whatsapp

Unutulmuş düğün ve evlilik gelenekleri

KÜLTÜR - SANAT (SG) - Seydişehir Gündem | 15.06.2022 - 10:00, Güncelleme: 15.06.2022 - 10:00
 

Unutulmuş düğün ve evlilik gelenekleri

Karaviran ve suğla havzası köylerinde unutulmuş düğün ve evlilik gelenekleri;
Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz.. 1980 askeri darbesi ve sonrası yarı feodal toplumdan Kapitalist topluma hızlı geçişlerin yaşandığı Anadolu'da var olan bazı kültürel örfi geleneksel değerlerimiz köyden şehre göçle beraber yavaş yavaş yok oldular. Bu kültürel mirasların çoğunu 50'li yaşlara gel sekte bizlerde unuttuk veya bize bunlar anlatılmadı. Her Karaviran'a gittiğimde kasabamızdan hiç bir zaman ayrılmamış bu kültürel dokuyu yaşamış çoğu vefat etmiş yâda yaşayan insanlara kasabamızın tarihsel, kültürel değerlerini sorup kayıt yapardım. Sadece düğünler değil Türk-İslam geleneğinde bulunan ölenlerin ardından 1 yıl içinde camide genelde Ağustos-Eylül aylarında üzüm ve pişi dağıtılması, bayram sabahından sonra mahallemizde en yaşlı erkek bulunan evde topluca yemek yenmesi, daha eski dönemlerde koç katım törenleri, yaylaya göç dönemlerinde dinsel ve kültürel ritüeller vb. Bende elimde en fazla materyal olan ve kaybolmuş Karaviran düğün adetlerinden bahsedeceğim... Genelde Anadolu coğrafyasında olduğu gibi kasabamızda düğünler kış dönemine denk getirilir, harman-hasat dönemi biter, yaylacı köye gelir ve kar düştüğü an bu ritüeller başlardı. Çünkü harmandan hasat kaldırılmış, köylünün buğdayı paraya dönüşmüştür. Ve evde evlenecek yaşa gelmiş kız ve erkekler için küçük çaplı araştırmalar yapılır, kim istenecek, kime kız verilecek gibi sohbetler dar kadro aile arasında yapılmaya başlardı. Ama Karaviran ve Yörük Avşar kültürünün Konya'dan ayıran en güzel değerleri vardı bunlar dan bir tanesi Mehir asla alınmaz kadın mal gibi alınıp satılmaz düşüncesiydi. Başlık parası-Mehir gibi gelenekler ve adetler asla bu bölgede olmamıştır. Aile arasındaki küçük çaplı araştırmalardan sonra kızın sevdiği, oğlanın istediği var'mı tarzında bilgilendirmelerden sonra ilk görücü çalışması başlatılırdı. Ama kızın ailesi bazen kızın gönlü olana karşı çıkar olaya maddi, parasal, kavgalı vs değerleriyle bakar ve kabul etmezdi, Böyle durumlarda kız mutlaka sevdiğine kaçar, cinayet kavga aşamasına gelmeden aile yakınları devreye girer tatlıya bağlanırdı. Kız isteme dediğimiz ritüelde asla her insan gitmez genelde mahallede sevilen, sayılan, hürmet gören eş dost akrabalardan seçilirdi. Kasabamızda her mahalle'de bu işin erbabı sevilen simalara durum anlatılır bu sevilen sayılan şahıs küçük çaplı istihbarat çalışması yapar kız tarafına yakınlarıyla haber salardı. İlk ziyarete kızın babası, amcası veya dayısı veya dedesi ile sevilen şahıs(dünürcü başı) akşam namazından sonra giderler, havadan-sudan sohbetler edilir sevilen sözü geçen dünürcü başı yavaş yavaş ucundan kenarından konuyu dillendirmeye başlar, ama kız tarafıda verimkâr yani vermeyi düşünürse ağırdan almaya başlar hayırlısı, İnşaallah, Maşşallah gibi yuvarlak cümleler kurarak hemen karar vermezler. Şayet vermeyi düşünmezlerse, kızın gönlü ailenin gönlü yoksa ilk günden