whatsapp

Bu sensin, bu! Kemal'imiz geldi!

İZ BIRAKANLAR (SG) - Seydişehir Gündem | 11.09.2023 - 01:17, Güncelleme: 11.09.2023 - 01:17
 

Bu sensin, bu! Kemal'imiz geldi!

Atatürk'ün İzmir'e girişini en güzel anlatan Rüşen Eşref Ünaydın'dır.
9 Eylül 1922'de ordumuz İzmir'i geri aldı. Aynı gün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Armutlu ‘ya geldi. Burada mola verildi. Mustafa Kemal, koyu bir güneş gözlüğü takmıştı. Orada bulunan bir ihtiyar, koynundan bir resim çıkardı, bir kaç kere önce resme, sonra Mustafa Kemal'e baktı. Mustafa Kemal gözlüğünü alnına doğru kaldırınca ihtiyar daha yakına geldi ve daha dikkatle baktı. Birdenbire yüzünün rengi değişti, her yanı titreyerek, "Bu sensin, bu!" diye bağırdı. Sonra orada bulunanlara dönerek, haykıra haykıra "Ey ahali koşun, koşun! Bu odur, Kemal'imiz geldi!" dedi. Bütün halk otomobile koştu. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı kimi toprağı, kimi tekerlekleri öpüyor, kimi Mustafa Kemal'in boynuna, eline sarılıyor, kimi otomobili omuzlarında taşımaya çalışıyordu. Mustafa Kemal, 9 Eylül 1922 Cumartesi günü karargâhı ile Bel Kahve’ye vardı. Bir incir ağacının altında Kadife Kale’de şanlı bayrağımızın dalgalandığı İzmir'i seyretti gururla. Düşman devletlerin donanması körfezdeydi. Hava kararıncaya kadar burada kaldı. Geceyi geçirmek için Nif'e (Kemalpaşa) geldi. Ruşen Eşref Ünaydın anlatıyor: "Seni, bir iki basamak merdivenle ilk katına çıkılan, zaten sanırım o ev sadece bir katlı idi, o evin kapısından içeri girişte, başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları karşıladılar... Yedi sekiz kadın. Gölgeler gibi çekingendirler. Seni o dar girişte görünce, yerlere doğru eğildiler; sarılıp dizlerinden öptüler; başörtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Ve onların gözlerinden senin ayakkabılarına yaşlar damladı. Sen onları ağır başla selamladın. Onlar senin önünde el bağladılar, yaşlı gözlerle sana uzun uzun baktılar. Bu el bağlayışlar, bu susuşlar sana bir sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden ne kadar daha iyi anlatıyordu." 10 Eylül 1922 Pazar sabahı Gazi Mareşal Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki Mareşal Fevzi (Çakmak) Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü), Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım (Gündüz) ve karargâhı ile birlikte İzmir'e girdi. Burada Fahrettin (Altay) Paşa İle buluşarak doğruca hükümet konağına geçti. İzmirliler kurtarıcılarını büyük bir törenle, sevinç ve coşkuyla karşıladılar. Gazi, İzmir Hükümet Konağı balkonundan, Konak Meydanını hınca hınç dolduran İzmirlileri selamlayarak kısa bir konuşma yaptı. "Bu başarı milletindir" dedi. Konak Meydanı çiçeklerle donatılmıştı. Evler, dükkânlar, sokaklar, her yer gelincik tarlası gibi kırmızı beyaz Türk bayraklarıyla süslenmişti. Hükümet Konağı'nda Mustafa Kemal'e kurdelelerle, çiçeklerle süslenmiş kırmızı bir otomobil hediye edildi. Otomobilin önünde kırmızı beyaz kurdeleli beyaz bir kuzu duruyordu. Mustafa Kemal, kuzunun kurban edileceğini anlayınca “Aman çabuk gidin söyleyin bu kuzuyu kesmesinler” dedi. Ruşen Eşref koştu, âmâ yetişemedi; kuzu kurban edilmişti. Ruşen Eşref o sırada balkona baktı. Mustafa Kemal içeri girmişti. Mustafa Kemal Paşa, daha sonra konaktan çıkıp yeni arabasına bindi. Yaverleri Salih ve Muzaffer'i öne, Ruşen Eşref'i de yanına aldı. Önde bir kamyon gidiyordu. Kamyon halkı güçlükle yarıyor, arkasından Mustafa Kemal'in arabası ilerliyordu. Kalabalıktan ara sıra “Mustafa Kemal…” sesleri yükseliyordu. Gazi, Karşıyaka'ya gidiyordu. Karşıyaka’da kadınlı erkekli, yaşlı genç çok büyük bir coşkuyla karşılandı. Bitip tükenmeyen alkışlar, bağırışlar arasında araba durdu. İki yanını kuşatan coşkun halkın arasından geçip evin mermer taraçasına çıktı. Onu yerlere eğilerek, eline sarılarak, dualar ederek karşılayan kalabalığın karşısında durdu. İçeri davet ettiler. Tam ayaklarının dibine bir Yunan Bayrağı serilmişti. Yunan Kralı Konstantin, Türk Bayrağı'na basıp bu eve girmişti. Şimdi de Mustafa Kemal'in Yunan Bayrağı'na basarak o eve girmesi isteniyordu. “O hata etmiş. Bir milletin bağımsızlık sembolü olan bayrak çiğnenmez ”dedi. Bayrağı kaldırttı, beyaz mermerlere basarak eve girdi.
Atatürk'ün İzmir'e girişini en güzel anlatan Rüşen Eşref Ünaydın'dır.

