whatsapp

Sağlıkçı yazar Havva Dilek ile Röportaj

RÖPORTAJ (SG) - Seydişehir Gündem | 15.11.2022 - 02:39, Güncelleme: 15.11.2022 - 12:10
 

Sağlıkçı yazar Havva Dilek ile Röportaj

Şimdiye kadar iki kitap yayımlayan Havva Dilek Hanım ile yazarlık ve etkinlikler üzerine Antalya kale içi yat limanında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
(Görüntülü röportaj) Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Antalya Manavgat doğumluyum, hatta Kızıltoprak mahallesidir nüfus kaydım. Özetle buralıyım, bu topraklardanım. Hoş bir insan olarak nereli olduğumun zerre önemi yoktur orası ayrı. 29 yıl ebe olarak çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra 2019 yılında emekliye ayrıldım. Şu an bir Aile Sağlığı merkezinde part time hemşire olarak çalışıyorum. Erken emekliliğe çalışmak için ayrılmıştım esasında, öyle de oldu. 14 yaşında bir oğlum var, onunla birlikte paylaşıyoruz hayatı. Çalışma hayatınızda neler yaptınız? Mesleki olarak işimi hep severek yaptım ki sağlık işi sevmeden yapılabilecek bir meslek değildir. Hele ki ebelik sevgisiz mümkün değildir.  Bir sürü riski ile birlikte dünyaya yeni bir canlının gelişine yardım yardım ediyorsunuz. Onun dışında 90'larda başlayan memur sendikal hareketinin içinde yer aldım. O yıllarda Konya'da Tüm Sağlık Sen'in kuruluşunda ve birleşme sürecine kadar sendikanın başkanlığını yürüttüm. Sağlık çalışanlarının sendikal örgütlenme ve insanca yaşam hakları için gitmediğimiz kasaba, köy kalmamıştır. Bu gün memur sendikalarının varlığı o gün ki verilen mücadele ve emek sayesindedir desem abartmış olmam sanırım. Daha sonralarında ise emekli olana kadar çalıştığım yerlerde iş yeri temsilcisi olarak bu mücadelenin içinde yer aldım. Yazma merakınız ne zaman başladı? Şu an Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN)üyesiyim. Ayrıca Ansan adına Antalya Kent Konseyi üyesiyim. Kent Konseyi sağlık grubu olarak; kentin sağlık sorunlarının tespiti, çözüm önerileri üretmek için katkı sunmaya çalışıyoruz. Mesela geçtiğimiz aylarda Antalya il merkezinde yaşayan 18 yaş altı tip 1 diyabetli kaç çocuk var, bunun kaç kişisi 0-4 yaş aralığında, kaç kişisi 4-18 yaş aralığında tespiti yapıp kapsamlı bir rapor hazırlayarak,18 yaş altındaki çocukların hayat kurtarıcı olarak kullanmak zorunda oldukları glikoz ölçüm sensörünlerinin valilikçe karşılanması için bir çalışma yapıp sunmuştuk.  Asıl çözüm bu sensörlerin SGK ödeme kapsamına alınmasıdır, fakat en azından ödeme kapsamına alınana kadar tip 1 diabetli çocukların çare olabilmek adına geçici çözüm yolları bulunabilirse çocukların parmakları delinmesindi amacımız. Klasik bir cevap verecek olursam kendimi bildim bileli bir yazma merakım hep var. Ortaokul iken yazdığım şiirlerimi, kitap bastıracak diye bir arkadaşıma teslim etmiştim, sonra o şiirler arada kayboldu. Hala bunun üzüntüsünü yaşarım. O yaşlarda ne yazmıştım, nasıl yazmıştım. Keşke şu an elimde olsaydı o yaşta yazdıklarım. Bir okura sahip olmanın mutluluğu nedir sizce? Evet. İkinci şiir kitabımdı. Koronavirus karantinasından 3 nolu çıkış kapısı: Şiir Aslında ilk kitap için de, ikinci kitap içinde şiir kitabı çıkarmak istiyorum diye bir düşüncem olmadan çıktı kitaplar. O an yaşadığın dönemin içinde kitap kendi kendine