sınırlar çizilir.. Dünürcü başı birazda hayatın vermiş olduğu tecrübelerle kokuyu hisseder. Çaylar, kahveler içilir nasip kısmet denilip ilk günden kaleyi teslim etmezler. Buda bu bölgede kız evi naz evi diye dillendirilir. Bazen geç saatlere kadar sohbetler edilir gel-gelelim garnizonda erkek evinde bekleyenler heyecandan ölürler:) eve gelindiğinde güzel bir gelişme olursa yola devam kararı alınır. Diğer gün ilk sabahtan sonra bu kez damat tarafından bir tim oluşturulur:) damadın annesi, varsa kız kardeşi, varsa evdeki gelin, varsa hala teyze cümbür cemaat kız evine oturmaya gidilir. Ama gel gelelim köye dedi-kodu yayılır:) Kadınlarla erkeklerde olduğu gibi öğleye kadar oturup hoş-sohbetler dedi-kodular ağız aramalar yapılır ve müsaade istenir. Tekrar bu isteme faslı bir-kaç akşam devam edilir ve kız evine sıkı bir markaj uygulanır. Kız evi durumu net cevapla bildirdikten sonra hemen sonra yöremize ait dille ağız tadı yani nişan yapılır. Bunun adına söz kesme denir ve bununda kendine özgün ritüelleri vardır. Gün belirlendikten sonra erkek evi, kız evi akrabalarını komşularını ağız tadı dediğimiz nişana davet ederler buna okuma derler ve akşam bir imam ve tüm sülale akrabalar ordu kurup kız evine giderler ve giderken bisküvi ve lokum alınır bu gidecek olan davetli sayısına göre alış-veriş yapılır. O akşam çok güzel şekilde alınan lokum, bisküvi dualardan Kuran okumalarından sonra gelen tüm davetlilere dağıtılır ve ailenin en büyüğü tarafından damat ve gelin olacak kız yan yana getirilip konuşma yapılır. Bu konuşmadan sonra erkek tarafı kız evinden ayrılır ama bu süreç daha bir başlangıçtır. Hemen nişan töreninden sonra kadınlar arasındaki iletişim daha ‘da sıklaşır ve yapılması gereken tüm planlar yapılır ve düğüne 2 hafta kala erkek tarafı yoka dediğiniz tatlı pekmez sürülmüş ekmek yapıp düğüne gelecek insanlara dağıtırlar. Bu bir nevi günümüzde davetiye kâğıdı gibidir. Kadınlar arasında iletişim sürecinde kız ve erkek tarafında akrabalara yapılacak elbise Şalvarlık, İşlik(gömlek)ler belirlenir. Düğüne bir hafta kala damat tarafından köy veya her mahalle meydanında taştan yapılmış buğday dibeklerinde buğday çorbası için buğday dövülür,  yine erkek tarafı belediyeden izin alıp dağdan düğünde kullanılmak için odun izni alıp damat tarafı merkeplerle 5 yük veya 10 yük odun keserler. Son bir hafta önce sandık gitmesi denilen kız tarafına gönderiler hediyelik tuhafiye malzemeleri dönemin imkânlarına göre eskiden at arabaları sonraki dönemlerde traktörlerle damadın arkadaşları tarafından götürülür ve bununda ritüelleri var olup ikindi namazından sonra bu eylem gerçekleştirilir. Düğün Karaviran'da Cuma günü öğleden sonra Cuma namazına mütakip resmen başlar ve erkek tarafı düğün yemeği için et kesimi yaparlar. Damadın akraba ve arkadaşları akşam geç saatlere kadar et kesme işleriyle uğraşırken kazanlar meydana kurulur. Menüde salçalı et haşlama, bulgur pilavı, buğday çorbası ve helva'dır. Bu işler yapan Ahçı ya Höke ismi verilmiş köyde bu işi yapan birkaç değerli şahsiyet bulunur. Ayrıca Cuma akşamı saz ekibi dediğimiz köçek takımı tutulur bunlar Bozkır Çad köyünden veya Seydişehir Kalenderi Abdallarından köçek takımı davulcu ve kadınlar için defci tutulur ve cumadan damat evi önünde eğlence başlar.  