whatsapp

Konya'nın unutulmazlarından bizim Ermeni Ekmekçi Hayık

İZ BIRAKANLAR (SG) - Seydişehir Gündem | 13.06.2022 - 23:32, Güncelleme: 13.06.2022 - 23:32
 

Konya'nın unutulmazlarından bizim Ermeni Ekmekçi Hayık

Ekmekçi hayık (hayk buğdaycıgil) Konya’da bir döneme damgasını vurmuş, Mevlana, Alâeddin tepesi önü, anıt ve çevresi, istasyon arasındaki evlere, dükkânlara ekmek dağıtan biriydi...
Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz Konya’da 1910 yılında doğan Hayık Buğdaycıgil, İstiklal Harbi sonrası, Konya’ da yaşamayı tercih eden bu Ermenilerden birisiydi. Halep’te yaşayan kardeşleri bir ara onun Haleb’e yanlarına götürdüler. Ancak orada yapamayıp tekrar Konya’ya döndü. O “Ekmekçi Hayık” lakabıyla Konya’nın sevilen tiplerinden biridir. Ata Koçbeker (1910-1991), Fenni Fırın’ının müsteciri olduğunda Hayık ile yolları burada kesişti. O zamanın otuz kırk bin nüfusluk Konya’sında az sayıda bakkal olduğu için fırının ürettiği ekmeğin önemli bir kısmı da arabalı satıcılar marifetiyle evlere ulaştırılmaktadır. Bu arabalı ekmek satıcılarından biri de Hayık’tır. Özel yapılmış kapalı tertemiz arabayı çeken al renkli atı, koşumları, arabanın önünde takılı duran kamçının özenle hazırlanmış olması boynundaki zili dikkat çekerdi. At öylesine eğitilmiş ve alıştırılmış ki her gün hangi eve ekmek dağıtacağını bilir. Kendisi kapının önünde durur. Hayık arabanın arkasından ekmekleri verir. Kapıdan ekmeği almaya çıkan olmazsa at kafasını sallayarak boynundaki zili çaldırır, ekmek arabasının geldiğini duyururdu. Bu görev her sabah tek atla çekilen Hayık’ın arabasına fırından ekmeğin yüklenmesiyle başlar akşama kadar sürer. Sonra da ekmeği dağıtmanın, görevinin tamamlamanın haklı gururu ve mutluğu ile eve dönerlerdi. Hayık, Konya’nın en güzel caddesi olan, Mevlâna, Alâeddin tepesi önü, Anıt ve çevresi, İstasyon arasındaki evlere, dükkânlara ekmek dağıtırdı. Hayık, Konyalı çocukların Ekmekçi Hayık amcaydı. Kır saçlı, siperli şapkasının altında kara kalın çerçeveli bir gözlüğü ile güleç yüzüyle hatıralardan çıkmamıştır. Sahibiyle karakteri özdeşleşmiş atın çektiği ekmek arabasının ardı sıra, Alâeddin merkezli bütün Konya sokaklarını sabahtan akşama turlardı. Onun: “Ekmeeek” çağrısını işiten çocuklar bir anda r arabasının etrafını sarı verirdiler. Bu sarış, çocukların ekmek arabasına binme, dizginleri tutma arzusudur. Müslüman’da olması gereken pek çok vasfı üzerinde taşıyan Hayık’ı vefatından kısa bir süre önce evinde, kendini hasta yatağında ziyaret eden Ata Koçbeker ve oğlu Oğuz’un telkiniyle kelime-i şahadet getirerek Müslüman olduğu anlatılır. 1982 yılında vefat eden Ekmekçi Hayık’ın Musalla Mezarlığına Müslümanların arasına defnedilmesi ve Telkininin Faik ismiyle ise verilmesi Onun Müslüman olduğunun en önemli kanıtı olarak değerlendirile bilir. Kendinden beş yıl kadar sonra Konya Huzurevi’nde ölen eşi Yeranhui Hanım (1910-1987) ise Musalla Mezarlığı’nın kuzeybatısındaki küçük Ermeni Mezarlığı’nda metfundur (Eşinin mezar taşındaki soyadı Buğdaycı“dır). Hayık ile ilgili pek çok ibretamiz olay anlatılır. İşte onlardan birkaç tanesi; . Bir gün bir mahallenin bakkalları bir araya gelip Hayık’ı da buyur etmişler toplantılarına. Toplantının konusu ekmek borçlarını ödeyemez duruma gelen bir mahalle sakinine uygulanacak ekmek ambargosudur. Kendi aralarında bu adama ekmek vermeme kararını alan bakkallar, Hayık’a bundan sonra sen de verme, derler. Hayık, ibretlik bir nazarla adamları süzdükten sonra Hakk’a teslim vicdanları derinden yaralayacak kararını açıklar: “ Ben veririm arkadaş!.. Sen vermeyeceksin, o vermeyecek, ben vermeyeceğim de adam açlığından ölsün mü be!” der Hayık Ermeni asıllı vatandaşımızdı sokaklarda arabasıyla ekmek satardı ve birçok kişide veresiye ekmek alırdı fakat hiç defter tutmazdı. Herkes arabasından ihtiyacı kadar ekmek alır kaç tane aldığını dahi söylemeden giderdi bir gün bir vatandaş sormuş Hayık sen hiç hesap tutmuyorsun kimin kaç para borcu var nasıl biliyorsun? Diye. O da alanların hepsi Müslüman, Müslüman insan Gâvurun Halkını yemez, onlar kendileri hesap tutar borcu neyse verir. Bizim oturduğumuz Altın Çeşme mahallesinden gelirdi. Paralı parasız çok ekmeğini yedik. Bunu kendisi de bilir, güler geçerdi. Sonunda helâlleşme imkânımız oldu.( Ziya Ercan) Onun arabasından kimsenin ekmek çalacağını düşünmüyorum çünkü kime ne kadar ekmek verdiğini kapı üzerine ya da kapının yanındaki direğe tebeşirle çiziktirirdi, o Konyalılara güvenirdi Konyalılar da ona.
Ekmekçi hayık (hayk buğdaycıgil) Konya’da bir döneme damgasını vurmuş, Mevlana, Alâeddin tepesi önü, anıt ve çevresi, istasyon arasındaki evlere, dükkânlara ekmek dağıtan biriydi...