çıkıyor gibi bir durum diyebilirim buna. Pandeminin başında bir şiir kitabı çıkarmak, salgının ilk o sarsıcı yanı bir yana, bir sağlık çalışanı olarak ruhsal olarak yıpratıcı yanına kişisel bir baş kaldırı idi benim için. Tip 1 diyabetli bir çocuğum var, hemşiresin, öyle yıpratıcı bir tarafı vardı ki, nasıl karşı duracaktım bu duruma. Hakikatten bir karşı duruş idi benim açımdan. Güzel de oldu, beynin düşüncesini başka bir tarafa kanalize edince o yaşadığın sürece dışından bakabilmeye başlıyorsun. Milyonlarca insan öldü bir virüs yüzünden, yeryüzü yaşayanları için her salgın travmatiktir.  Bu yüzyılda, bu bilimin tekniğin bu kadar gelişkin olduğu bir çağda bir grip türü pandemisi nedeniyle milyonların hayatını kaybetmesi daha bir tavmatik oldu. Arkasından yaşanılan ekonomik kriz pandeminin bize mirası. Çünkü salgın küresel bir kriz yarattı ve bu kriz bir kesimi zenginleştirirken büyük bir kesimi yoksullaştırdı. Şu an yaşadığımız ekonomik krizden de çıkmanın kapısını belki yine şiir aralar kim bilir. Benim dünyanın yaşanılası bir yer olacağına ümidim hep var olmuştur. Yeni bir kitap hazırlığı var mı? Yeni bir kitap hazırlığım yok fakat yarın yeni bir kitap dosyası hazırlayacağım desem var. Yazılmış yazı, şiir, mektup, deneme vb. o kadar çok fazla şey var ki. Ve her gün çoğalıyorlar. Ama şimdi, bu gün soruyorsanız yeni bir kitap hazırlığım yok. Bir kitabın yazımı tamamlanıp basıldıktan sonra o kitap artık size ait değildir. O okurundur artık. Ortaya çıkan her eser o toplumun gelişim olarak geldiği noktanın bir şekliyle ifadesidir esasında. Yani o kitabın ortaya çıkmasında okurunda payı, katkısı vardır. Bu yönüyle okuduğu kitap birazda kendine aittir. Yayınlara biraz bu yönüyle bakıyorum ben ve beni mutlu eden tarafı da bu. Yazmayı seviyorum en başta. Fakat yazmak için yaşadığınız mahalleyi, sokakları, caddeleri ve de insanları görmelisiniz. Fırsat buldukça yürürüm, hatta çok yürürüm. Hiç bilmediğim mahallelerde, sokaklarda. İnsanların yüzlerindeki kederi, adımlarındaki telaşı, ellerindeki umudu vb. görüyorum yürürken.  Hikâyelerini merak ettiklerim olursa oturup yanına sohbet ediyorum.  Bunların bir kısmını haberleştiriyorum. Genç yazarlara neler tavsiye edersiniz? İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özelliği soyutlama yetisidir. İnsan soyutlama yetisi sayesinde bu güne gelebilmiştir. O yüzden yazmak yani soyutlamak geliştirir. Israrla yazmalarını tavsiye ederim. Hatta herkes yazsın, iyi kötü, doğru yanlış demeden yazsınlar. Yazmak okuduğunu anlamayı geliştirir. Bu arada çok okusunlar, çok çeşitli kaynaklardan okusunlar tabi ki ve de yazsınlar. Hiç bir şey yapamıyorlarsa günlük tutsunlar en basitinden. Şöyle bir düşünün, yaşadığınız toplumda herkes okuyor ve yazıyor olsa idi ne kadar muhteşem olurdu değil mi? Son olarak ne söylemek istersiniz? Bugün yaşanan ekonomik kriz çıkmalıyız. Pandemi sürecinde çıkmak için Şiir kitabını bu amaçla yazmıştım. Ekonomik anlamda da birlikte çıkmanın yolunu aramalıyız. Kıymetli zamanını bize ayıran yazarımız Havva Dilek’e çok teşekkür ediyoruz.
Şimdiye kadar iki kitap yayımlayan Havva Dilek Hanım ile yazarlık ve etkinlikler üzerine Antalya kale içi yat limanında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