Damat evine büyük bir Türk bayrağı olur bunu taşıyana bayrakçı denir. Cumartesi sabah erkenden davul ve zurnacı eşliğinde damat yakınlarından biri tüm mahalleyi dolaşırlar buda davet anlamına gelen bir ritüeldir. Akşama doğru traktörle erkek tarafından kadınlar kız evine yemeğe giderler buna yenge ismi verilir. Burada köyde bir kaç cami etrafı tavaf edilip kız evine gidilip kadınlar yemek yerler. Akşam ise yavaş yavaş damat evine davetliler gelmeye başlarlar, hava soğuk ise meydana ateş yakılır köçek ekibi ve damadın akrabaları arkadaşları doya doya eğlenmeye başlarlar. Yatsı namazına müteakip burada toplanan ahali hep beraber gelin evinin önüne geçerler kadınlar kapalı erkekler açık alanda köçekler eşliğinde oynar eğlenirler ve erkek evinden bir kaç kadın kız evinde kalıp gece gelinle kalıp kına gecesi yaparlar. Erkek tarafından damadın en yakınlarından birinde damadın arkadaşları akrabalarından alkol kullananlar çalgıcı dediğimiz müzik gurubu eşliğinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenip beraberce türküler halaylar çekerler.. Pazar sabahı sabah namazına müteakip erkek evinde erkekler için yemek verilmeye başlar ve yemek seromonisi saat 11:30 a kadar devam eder saat 12:30dan 14:00 e kadarda kadınlar çocuklara yemek verilir. Bu saatten sonra yavaş yavaş damat evine dünürşü adı verilen düğün konvoyu oluşturmak için ahali toplanmaya başlar, damat ve sağdıç berbere giderler, sağdıçlık genelde bekâr küçük yaşta çocuklar yapılır. İkindi namazına müteakip konvoy gelin almaya gider. Çok çetin pazarlıklar yapılarak erkek tarafından boğa, tarla istenir ve aracılarla tatlıya bağlandıktan sonra konvoy köy içinde gezdirildikten sonra damat evine gelir. Bu esnada damat 2. katta elinde şeker bozuk para tabağıyla bekler bu sürede damadın yakınları damada para takarlar. Gelin arabadan inince şeker tabağı bereket getirsin diye üzerine atılır. Damat aşağıya iner gelini elinden tutup yukarı çıkarır. Bu arada geline su dolu testi verirler ve gelin kapı eşiğinde bu testiyi kırar. Bunun nedeni ‘de bereket getirmesi adına Türkmenlerdeki Şamanist kültürden bir ritüeldir. Bu merasimden sonra damat ve sağdıç yatsı namazına kadar akraba, arkadaş ev ziyaretleri yapar. Hediye olarak ‘ta herkes bütçesine göre para verirler. Son durak yatsı namazına gidilir, orda sağdıç ayakkabılar çalınmasın diye bekçilik görevini üslenir. Namazdan sonra imam damadın ceketini okuma ritüellerini yapar ve giydirir.  İmam,  damat akrabalar erkek evine gelirler ve burada dini nikâh kıyılır. Sevgili hemşerilerim aslında o kadar çok detaylar var ki sandıkta tavuk, yapılan şakalar, eğlenceler, düğünden sonraki Pazartesi günü gelinin çocukluğundan bugüne yaptığı el işi-göz nuru çeyizlerinin gösterime sunulan ERTE dedikleri ritüeller, 1 hafta sonra damat ve gelinin kayınpederine el öpme ritüelleri, hepsinin ayrı ayrı anlamları var ama uzun bir yazı olacağı için sizi Sıkmak istemiyorum. Eksikliklerimiz olduysa affola sevgilerimle.
Karaviran ve suğla havzası köylerinde unutulmuş düğün ve evlilik gelenekleri;

Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz..

1980 askeri darbesi ve sonrası yarı feodal toplumdan Kapitalist topluma hızlı geçişlerin yaşandığı Anadolu'da var olan bazı kültürel örfi geleneksel değerlerimiz köyden şehre göçle beraber yavaş yavaş yok oldular. Bu kültürel mirasların çoğunu 50'li yaşlara gel sekte bizlerde unuttuk veya bize bunlar anlatılmadı.

Her Karaviran'a gittiğimde kasabamızdan hiç bir zaman ayrılmamış bu kültürel dokuyu yaşamış çoğu vefat etmiş yâda yaşayan insanlara kasabamızın tarihsel, kültürel değerlerini sorup kayıt yapardım. Sadece düğünler değil Türk-İslam geleneğinde bulunan ölenlerin ardından 1 yıl içinde camide genelde Ağustos-Eylül aylarında üzüm ve pişi dağıtılması, bayram sabahından sonra mahallemizde en yaşlı erkek bulunan evde topluca yemek yenmesi, daha eski dönemlerde koç katım törenleri, yaylaya göç dönemlerinde dinsel ve kültürel ritüeller vb. Bende elimde en fazla materyal olan ve kaybolmuş Karaviran düğün adetlerinden bahsedeceğim...

Genelde Anadolu coğrafyasında olduğu gibi kasabamızda düğünler kış dönemine denk getirilir, harman-hasat dönemi biter, yaylacı köye gelir ve kar düştüğü an bu ritüeller başlardı. Çünkü harmandan hasat kaldırılmış, köylünün buğdayı paraya dönüşmüştür. Ve evde evlenecek yaşa gelmiş kız ve erkekler için küçük çaplı araştırmalar yapılır, kim istenecek, kime kız verilecek gibi sohbetler dar kadro aile arasında yapılmaya başlardı. Ama Karaviran ve Yörük Avşar kültürünün Konya'dan ayıran en güzel değerleri vardı bunlar dan bir tanesi Mehir asla alınmaz kadın mal gibi alınıp satılmaz düşüncesiydi. Başlık parası-Mehir gibi gelenekler ve adetler asla bu bölgede olmamıştır. Aile arasındaki küçük çaplı araştırmalardan sonra kızın sevdiği, oğlanın istediği var'mı tarzında bilgilendirmelerden sonra ilk görücü çalışması başlatılırdı. Ama kızın ailesi bazen kızın gönlü olana karşı çıkar olaya maddi, parasal, kavgalı vs değerleriyle bakar ve kabul etmezdi, Böyle durumlarda kız mutlaka sevdiğine kaçar, cinayet kavga aşamasına gelmeden aile yakınları devreye girer tatlıya bağlanırdı. Kız isteme dediğimiz ritüelde asla her insan gitmez genelde mahallede sevilen, sayılan, hürmet gören eş dost akrabalardan seçilirdi. Kasabamızda her mahalle'de bu işin erbabı sevilen simalara durum anlatılır bu sevilen sayılan şahıs küçük çaplı istihbarat çalışması yapar kız tarafına yakınlarıyla haber salardı. İlk ziyarete kızın babası, amcası veya dayısı veya dedesi ile sevilen şahıs(dünürcü başı) akşam namazından sonra giderler, havadan-sudan sohbetler edilir sevilen sözü geçen dünürcü başı yavaş yavaş ucundan kenarından konuyu dillendirmeye başlar, ama kız tarafıda verimkâr yani vermeyi düşünürse ağırdan almaya başlar hayırlısı, İnşaallah, Maşşallah gibi yuvarlak cümleler kurarak hemen karar vermezler. Şayet vermeyi düşünmezlerse, kızın gönlü ailenin gönlü yoksa ilk günden sınırlar çizilir.. Dünürcü başı birazda hayatın vermiş olduğu tecrübelerle kokuyu hisseder. Çaylar, kahveler içilir nasip kısmet denilip ilk günden kaleyi teslim etmezler. Buda bu bölgede kız evi naz evi diye dillendirilir. Bazen geç saatlere kadar sohbetler edilir gel-gelelim garnizonda erkek evinde bekleyenler heyecandan ölürler:) eve gelindiğinde güzel bir gelişme olursa yola devam kararı alınır. Diğer gün ilk sabahtan sonra bu kez damat tarafından bir tim oluşturulur:) damadın annesi, varsa kız kardeşi, varsa evdeki gelin, varsa hala teyze cümbür cemaat kız evine oturmaya gidilir. Ama gel gelelim köye dedi-kodu yayılır:) Kadınlarla erkeklerde olduğu gibi öğleye kadar oturup hoş-sohbetler dedi-kodular ağız aramalar yapılır ve müsaade istenir. Tekrar bu isteme faslı bir-kaç akşam devam edilir ve kız evine sıkı bir markaj uygulanır. Kız evi durumu net cevapla bildirdikten sonra hemen sonra yöremize ait dille ağız tadı yani nişan yapılır. Bunun adına söz kesme denir ve bununda kendine özgün ritüelleri vardır.