Araştırmacı tarihçi yazar: Mehmet Kiraz

Konya’da 1910 yılında doğan Hayık Buğdaycıgil, İstiklal Harbi sonrası, Konya’ da yaşamayı tercih eden bu Ermenilerden birisiydi.

Halep’te yaşayan kardeşleri bir ara onun Haleb’e yanlarına götürdüler. Ancak orada yapamayıp tekrar Konya’ya döndü.

O “Ekmekçi Hayık” lakabıyla Konya’nın sevilen tiplerinden biridir. Ata Koçbeker (1910-1991), Fenni Fırın’ının müsteciri olduğunda Hayık ile yolları burada kesişti. O zamanın otuz kırk bin nüfusluk Konya’sında az sayıda bakkal olduğu için fırının ürettiği ekmeğin önemli bir kısmı da arabalı satıcılar marifetiyle evlere ulaştırılmaktadır. Bu arabalı ekmek satıcılarından biri de Hayık’tır.

Özel yapılmış kapalı tertemiz arabayı çeken al renkli atı, koşumları, arabanın önünde takılı duran kamçının özenle hazırlanmış olması boynundaki zili dikkat çekerdi. At öylesine eğitilmiş ve alıştırılmış ki her gün hangi eve ekmek dağıtacağını bilir. Kendisi kapının önünde durur. Hayık arabanın arkasından ekmekleri verir. Kapıdan ekmeği almaya çıkan olmazsa at kafasını sallayarak boynundaki zili çaldırır, ekmek arabasının geldiğini duyururdu.