(Görüntülü röportaj)

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Antalya Manavgat doğumluyum, hatta Kızıltoprak mahallesidir nüfus kaydım. Özetle buralıyım, bu topraklardanım. Hoş bir insan olarak nereli olduğumun zerre önemi yoktur orası ayrı. 29 yıl ebe olarak çeşitli yerlerde çalıştıktan sonra 2019 yılında emekliye ayrıldım. Şu an bir Aile Sağlığı merkezinde part time hemşire olarak çalışıyorum. Erken emekliliğe çalışmak için ayrılmıştım esasında, öyle de oldu. 14 yaşında bir oğlum var, onunla birlikte paylaşıyoruz hayatı.

Çalışma hayatınızda neler yaptınız?

Mesleki olarak işimi hep severek yaptım ki sağlık işi sevmeden yapılabilecek bir meslek değildir. Hele ki ebelik sevgisiz mümkün değildir.  Bir sürü riski ile birlikte dünyaya yeni bir canlının gelişine yardım yardım ediyorsunuz.

Onun dışında 90'larda başlayan memur sendikal hareketinin içinde yer aldım. O yıllarda Konya'da Tüm Sağlık Sen'in kuruluşunda ve birleşme sürecine kadar sendikanın başkanlığını yürüttüm. Sağlık çalışanlarının sendikal örgütlenme ve insanca yaşam hakları için gitmediğimiz kasaba, köy kalmamıştır. Bu gün memur sendikalarının varlığı o gün ki verilen mücadele ve emek sayesindedir desem abartmış olmam sanırım. Daha sonralarında ise emekli olana kadar çalıştığım yerlerde iş yeri temsilcisi olarak bu mücadelenin içinde yer aldım.

Yazma merakınız ne zaman başladı?

Şu an Antalya Sanatçılar Derneği (ANSAN)üyesiyim. Ayrıca Ansan adına Antalya Kent Konseyi üyesiyim. Kent Konseyi sağlık grubu olarak; kentin sağlık sorunlarının tespiti, çözüm önerileri üretmek için katkı sunmaya çalışıyoruz. Mesela geçtiğimiz aylarda Antalya il merkezinde yaşayan 18 yaş altı tip 1 diyabetli kaç çocuk var, bunun kaç kişisi 0-4 yaş aralığında, kaç kişisi 4-18 yaş aralığında tespiti yapıp kapsamlı bir rapor hazırlayarak,18 yaş altındaki çocukların hayat kurtarıcı olarak kullanmak zorunda oldukları glikoz ölçüm sensörünlerinin valilikçe karşılanması için bir çalışma yapıp sunmuştuk.  Asıl çözüm bu sensörlerin SGK ödeme kapsamına alınmasıdır, fakat en azından ödeme kapsamına alınana kadar tip 1 diabetli çocukların çare olabilmek adına geçici çözüm yolları bulunabilirse çocukların parmakları delinmesindi amacımız.

Klasik bir cevap verecek olursam kendimi bildim bileli bir yazma merakım hep var. Ortaokul iken yazdığım şiirlerimi, kitap bastıracak diye bir arkadaşıma teslim etmiştim, sonra o şiirler arada kayboldu. Hala bunun üzüntüsünü yaşarım. O yaşlarda ne yazmıştım, nasıl yazmıştım. Keşke şu an elimde olsaydı o yaşta yazdıklarım.

Bir okura sahip olmanın mutluluğu nedir sizce?

Evet. İkinci şiir kitabımdı. Koronavirus karantinasından 3 nolu çıkış kapısı: Şiir Aslında ilk kitap için de, ikinci kitap içinde şiir kitabı çıkarmak istiyorum diye bir düşüncem olmadan çıktı kitaplar. O an yaşadığın dönemin içinde kitap kendi kendine çıkıyor gibi bir durum diyebilirim buna. Pandeminin başında bir şiir kitabı çıkarmak, salgının ilk o sarsıcı yanı bir yana, bir sağlık çalışanı olarak ruhsal olarak yıpratıcı yanına kişisel bir baş kaldırı idi benim için. Tip 1 diyabetli bir çocuğum var, hemşiresin, öyle yıpratıcı bir tarafı vardı ki, nasıl karşı duracaktım bu duruma.

