whatsapp

Seydişehirli Ali Seyfeddin Bey

İZ BIRAKANLAR 05.12.2020 - 11:13, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Seydişehirli Ali Seyfeddin Bey

Seydişehir basın yayın hayatının Konya’daki güçlü seslerinden bir tanesi de Seydişehir Rüştiye Mektebi (1867-1914) öğrencilerinden Ali Seyfeddin Bey’dir. Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan şunları söyledi; “Meşrutiyet’in ikinci kez ilanı (23 Temmuz 1908) sonrasında Seydişehir’in mahir kalemleri de Konya basınında boy göstermeye başlamışlardı. Seydişehirli Kemâl, Seydişehirli Muallim Zeki Bey, Seydişehirli Ahmet Burhaneddin şimdiye kadar tespit edebildiğimiz isimlerdi. İncelediğimiz Konya Vilayet Gazetesi nüshalarında bu isimlere ilaveten Seydişehirli Ali Seyfeddin ismi dikkatimizi çekti. Seydişehir Rüştiyesi öğrencilerinden olan Ali Seyfeddin Bey okulun son sınıfında tahsiline devam ederken aynı zamanda Konya Vilayet gazetesinde de yazı yazan genç bir kalemdi. Onun Konya Vilayet Gazetesi’nin 23 Şubat 1909 (10 Şubat 1324) tarihli sayısında kaleme aldığı “MAÂRİF” başlıklı yazısını aynen aktarıyorum: “Maârifdir eazzü lütfi yezdan Maârifle saadet buldu insan” “Hakikat Cenabı Feyyaz-ı kudretinin nev’i beşerde ecell-i celil-i eltafı maârifdir. Evet maârif o kadar kıymetdar bir bahşayiş-i ilahidir ki hayat-ı ümem denilse ahra ve hatta ruhu alem vasfiyle tevsîfi sezâ olur. Maârif hayatı ümemdir. Çünki .. ve maârifden bî-behre kalmış ve mezbele-i sefalet ve cehalete düşmüş olanlar müktezayı hilkatları aleyhine hareketle nizamı akvamı ihlal ederler ve şu suretle biyaban-ı dalalet giderler. Muktezayı hilkatları aleyhine hareketle dedim doğrudur. Cenabı Hâliki mutlak, insanı ekmeli mahlukat olarak yaratmışdır. Bu ekmeliyet ve anın eseri olan eşrefiyyet ise akıl ve iz’an mahsulüdür yani demek isterim ki akıl ve iz’an nev’i beşeri mevcudat-ı saireden tefrikde yegane burhan olduğundan o lütfu celi-i girdigar olan aklı iktisâb maârife sarfetmek .. cehaletden çekinmek iktiza eder. Hatta hile-i ilmü irfan ile tezyin-i zat ve sıfat etmeyenlerin ve bahşayişi rabbani olan kuvve-i akıl idrakını muattal bırakanların makule-i behaiyil olduğu kadimen isal-ı mertebe-i sübut ve bedahet olmuşdur. Maârif bir ruhu alemdir dedim öyledir. Çünkü nizamı alemi muhafaza ile mükellef olan insanın şu teklifi mücerred mahrumı maârif olmamakla yerine getirilebileceği vâzıh ve ayan hilafının tevlid edeceği afat ve nevaibin harıkuladeliği bî reyb-ü gümandır. İnsan için yegane medar-ı saadet maârif olduğu meydandadır. Çünkü şark ve garbın esatize-i hikmet ahlakı derler ki insanın mesud olması ifayı vazife etmesiyle kabil olur. Demekki fıtraten mükellef olduğu vazifeyi ifa edemeyenler elbette mahrumu saadet kalır. Öyle ya insan-ı servet gibi hüsn-ü cemal gibi binlerce muvaffakiyet istirahat-i vicdana nâil idemez ve bu istirahatı vicdan olmayınca husul-i saadet kabil olmaz istirahati vicdan bieyyi hal vezaifi meftûre ile mümkündür. İnsanın fıtraten iktisâbı maârif ve temeddünle mükellefiyetidirki hilkati beşerden biri yer yer afitab-ı bil metab-ı marifet eş’a bahş olmuş ve ba husus alem müstağrıkı zalâmı cehalet iken mihr-i münir i islamiyet tenvir-i uyun-u cihan etmişdir. Öyle ise arkadaşlar çalışalım biz de nimeti maâriften mahrum kalmayalım”. Tarihçi Arslan devam ederek; “Osmanlıda demokratikleşmenin önemli bir evresi İkinci Meşrutiyet yılları olmuştur. Bu yıllarda mütevazı bir orta Anadolu kenti olan Seydişehir’de bir gazete çıkmıyor idiyse de mevcut okullar ve kurulan kulüpler vasıtasıyla canlı bir kültürel ortam oluşmuştu. Kentin ileri gelen münevver simaları Konya’da yayınlanan gazetelerde her konuda hislerini kaleme alıyor, makaleler yazıyorlardı. Biyografisi hakkında henüz bir malumata ulaşamadığımız Ali Seyfeddin Bey de işte bu münevver kadrodan bir şahsiyettir. Yukarıdaki yazısı incelendiğinde tahminen on yedi yaşlarındaki bir gencin dile olan vukufiyetinin ve ilmi kavrayışının ne denli güçlü olduğu anlaşılmaktadır. Onun bu seviyeye gelmesinde yetiştiği çevrenin, Seydişehir Rüştiye Mektebindeki öğretmenlerinin büyük tesiri olduğu muhakkaktır. Seydişehirli günümüz genç kalemlerinin, bir asır evvelinden örnek alacakları yaşıtlarının olması ne kadar gurur verici bir haldir. Edep ve bilgiyle bezeli üslubuyla “Maarif”in harikulade ifade edildiği yazısı için Ali Seyfeddin Bey’e, eğitim ordusunun bir neferi olarak teşekkür ediyorum  ”dedi.