Gün belirlendikten sonra erkek evi, kız evi akrabalarını komşularını ağız tadı dediğimiz nişana davet ederler buna okuma derler ve akşam bir imam ve tüm sülale akrabalar ordu kurup kız evine giderler ve giderken bisküvi ve lokum alınır bu gidecek olan davetli sayısına göre alış-veriş yapılır. O akşam çok güzel şekilde alınan lokum, bisküvi dualardan Kuran okumalarından sonra gelen tüm davetlilere dağıtılır ve ailenin en büyüğü tarafından damat ve gelin olacak kız yan yana getirilip konuşma yapılır. Bu konuşmadan sonra erkek tarafı kız evinden ayrılır ama bu süreç daha bir başlangıçtır. Hemen nişan töreninden sonra kadınlar arasındaki iletişim daha ‘da sıklaşır ve yapılması gereken tüm planlar yapılır ve düğüne 2 hafta kala erkek tarafı yoka dediğiniz tatlı pekmez sürülmüş ekmek yapıp düğüne gelecek insanlara dağıtırlar. Bu bir nevi günümüzde davetiye kâğıdı gibidir. Kadınlar arasında iletişim sürecinde kız ve erkek tarafında akrabalara yapılacak elbise Şalvarlık, İşlik(gömlek)ler belirlenir. Düğüne bir hafta kala damat tarafından köy veya her mahalle meydanında taştan yapılmış buğday dibeklerinde buğday çorbası için buğday dövülür,  yine erkek tarafı belediyeden izin alıp dağdan düğünde kullanılmak için odun izni alıp damat tarafı merkeplerle 5 yük veya 10 yük odun keserler. Son bir hafta önce sandık gitmesi denilen kız tarafına gönderiler hediyelik tuhafiye malzemeleri dönemin imkânlarına göre eskiden at arabaları sonraki dönemlerde traktörlerle damadın arkadaşları tarafından götürülür ve bununda ritüelleri var olup ikindi namazından sonra bu eylem gerçekleştirilir.

Düğün Karaviran'da Cuma günü öğleden sonra Cuma namazına mütakip resmen başlar ve erkek tarafı düğün yemeği için et kesimi yaparlar. Damadın akraba ve arkadaşları akşam geç saatlere kadar et kesme işleriyle uğraşırken kazanlar meydana kurulur. Menüde salçalı et haşlama, bulgur pilavı, buğday çorbası ve helva'dır. Bu işler yapan Ahçı ya Höke ismi verilmiş köyde bu işi yapan birkaç değerli şahsiyet bulunur. Ayrıca Cuma akşamı saz ekibi dediğimiz köçek takımı tutulur bunlar Bozkır Çad köyünden veya Seydişehir Kalenderi Abdallarından köçek takımı davulcu ve kadınlar için defci tutulur ve cumadan damat evi önünde eğlence başlar.  Damat evine büyük bir Türk bayrağı olur bunu taşıyana bayrakçı denir.

