma alazı, gökkuşakları çoğalır ruhunda ve unutursun artık ağlamayı temmuz ateşinde. Bellenirken  bilenirsin habire… Çemberin dışına taşmak kendini darağacına asmakla eştir bilirsin ve öylece seyredersin gövdeni ayna da biran. Gülümsemelerin kentin kıyısında bir nehir sessizliğindedir , siyah beyaz gölgesi bacak arasında söndürülüverilir bir gece yarısı. Yaşamak intiharın süt kardeşi olarak not düşer karnene, dudağında ki çizgiler yarına dair olsa da. Ve bir kuyruklu yıldız düşüyle çarparsın duvarlara, kanatırsın aynaları. Tenindeki yangınlara sürülen kezzap tesirsizdir artık etinde… Askıda ekmeğe uzanan utangaç çocuk iklimlerine küfredersin. Göz taşlarım kelebek kanadında bir yağmur damlası ışıltısı Ve yaşamak ölmek kadar özgürlüğündür artık kalemin kurşuni menzilinde. Bilirsin ve de yürürsün…
Ekleme Tarihi: 23 Haziran 2016 - Perşembe

Tıpkı şairin dediği gibi

Tıpkı şairin dediği gibi, “ateşle sınanıp” ta gelmişizdir buralara..

İlk cehennemin dört yaşında çocuktur daha. Tırnaklarında kibrit kutusunun isi gizlidir.

Korkarsın…

Sonra bekaret fırtınası çöl susuzluğundadır. Nefes almaya uğraşır, öğrenirsin öğretirler zorla.

Ya biat ya isyandır  cehennemin , cennetin..

Hangisi ağır basarsa onun ateşinde küllenmeye mahkumsundur coğrafyanda.

Biat duygularını ipe dizdirir tinsel semahgahlarda .Kurumasını beklersin güneşin pencerene süzülen ışığıyla.

İsyan gerdek gecesi kızıllığında kan tutar. Hislerinin dişlerini çekmek düşer kendi ellerine ve dağlarsın yaralarını.

Gece yıldız  tozu gün uçurtma alazı, gökkuşakları çoğalır ruhunda ve unutursun artık ağlamayı temmuz ateşinde.

Bellenirken  bilenirsin habire…

Çemberin dışına taşmak kendini darağacına asmakla eştir bilirsin ve öylece seyredersin gövdeni ayna da biran.

Gülümsemelerin kentin kıyısında bir nehir sessizliğindedir , siyah beyaz gölgesi bacak arasında söndürülüverilir bir gece yarısı.

Yaşamak intiharın süt kardeşi olarak not düşer karnene, dudağında ki çizgiler yarına dair olsa da.

Ve bir kuyruklu yıldız düşüyle çarparsın duvarlara, kanatırsın aynaları.

Tenindeki yangınlara sürülen kezzap tesirsizdir artık etinde…

Askıda ekmeğe uzanan utangaç çocuk iklimlerine küfredersin.

Göz taşlarım kelebek kanadında bir yağmur damlası ışıltısı

Ve yaşamak ölmek kadar özgürlüğündür artık kalemin kurşuni menzilinde.

Bilirsin ve de yürürsün…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.