whatsapp

Hanönü

ANALİZ (SG) - Seydişehir Gündem | 12.07.2022 - 00:24, Güncelleme: 12.07.2022 - 00:24
 

Hanönü

Karaviran kasaba Meydanın han-önü denmesinin nedeninin birkaç yazılı belgelerle tarihsel sürecini paylaşmak isterim.
Karaviran ve suğla havzasında ilk yerleşmişler neoletik dönemlere kadar uzandığını, iç-Anadolu bölgesindeki (Eskişehir'den Konya Ereğli'ye kadar 2000(ikibin) höyüğün içinden iki yüz tane höyüğün Suğla, Çumra ve Beyşehir havzasında bulunduğunu buralarda insanlığın ilk yerleşim ve yerleşik hayata geçiş bölgelerinin olduğunu paylaşmıştım. Türklerin Anadolu'ya M.S(milattan sonra) 950 yıllarından sonra doğu-Anadolu üzerinden peyder-pey gelmeye başladıkları kayıtlarda sabit olup, Bazı tarihçilerin ise Türklerin saka-iskit boylarının Anadolu'ya Hitit,asur dönemlerinde geldikleri buluntularla sunulmuştur. Ayrıca Peçenek ve Avar Türklerinin Doğu Roma devletinde paralı askerlik yapıp hristiyanlaşıp Anadolu'ya yerleştikleri 1071 yılında Malargirt savaşında Bizans saflarında savaşan bu paralı Peçenek askerlerinin aynı dili konuşan Büyük Selçuklu saflarına geçip savaşın kaderini değiştirdikleri rivayet edilir. Anadolu, Malazgirt ve miryakefolon savaşlarından sonra hızla Türk-Oğuz boylarının göç ve istilasına uğramış Bizans otoritesinin zayıf olması hasebiyle hızlı Türkleşme süreci başlamıştır. Hristiyan olan yerli Anadolu halklarından Rum nüfusun çoğu İstanbul ve Ege bölgesine göç ederken Ermeni, Süryani, keldani nüfus ve az sayıdaki Rum nüfus Türklerle uyum içinde kaynaşmaya başlamıştır. Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti kurulmasıyla birlikte kurumsal bir yapılanma ve devletleşme süreci başlamıştır. Konya'nın Anadolu Selçuklu devletinin başkent ilan edilmesinden sonra iç-orta Anadolu, güney-orta Anadolu ve Konya ovasına Türkmen, Avşar Türkleri Irak, Suriye, İran, Azerbaycan bölgelerinden getirilip yerleştirilmiştir. Konya bölgesine gelen Türkler hep eski Anadolu toplumlarının yaşadıkları yerleşim yerlerine yerleşmiş ve buralarda yeni yerleşimler kurmuşlardır. Bu harabe terk edilmiş yerlere hep Türk boy, isimlerini verirken hep sonuna viran eklemişlerdir. Kasabamızın kurulu olduğu coğrafya ‘da diğer Anadolu'daki yerleşimler gibi eski Rum köylerinden biridir. 1100 yıllarında bu bölgeye gelen Türkmenler göçebe hayattan yerleşik hayata geçmiş, burada kalan yerli halktan tarım öğrenmişlerdir. Karaviran gölü (suğla) havzası köyleri Akkilise,karyapos(karaviran), balıkova, saray karyesi,vasada, glistra gibi terk edilmiş  bölgelere yeni köyler kurmuşlardır. Suğla, şinik, havay-ı, namı-za, say-alı,zobir-çimen Rumca kelimeler olduğu ve bize rumlarda kaldığı sabittir. Suğla: taşkınlardan oluşan verimli toprak Şinik: Rumca tarım ölçü birimi Havay-ı: 8 kilo 500 gram Rum ölçü birimi, Namı-za:Batısı kuytu yayla Say-alı:deresi taşan yer. Karye: mezradan büyük köyden küçük yerleşim yeri. Zobir-Çimen: iki karış boyunda çim ve ot olan düzlük. Anadolu Selçuklu devletinin altın cağı dediğimiz Alâeddin Keykubat döneminde Horasan, Azerbaycan, İran bölgelerinden Din bilgileri Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sadrettin Konevi, Seyid Harun Veli ve onlarca din bilgini Konya ve çevresine yerleştirilmiş hem islamlaşma hemde Türkleşme süreci hızlanmıştır. Şems-i Tebrizi üst kademe Kalenderi abdallarından olup onun taraftarları Konya, Seydişehir, Beyşehir'e yerlestirilip kalenderhane denilen zikirhaneler açılmıştir. Bugünkü abdallar dediğimiz dediğimiz yurttaşlarımız kalenderi(cavlakiye) soyundan gelenlerdir. Anadolu Selçuklu devletinin haçlı seferleri ve taht kavgalarıyla otoritesi yavaş yavaş sarsılmış doğudan gelen Moğol istilalarıyla parçalanmıştır. Parçalanan Anadolu Selçuklu devletinin yerine bölgesel otonom beylikler ve küçük devletçikler kurulmuştur. Bölgemiz bu dönemde Eşref-oğulları, Karaman-oğulları, Sahip-ata-oğulları arasında 100 yıllık süreç içinde hep el değiştirmiş sonunda Karaman-oğulları hâkimiyetine geçmiştir. İlk Sahip-ata-oğulları etkisine giren suğla havzası ve karaviran köyüne sahip-ata-Fahrettin Ali tarafından bir han, küçük bir kervan saray ve at tımar-hanesi ve küçük bir tahta camii yapılmıştır. Bu han şuan iğdiş mah. Caminin 30 metre kuzeyinde olduğu, iğdiş caminin olduğu yerin elle yapılmış hayvanlar için 50 metre eninde ve boyunda gölcük olduğu, eski un değirmenin olduğu yerin at-tımarhanesi, büyük caminin(ismail bey ) olduğu yerin tahtalı mescit olduğu,  han-önü meydanının Rum mezarlığı olduğu kayıtlarda sabittir. 1800 yıllarına kadar bu doku değişmemiş zamanla gölcük kapatılmış, yeni cami yapılmış, han yıkılınca taşları köylüler tarafından inşaat için talan edilmiştir.
Karaviran kasaba Meydanın han-önü denmesinin nedeninin birkaç yazılı belgelerle tarihsel sürecini paylaşmak isterim.