Seydişehir basın yayın hayatının Konya’daki güçlü seslerinden bir tanesi de Seydişehir Rüştiye Mektebi (1867-1914) öğrencilerinden Ali Seyfeddin Bey’dir.

Konuyla ilgili olarak Tarihçi Ercan Arslan şunları söyledi; “Meşrutiyet’in ikinci kez ilanı (23 Temmuz 1908) sonrasında Seydişehir’in mahir kalemleri de Konya basınında boy göstermeye başlamışlardı. Seydişehirli Kemâl, Seydişehirli Muallim Zeki Bey, Seydişehirli Ahmet Burhaneddin şimdiye kadar tespit edebildiğimiz isimlerdi. İncelediğimiz Konya Vilayet Gazetesi nüshalarında bu isimlere ilaveten Seydişehirli Ali Seyfeddin ismi dikkatimizi çekti. Seydişehir Rüştiyesi öğrencilerinden olan Ali Seyfeddin Bey okulun son sınıfında tahsiline devam ederken aynı zamanda Konya Vilayet gazetesinde de yazı yazan genç bir kalemdi. Onun Konya Vilayet Gazetesi’nin 23 Şubat 1909 (10 Şubat 1324) tarihli sayısında kaleme aldığı “MAÂRİF” başlıklı yazısını aynen aktarıyorum:

“Maârifdir eazzü lütfi yezdan

Maârifle saadet buldu insan”

“Hakikat Cenabı Feyyaz-ı kudretinin nev’i beşerde ecell-i celil-i eltafı maârifdir. Evet maârif o kadar kıymetdar bir bahşayiş-i ilahidir ki hayat-ı ümem denilse ahra ve hatta ruhu alem vasfiyle tevsîfi sezâ olur. Maârif hayatı ümemdir. Çünki .. ve maârifden bî-behre kalmış ve mezbele-i sefalet ve cehalete düşmüş olanlar müktezayı hilkatları aleyhine hareketle nizamı akvamı ihlal ederler ve şu suretle biyaban-ı dalalet giderler.

