Düğün

1956 - 1957 yılları olsa gerek... Karlar kışlar toparlanıp giderken, yeşil ilkbahar günlerine sıra sizde! Haydi Buyurun! Diyerek göz kırparken bizim köyde düğün vardı. Düğün! Kırk düğüm. Köyde herkesin keyfi yerinde. Çevre köylerden konuklar da çıkıp gelecek. Onlarla helalleşilecek, dillenilecek. İnsanlar eğlenecek, dinlenecek, kaşık çalarak oynayacak, gülecek ve güreş tutacaktı.

Düğün başladı. Kına gecesi yapıldı; cevizli pekmez şerbetleri içildi; gelin çıkarma günü gelmişti; güreşlere geçildi. Bizim köyde düğün vardı. Tam gelin çıkarılacağı gün herkesler ayrıldı seçildi.  Güreş vardı güreş!.. Akçalar’da güreş vardı. Herkes heyecanlı bir bekleyiş içinde... Acaba güreşlerde kim kimi yenecekti?.. İnsanları merak sardı. Çevre köylerden özellilkle Bostandere’den iddialı pehlivanlar gelmişti. Herkes kendi pehlivanını yanına aldı; doğru er meydanına.

Yerler nemli ve kaygan olunca sele sele saman getirilip serpildi. Er meydanı hazırdı. Can çiçekleri çocuklar, davul vuruşları eşliğinde er meydanına ilk gelenlerdi. Ardından çalgıcılar yerlerini aldılar ve çığık çığlığa tam çalgı vurmaya başladılar. Davulcunun güreş havası eşliğinde hiç durmadan türküler söyleyerek, elinde davulu hoplayıp sekerek gösteriler yapması görülmeye değerdi. 

Halk toplandı. İnsanların keyfine diyecek yok. Akçalar’da güreş vardı.  Küçük, orta boy başaltı ve başpehlivana verilecek ödüller meraklı gözlerin bakışlarında düğün bayrağına bağlandı...                                         

Davul vuruşları eşliğinde pehlivanlar sıralı halde er meydanına çıktılar, perdah vermeye başladılar. Herkes heyecan içinde şölen kızışıyordu. Cazgır orta yere çıkıp dikiliverince ses kesildi. Kardeşlerim! Güreş tuttuk gözümüzde kalmadı. Harman olduk yüzümüze vurmadı. Bu dünyadan herkes göçer kalmaz. Namertlere kucak açan Er Meydanı olmadı. Yenilen pehlivan yenildim diye yerinmesin! Yenen pehlivan da kazandım diye kibirlenmesin. Değil mi ki er meydanına çıkıldı. Bu meydana çıkmasını bilen herkes “er oğlu er”dir. Silah atmak yok! Kuru gürültü yasaktır!    Hayırlısıyla güreşleri bitirelim, gelini çıkaralım, düğünümüzü tamamına eriştirelim derken; Köy köprüsü tarafından bir minibüs göründü. Minibüs yavaş yavaş yürüdü geldi ve kalabalığın az uzağında durdu. İçerisinden tam teçhizatlı bir grup jandarma iniyordu: Komutan öfke içinde bağırdı: “ Bırak güreşi! Derhal dağılın! Nerede düğün sahibi? Ahali tutulup kalmıştı. Komutan tekrar bağırdı: “Dağılın diyorum, duymadınız mı? Kalabalık sessizce dağılmaya başladı. Meydanda sadece çalgıcılar kalmıştı. Korkulu bakışlarla, onlar da şaşkın, şaşkın düğün evine doğru yollandılar. Olay anlaşılıyordu: Yaşı küçük insanlar evlendirilmek isteniyor, evlenme şöleni, evlenecek kişilerin resmi nikâhı kıyılmadan yapılıyordu.                                                                         24 Ağustos 2025.