Karaviran ve suğla havzasında ilk yerleşmişler neoletik dönemlere kadar uzandığını, iç-Anadolu bölgesindeki (Eskişehir'den Konya Ereğli'ye kadar 2000(ikibin) höyüğün içinden iki yüz tane höyüğün Suğla, Çumra ve Beyşehir havzasında bulunduğunu buralarda insanlığın ilk yerleşim ve yerleşik hayata geçiş bölgelerinin olduğunu paylaşmıştım. Türklerin Anadolu'ya M.S(milattan sonra) 950 yıllarından sonra doğu-Anadolu üzerinden peyder-pey gelmeye başladıkları kayıtlarda sabit olup, Bazı tarihçilerin ise Türklerin saka-iskit boylarının Anadolu'ya Hitit,asur dönemlerinde geldikleri buluntularla sunulmuştur. Ayrıca Peçenek ve Avar Türklerinin Doğu Roma devletinde paralı askerlik yapıp hristiyanlaşıp Anadolu'ya yerleştikleri 1071 yılında Malargirt savaşında Bizans saflarında savaşan bu paralı Peçenek askerlerinin aynı dili konuşan Büyük Selçuklu saflarına geçip savaşın kaderini değiştirdikleri rivayet edilir.

Anadolu, Malazgirt ve miryakefolon savaşlarından sonra hızla Türk-Oğuz boylarının göç ve istilasına uğramış Bizans otoritesinin zayıf olması hasebiyle hızlı Türkleşme süreci başlamıştır. Hristiyan olan yerli Anadolu halklarından Rum nüfusun çoğu İstanbul ve Ege bölgesine göç ederken Ermeni, Süryani, keldani nüfus ve az sayıdaki Rum nüfus Türklerle uyum içinde kaynaşmaya başlamıştır.