9 Eylül 1922'de ordumuz İzmir'i geri aldı. Aynı gün Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Armutlu ‘ya geldi. Burada mola verildi. Mustafa Kemal, koyu bir güneş gözlüğü takmıştı. Orada bulunan bir ihtiyar, koynundan bir resim çıkardı, bir kaç kere önce resme, sonra Mustafa Kemal'e baktı. Mustafa Kemal gözlüğünü alnına doğru kaldırınca ihtiyar daha yakına geldi ve daha dikkatle baktı. Birdenbire yüzünün rengi değişti, her yanı titreyerek, "Bu sensin, bu!" diye bağırdı. Sonra orada bulunanlara dönerek, haykıra haykıra "Ey ahali koşun, koşun! Bu odur, Kemal'imiz geldi!" dedi. Bütün halk otomobile koştu. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı kimi toprağı, kimi tekerlekleri öpüyor, kimi Mustafa Kemal'in boynuna, eline sarılıyor, kimi otomobili omuzlarında taşımaya çalışıyordu. Mustafa Kemal, 9 Eylül 1922 Cumartesi günü karargâhı ile Bel Kahve’ye vardı. Bir incir ağacının altında Kadife Kale’de şanlı bayrağımızın dalgalandığı İzmir'i seyretti gururla. Düşman devletlerin donanması körfezdeydi. Hava kararıncaya kadar burada kaldı. Geceyi geçirmek için Nif'e (Kemalpaşa) geldi. Ruşen Eşref Ünaydın anlatıyor: "Seni, bir iki basamak merdivenle ilk katına çıkılan, zaten sanırım o ev sadece bir katlı idi, o evin kapısından içeri girişte, başları beyaz örtülerle sımsıkı sarılı köy kadınları karşıladılar... Yedi sekiz kadın. Gölgeler gibi çekingendirler. Seni o dar girişte görünce, yerlere doğru eğildiler; sarılıp dizlerinden öptüler; başörtülerinin ucu ile ayaklarından tozlar aldılar, bir ikisi o tozları gözlerine sürdüler! Ve onların gözlerinden senin ayakkabılarına yaşlar damladı. Sen onları ağır başla selamladın. Onlar senin önünde el bağladılar, yaşlı gözlerle sana uzun uzun baktılar. Bu el bağlayışlar, bu susuşlar sana bir sonsuz minneti ve hayranlığı bin sözden ne kadar daha iyi anlatıyordu." 10 Eylül 1922 Pazar sabahı Gazi Mareşal Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, yanındaki Mareşal Fevzi (Çakmak) Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü), Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım (Gündüz) ve karargâhı ile birlikte İzmir'e girdi. Burada Fahrettin (Altay) Paşa İle buluşarak doğruca hükümet konağına geçti. İzmirliler kurtarıcılarını büyük bir törenle, sevinç ve coşkuyla karşıladılar. Gazi, İzmir Hükümet Konağı balkonundan, Konak Meydanını hınca hınç dolduran İzmirlileri selamlayarak kısa bir konuşma yaptı. "Bu başarı milletindir" dedi. Konak Meydanı çiçeklerle donatılmıştı. Evler, dükkânlar, sokaklar, her yer gelincik tarlası gibi kırmızı beyaz Türk bayraklarıyla süslenmişti. Hükümet Konağı'nda Mustafa Kemal'e kurdelelerle, çiçeklerle süslenmiş kırmızı bir otomobil hediye edildi. Otomobilin önünde kırmızı beyaz kurdeleli beyaz bir kuzu duruyordu. Mustafa Kemal, kuzunun kurban edileceğini anlayınca “Aman çabuk gidin söyleyin bu kuzuyu kesmesinler” dedi. Ruşen Eşref koştu, âmâ yetişemedi; kuzu kurban edilmişti. Ruşen Eşref o sırada balkona baktı. Mustafa Kemal içeri girmişti. Mustafa Kemal Paşa, daha sonra konaktan çıkıp yeni arabasına bindi. Yaverleri Salih ve Muzaffer'i öne, Ruşen Eşref'i de yanına aldı. Önde bir kamyon gidiyordu. Kamyon halkı güçlükle yarıyor, arkasından Mustafa Kemal'in arabası ilerliyordu. Kalabalıktan ara sıra “Mustafa Kemal…” sesleri yükseliyordu. Gazi, Karşıyaka'ya gidiyordu. Karşıyaka’da kadınlı erkekli, yaşlı genç çok büyük bir coşkuyla karşılandı. Bitip tükenmeyen alkışlar, bağırışlar arasında araba durdu. İki yanını kuşatan coşkun halkın arasından geçip evin mermer taraçasına çıktı. Onu yerlere eğilerek, eline sarılarak, dualar ederek karşılayan kalabalığın karşısında durdu. İçeri davet ettiler. Tam ayaklarının dibine bir Yunan Bayrağı serilmişti. Yunan Kralı Konstantin, Türk Bayrağı'na basıp bu eve girmişti. Şimdi de Mustafa Kemal'in Yunan Bayrağı'na basarak o eve girmesi isteniyordu. “O hata etmiş. Bir milletin bağımsızlık sembolü olan bayrak çiğnenmez ”dedi. Bayrağı kaldırttı, beyaz mermerlere basarak eve girdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.