Muktezayı hilkatları aleyhine hareketle dedim doğrudur. Cenabı Hâliki mutlak, insanı ekmeli mahlukat olarak yaratmışdır. Bu ekmeliyet ve anın eseri olan eşrefiyyet ise akıl ve iz’an mahsulüdür yani demek isterim ki akıl ve iz’an nev’i beşeri mevcudat-ı saireden tefrikde yegane burhan olduğundan o lütfu celi-i girdigar olan aklı iktisâb maârife sarfetmek .. cehaletden çekinmek iktiza eder.

Hatta hile-i ilmü irfan ile tezyin-i zat ve sıfat etmeyenlerin ve bahşayişi rabbani olan kuvve-i akıl idrakını muattal bırakanların makule-i behaiyil olduğu kadimen isal-ı mertebe-i sübut ve bedahet olmuşdur. Maârif bir ruhu alemdir dedim öyledir. Çünkü nizamı alemi muhafaza ile mükellef olan insanın şu teklifi mücerred mahrumı maârif olmamakla yerine getirilebileceği vâzıh ve ayan hilafının tevlid edeceği afat ve nevaibin harıkuladeliği bî reyb-ü gümandır. İnsan için yegane medar-ı saadet maârif olduğu meydandadır. Çünkü şark ve garbın esatize-i hikmet ahlakı derler ki insanın mesud olması ifayı vazife etmesiyle kabil olur. Demekki fıtraten mükellef olduğu vazifeyi ifa edemeyenler elbette mahrumu saadet kalır. Öyle ya insan-ı servet gibi hüsn-ü cemal gibi binlerce muvaffakiyet istirahat-i vicdana nâil idemez ve bu istirahatı vicdan olmayınca husul-i saadet kabil olmaz istirahati vicdan bieyyi hal vezaifi meftûre ile mümkündür. İnsanın fıtraten iktisâbı maârif ve temeddünle mükellefiyetidirki hilkati beşerden biri yer yer afitab-ı bil metab-ı marifet eş’a bahş olmuş ve ba husus alem müstağrıkı zalâmı cehalet iken mihr-i münir i islamiyet tenvir-i uyun-u cihan etmişdir. Öyle ise arkadaşlar çalışalım biz de nimeti maâriften mahrum kalmayalım”.

Tarihçi Arslan devam ederek; “Osmanlıda demokratikleşmenin önemli bir evresi İkinci Meşrutiyet yılları olmuştur. Bu yıllarda mütevazı bir orta Anadolu kenti olan Seydişehir’de bir gazete çıkmıyor idiyse de mevcut okullar ve kurulan kulüpler vasıtasıyla canlı bir kültürel ortam oluşmuştu. Kentin ileri gelen münevver simaları Konya’da yayınlanan gazetelerde her konuda hislerini kaleme alıyor, makaleler yazıyorlardı. Biyografisi hakkında henüz bir malumata ulaşamadığımız Ali Seyfeddin Bey de işte bu münevver kadrodan bir şahsiyettir. Yukarıdaki yazısı incelendiğinde tahminen on yedi yaşlarındaki bir gencin dile olan vukufiyetinin ve ilmi kavrayışının ne denli güçlü olduğu anlaşılmaktadır. Onun bu seviyeye gelmesinde yetiştiği çevrenin, Seydişehir Rüştiye Mektebindeki öğretmenlerinin büyük tesiri olduğu muhakkaktır. Seydişehirli günümüz genç kalemlerinin, bir asır evvelinden örnek alacakları yaşıtlarının olması ne kadar gurur verici bir haldir. Edep ve bilgiyle bezeli üslubuyla “Maarif”in harikulade ifade edildiği yazısı için Ali Seyfeddin Bey’e, eğitim ordusunun bir neferi olarak teşekkür ediyorum  ”dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.