Anadolu'da Anadolu Selçuklu Devleti kurulmasıyla birlikte kurumsal bir yapılanma ve devletleşme süreci başlamıştır. Konya'nın Anadolu Selçuklu devletinin başkent ilan edilmesinden sonra iç-orta Anadolu, güney-orta Anadolu ve Konya ovasına Türkmen, Avşar Türkleri Irak, Suriye, İran, Azerbaycan bölgelerinden getirilip yerleştirilmiştir.

Konya bölgesine gelen Türkler hep eski Anadolu toplumlarının yaşadıkları yerleşim yerlerine yerleşmiş ve buralarda yeni yerleşimler kurmuşlardır. Bu harabe terk edilmiş yerlere hep Türk boy, isimlerini verirken hep sonuna viran eklemişlerdir.

Kasabamızın kurulu olduğu coğrafya ‘da diğer Anadolu'daki yerleşimler gibi eski Rum köylerinden biridir. 1100 yıllarında bu bölgeye gelen Türkmenler göçebe hayattan yerleşik hayata geçmiş, burada kalan yerli halktan tarım öğrenmişlerdir. Karaviran gölü (suğla) havzası köyleri Akkilise,karyapos(karaviran), balıkova, saray karyesi,vasada, glistra gibi terk edilmiş  bölgelere yeni köyler kurmuşlardır. Suğla, şinik, havay-ı, namı-za, say-alı,zobir-çimen Rumca kelimeler olduğu ve bize rumlarda kaldığı sabittir.

Suğla: taşkınlardan oluşan verimli toprak Şinik: Rumca tarım ölçü birimi Havay-ı: 8 kilo 500 gram Rum ölçü birimi, Namı-za:Batısı kuytu yayla Say-alı:deresi taşan yer. Karye: mezradan büyük köyden küçük yerleşim yeri.

Zobir-Çimen: iki karış boyunda çim ve ot olan düzlük.

Anadolu Selçuklu devletinin altın cağı dediğimiz Alâeddin Keykubat döneminde Horasan, Azerbaycan, İran bölgelerinden Din bilgileri Mevlana, Şems-i Tebrizi, Sadrettin Konevi, Seyid Harun Veli ve onlarca din bilgini Konya ve çevresine yerleştirilmiş hem islamlaşma hemde Türkleşme süreci hızlanmıştır. Şems-i Tebrizi üst kademe Kalenderi abdallarından olup onun taraftarları Konya, Seydişehir, Beyşehir'e yerlestirilip kalenderhane denilen zikirhaneler açılmıştir. Bugünkü abdallar dediğimiz dediğimiz yurttaşlarımız kalenderi(cavlakiye) soyundan gelenlerdir.

Anadolu Selçuklu devletinin haçlı seferleri ve taht kavgalarıyla otoritesi yavaş yavaş sarsılmış doğudan gelen Moğol istilalarıyla parçalanmıştır. Parçalanan Anadolu Selçuklu devletinin yerine bölgesel otonom beylikler ve küçük devletçikler kurulmuştur. Bölgemiz bu dönemde Eşref-oğulları, Karaman-oğulları, Sahip-ata-oğulları arasında 100 yıllık süreç içinde hep el değiştirmiş sonunda Karaman-oğulları hâkimiyetine geçmiştir. İlk Sahip-ata-oğulları etkisine giren suğla havzası ve karaviran köyüne sahip-ata-Fahrettin Ali tarafından bir han, küçük bir kervan saray ve at tımar-hanesi ve küçük bir tahta camii yapılmıştır. Bu han şuan iğdiş mah. Caminin 30 metre kuzeyinde olduğu, iğdiş caminin olduğu yerin elle yapılmış hayvanlar için 50 metre eninde ve boyunda gölcük olduğu, eski un değirmenin olduğu yerin at-tımarhanesi, büyük caminin(ismail bey ) olduğu yerin tahtalı mescit olduğu,  han-önü meydanının Rum mezarlığı olduğu kayıtlarda sabittir. 1800 yıllarına kadar bu doku değişmemiş zamanla gölcük kapatılmış, yeni cami yapılmış, han yıkılınca taşları köylüler tarafından inşaat için talan edilmiştir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.