Cumartesi sabah erkenden davul ve zurnacı eşliğinde damat yakınlarından biri tüm mahalleyi dolaşırlar buda davet anlamına gelen bir ritüeldir. Akşama doğru traktörle erkek tarafından kadınlar kız evine yemeğe giderler buna yenge ismi verilir. Burada köyde bir kaç cami etrafı tavaf edilip kız evine gidilip kadınlar yemek yerler. Akşam ise yavaş yavaş damat evine davetliler gelmeye başlarlar, hava soğuk ise meydana ateş yakılır köçek ekibi ve damadın akrabaları arkadaşları doya doya eğlenmeye başlarlar. Yatsı namazına müteakip burada toplanan ahali hep beraber gelin evinin önüne geçerler kadınlar kapalı erkekler açık alanda köçekler eşliğinde oynar eğlenirler ve erkek evinden bir kaç kadın kız evinde kalıp gece gelinle kalıp kına gecesi yaparlar. Erkek tarafından damadın en yakınlarından birinde damadın arkadaşları akrabalarından alkol kullananlar çalgıcı dediğimiz müzik gurubu eşliğinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenip beraberce türküler halaylar çekerler..

Pazar sabahı sabah namazına müteakip erkek evinde erkekler için yemek verilmeye başlar ve yemek seromonisi saat 11:30 a kadar devam eder saat 12:30dan 14:00 e kadarda kadınlar çocuklara yemek verilir. Bu saatten sonra yavaş yavaş damat evine dünürşü adı verilen düğün konvoyu oluşturmak için ahali toplanmaya başlar, damat ve sağdıç berbere giderler, sağdıçlık genelde bekâr küçük yaşta çocuklar yapılır. İkindi namazına müteakip konvoy gelin almaya gider. Çok çetin pazarlıklar yapılarak erkek tarafından boğa, tarla istenir ve aracılarla tatlıya bağlandıktan sonra konvoy köy içinde gezdirildikten sonra damat evine gelir. Bu esnada damat 2. katta elinde şeker bozuk para tabağıyla bekler bu sürede damadın yakınları damada para takarlar. Gelin arabadan inince şeker tabağı bereket getirsin diye üzerine atılır. Damat aşağıya iner gelini elinden tutup yukarı çıkarır. Bu arada geline su dolu testi verirler ve gelin kapı eşiğinde bu testiyi kırar. Bunun nedeni ‘de bereket getirmesi adına Türkmenlerdeki Şamanist kültürden bir ritüeldir. Bu merasimden sonra damat ve sağdıç yatsı namazına kadar akraba, arkadaş ev ziyaretleri yapar. Hediye olarak ‘ta herkes bütçesine göre para verirler. Son durak yatsı namazına gidilir, orda sağdıç ayakkabılar çalınmasın diye bekçilik görevini üslenir. Namazdan sonra imam damadın ceketini okuma ritüellerini yapar ve giydirir.  İmam,  damat akrabalar erkek evine gelirler ve burada dini nikâh kıyılır.

Sevgili hemşerilerim aslında o kadar çok detaylar var ki sandıkta tavuk, yapılan şakalar, eğlenceler, düğünden sonraki Pazartesi günü gelinin çocukluğundan bugüne yaptığı el işi-göz nuru çeyizlerinin gösterime sunulan ERTE dedikleri ritüeller, 1 hafta sonra damat ve gelinin kayınpederine el öpme ritüelleri, hepsinin ayrı ayrı anlamları var ama uzun bir yazı olacağı için sizi Sıkmak istemiyorum. Eksikliklerimiz olduysa affola sevgilerimle.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.