Hakikatten bir karşı duruş idi benim açımdan. Güzel de oldu, beynin düşüncesini başka bir tarafa kanalize edince o yaşadığın sürece dışından bakabilmeye başlıyorsun. Milyonlarca insan öldü bir virüs yüzünden, yeryüzü yaşayanları için her salgın travmatiktir.  Bu yüzyılda, bu bilimin tekniğin bu kadar gelişkin olduğu bir çağda bir grip türü pandemisi nedeniyle milyonların hayatını kaybetmesi daha bir tavmatik oldu. Arkasından yaşanılan ekonomik kriz pandeminin bize mirası.

Çünkü salgın küresel bir kriz yarattı ve bu kriz bir kesimi zenginleştirirken büyük bir kesimi yoksullaştırdı.

Şu an yaşadığımız ekonomik krizden de çıkmanın kapısını belki yine şiir aralar kim bilir. Benim dünyanın yaşanılası bir yer olacağına ümidim hep var olmuştur.

Yeni bir kitap hazırlığı var mı?

Yeni bir kitap hazırlığım yok fakat yarın yeni bir kitap dosyası hazırlayacağım desem var. Yazılmış yazı, şiir, mektup, deneme vb. o kadar çok fazla şey var ki. Ve her gün çoğalıyorlar. Ama şimdi, bu gün soruyorsanız yeni bir kitap hazırlığım yok.

Bir kitabın yazımı tamamlanıp basıldıktan sonra o kitap artık size ait değildir. O okurundur artık. Ortaya çıkan her eser o toplumun gelişim olarak geldiği noktanın bir şekliyle ifadesidir esasında. Yani o kitabın ortaya çıkmasında okurunda payı, katkısı vardır. Bu yönüyle okuduğu kitap birazda kendine aittir. Yayınlara biraz bu yönüyle bakıyorum ben ve beni mutlu eden tarafı da bu.

Yazmayı seviyorum en başta. Fakat yazmak için yaşadığınız mahalleyi, sokakları, caddeleri ve de insanları görmelisiniz. Fırsat buldukça yürürüm, hatta çok yürürüm. Hiç bilmediğim mahallelerde, sokaklarda. İnsanların yüzlerindeki kederi, adımlarındaki telaşı, ellerindeki umudu vb. görüyorum yürürken.  Hikâyelerini merak ettiklerim olursa oturup yanına sohbet ediyorum.  Bunların bir kısmını haberleştiriyorum.

Genç yazarlara neler tavsiye edersiniz?

İnsanı diğer canlılardan ayıran temel özelliği soyutlama yetisidir. İnsan soyutlama yetisi sayesinde bu güne gelebilmiştir. O yüzden yazmak yani soyutlamak geliştirir. Israrla yazmalarını tavsiye ederim. Hatta herkes yazsın, iyi kötü, doğru yanlış demeden yazsınlar. Yazmak okuduğunu anlamayı geliştirir. Bu arada çok okusunlar, çok çeşitli kaynaklardan okusunlar tabi ki ve de yazsınlar. Hiç bir şey yapamıyorlarsa günlük tutsunlar en basitinden. Şöyle bir düşünün, yaşadığınız toplumda herkes okuyor ve yazıyor olsa idi ne kadar muhteşem olurdu değil mi?

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Bugün yaşanan ekonomik kriz çıkmalıyız. Pandemi sürecinde çıkmak için Şiir kitabını bu amaçla yazmıştım. Ekonomik anlamda da birlikte çıkmanın yolunu aramalıyız.

Kıymetli zamanını bize ayıran yazarımız Havva Dilek’e çok teşekkür ediyoruz.

Habere ifade bırak !
Haberle İlişkili Video
Video Galeride Aç
Video albümüne giderek videoya yorum yazabilir yada videoyu sosyal medyada paylaşabilirsiniz.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.