whatsapp

Ilıca tepesinde masalsı sonbahar

TURİZM 13.11.2019 - 01:36, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Ilıca tepesinde masalsı sonbahar

Huzur güzle geliyor
1200 rakımlı tepeden Seydişehir’i çevreleyen ağaçlar yeşilin yanı sıra yer yer turuncu, sarı, kırmızı sonbahar renklerini sunuyor. Tam bir oksijen deposu. Şair ozan, ressam Cem Doruk Armay, şiirinde ılıca tepesinin ne hale geldiğini çok güzel yorumlamış Ilıca mahzun kimsesiz çaresiz; Her köşesi sayfa sayfa Tarih Kokar Seydişehir Yeşil çiçekli bağlarda Sevda kokar Seydişehir Çoğunlukla kentler kendileriyle özdeşmiş köşeleri, tarihi mekânları ile anılırlar. İlçemizde de Ilıca, Pınarbaşı, Beldibi, Mağmanda, Anabağlar gibi piknik alanları ve bunun yanı sıra Ferzine, Tınaztepe mağaraları, Vervelit harabeleri gibi Şehrimizin kuzeyinde Çiçekten bir taç gibiydi Azık sepetler ellerde Mesireye gidilirdi Ilıca tepesi bir zamanlar, ailelerin gönül rahatlığı ile gezip dolaştığı ılık sularından faydalandığı cennet köşelerden bir yerdi. Öğretmenlerimiz öğrencilerini buraya pikniğe götürür, burada yetişen meyve ve sebzelerin özellikle de taze fasulyenin tadına doyum olmazdı Ilıcanın ılık suyu Garip viran sağı solu Can verdiği güzellikler Şimdi çöplük taşla dolu Üstü açık havuzun batısında boynu ve başı oldukça belirgin ejderhayı andıran bir oluşum önünde küçük dikdörtgen şeklinde doğal bir havuz Üstü örtülünün güney batısında yamaçtan inerken bir kayanın üzerine oyulmuş yaklaşık 20 cm çapında altın tas Havuz başına varılır Çocuklar suya salınır Küçük büyük soluklanır Mesireden dönülürdü 1960 lı yıllar çocukluğumuz,1970 li yıllar ilk gençlik dönemlerimizdi. O yıllarda üstü örtülünün yanında bir çay evi, terası andıran düzlükte masalarda çayını yudumlayan yaşama sevincini yitirmemiş yürekleri pır pır eden insanlar şehrin panoraması karşısında büyülenmişçesine kendilerinden geçer özü sevgiye saygıya dayalı koyu sohbetlerle tüm yorgunluklarını gerilimlerini orada bırakırlardı Ilıcaydı bol bol veren Nohut mısırdı ütülen Unutulmaz tütsüsünden Geçiverdi Seydişehir 1970 li yıllarda ılıca tepesindeki çay evinde plaklar çalınır seçkin Türk müziği eserleri duygu duygu dalga dalga çevreye yayılırdı Bağ bahçesi cennetti Her tarafı bereketti Çöple şişeyle kirletti Harap etti Seydişehir Daha sonra yanlış vurulan sondajlarla ılık suyumuz azaldı, soğudu adeta kayboldu bir zamanlar oraya gazino ruhsatı da verdiler. Bu saygın toplumun anılarını da bir güzel kirlettiler. Gençler aileler orada piknik yapamaz oldu Güzellikler mazi oldu Dünkü çocuk ağa oldu Gezip tozduğu yerlere Şimdi dönüp bakmaz oldu Hâsılı hayali penceresinden bakmak bile insanın içini acıtıyor. Üstü örtülüsü, üstü açığıyla da ılıcamız inşallah layık olduğu bakımlı eski günlerine ve özlediğimiz ılıcaya dönüşür, yaralar sarılır Uyuyan vicdanlar! Lütfen göreve.
Huzur güzle geliyor

1200 rakımlı tepeden Seydişehir’i çevreleyen ağaçlar yeşilin yanı sıra yer yer turuncu, sarı, kırmızı sonbahar renklerini sunuyor. Tam bir oksijen deposu.

Şair ozan, ressam Cem Doruk Armay, şiirinde ılıca tepesinin ne hale geldiğini çok güzel yorumlamış

Ilıca mahzun kimsesiz çaresiz;

Her köşesi sayfa sayfa

Tarih Kokar Seydişehir

Yeşil çiçekli bağlarda

Sevda kokar Seydişehir

Çoğunlukla kentler kendileriyle özdeşmiş köşeleri, tarihi mekânları ile anılırlar. İlçemizde de Ilıca, Pınarbaşı, Beldibi, Mağmanda, Anabağlar gibi piknik alanları ve bunun yanı sıra Ferzine, Tınaztepe mağaraları, Vervelit harabeleri gibi

Şehrimizin kuzeyinde

Çiçekten bir taç gibiydi

Azık sepetler ellerde

Mesireye gidilirdi

Ilıca tepesi bir zamanlar, ailelerin gönül rahatlığı ile gezip dolaştığı ılık sularından faydalandığı cennet köşelerden bir yerdi.

Öğretmenlerimiz öğrencilerini buraya pikniğe götürür, burada yetişen meyve ve sebzelerin özellikle de taze fasulyenin tadına doyum olmazdı

Ilıcanın ılık suyu

Garip viran sağı solu

Can verdiği güzellikler

Şimdi çöplük taşla dolu

Üstü açık havuzun batısında boynu ve başı oldukça belirgin ejderhayı andıran bir oluşum önünde küçük dikdörtgen şeklinde doğal bir havuz

Üstü örtülünün güney batısında yamaçtan inerken bir kayanın üzerine oyulmuş yaklaşık 20 cm çapında altın tas

Havuz başına varılır

Çocuklar suya salınır

Küçük büyük soluklanır

Mesireden dönülürdü

1960 lı yıllar çocukluğumuz,1970 li yıllar ilk gençlik dönemlerimizdi. O yıllarda üstü örtülünün yanında bir çay evi, terası andıran düzlükte masalarda çayını yudumlayan yaşama sevincini yitirmemiş yürekleri pır pır eden insanlar şehrin panoraması karşısında büyülenmişçesine kendilerinden geçer özü sevgiye saygıya dayalı koyu sohbetlerle tüm yorgunluklarını gerilimlerini orada bırakırlardı

Ilıcaydı bol bol veren

Nohut mısırdı ütülen

Unutulmaz tütsüsünden

Geçiverdi Seydişehir

1970 li yıllarda ılıca tepesindeki çay evinde plaklar çalınır seçkin Türk müziği eserleri duygu duygu dalga dalga çevreye yayılırdı

Bağ bahçesi cennetti

Her tarafı bereketti

Çöple şişeyle kirletti

Harap etti Seydişehir

Daha sonra yanlış vurulan sondajlarla ılık suyumuz azaldı, soğudu adeta kayboldu bir zamanlar oraya gazino ruhsatı da verdiler. Bu saygın toplumun anılarını da bir güzel kirlettiler. Gençler aileler orada piknik yapamaz oldu

Güzellikler mazi oldu

Dünkü çocuk ağa oldu

Gezip tozduğu yerlere

Şimdi dönüp bakmaz oldu

Hâsılı hayali penceresinden bakmak bile insanın içini acıtıyor. Üstü örtülüsü, üstü açığıyla da ılıcamız inşallah layık olduğu bakımlı eski günlerine ve özlediğimiz ılıcaya dönüşür, yaralar sarılır

Uyuyan vicdanlar! Lütfen göreve.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.