Bu görev her sabah tek atla çekilen Hayık’ın arabasına fırından ekmeğin yüklenmesiyle başlar akşama kadar sürer. Sonra da ekmeği dağıtmanın, görevinin tamamlamanın haklı gururu ve mutluğu ile eve dönerlerdi.

Hayık, Konya’nın en güzel caddesi olan, Mevlâna, Alâeddin tepesi önü, Anıt ve çevresi, İstasyon arasındaki evlere, dükkânlara ekmek dağıtırdı. Hayık, Konyalı çocukların Ekmekçi Hayık amcaydı. Kır saçlı, siperli şapkasının altında kara kalın çerçeveli bir gözlüğü ile güleç yüzüyle hatıralardan çıkmamıştır. Sahibiyle karakteri özdeşleşmiş atın çektiği ekmek arabasının ardı sıra, Alâeddin merkezli bütün Konya sokaklarını sabahtan akşama turlardı. Onun: “Ekmeeek” çağrısını işiten çocuklar bir anda r arabasının etrafını sarı verirdiler. Bu sarış, çocukların ekmek arabasına binme, dizginleri tutma arzusudur.

Müslüman’da olması gereken pek çok vasfı üzerinde taşıyan Hayık’ı vefatından kısa bir süre önce evinde, kendini hasta yatağında ziyaret eden Ata Koçbeker ve oğlu Oğuz’un telkiniyle kelime-i şahadet getirerek Müslüman olduğu anlatılır. 1982 yılında vefat eden Ekmekçi Hayık’ın Musalla Mezarlığına Müslümanların arasına defnedilmesi ve Telkininin Faik ismiyle ise verilmesi Onun Müslüman olduğunun en önemli kanıtı olarak değerlendirile bilir.

Kendinden beş yıl kadar sonra Konya Huzurevi’nde ölen eşi Yeranhui Hanım (1910-1987) ise Musalla Mezarlığı’nın kuzeybatısındaki küçük Ermeni Mezarlığı’nda metfundur (Eşinin mezar taşındaki soyadı Buğdaycı“dır).

Hayık ile ilgili pek çok ibretamiz olay anlatılır. İşte onlardan birkaç tanesi; . Bir gün bir mahallenin bakkalları bir araya gelip Hayık’ı da buyur etmişler toplantılarına. Toplantının konusu ekmek borçlarını ödeyemez duruma gelen bir mahalle sakinine uygulanacak ekmek ambargosudur. Kendi aralarında bu adama ekmek vermeme kararını alan bakkallar, Hayık’a bundan sonra sen de verme, derler. Hayık, ibretlik bir nazarla adamları süzdükten sonra Hakk’a teslim vicdanları derinden yaralayacak kararını açıklar: “ Ben veririm arkadaş!.. Sen vermeyeceksin, o vermeyecek, ben vermeyeceğim de adam açlığından ölsün mü be!” der

Hayık Ermeni asıllı vatandaşımızdı sokaklarda arabasıyla ekmek satardı ve birçok kişide veresiye ekmek alırdı fakat hiç defter tutmazdı. Herkes arabasından ihtiyacı kadar ekmek alır kaç tane aldığını dahi söylemeden giderdi bir gün bir vatandaş sormuş Hayık sen hiç hesap tutmuyorsun kimin kaç para borcu var nasıl biliyorsun? Diye. O da alanların hepsi Müslüman, Müslüman insan Gâvurun Halkını yemez, onlar kendileri hesap tutar borcu neyse verir.

Bizim oturduğumuz Altın Çeşme mahallesinden gelirdi. Paralı parasız çok ekmeğini yedik. Bunu kendisi de bilir, güler geçerdi. Sonunda helâlleşme imkânımız oldu.( Ziya Ercan)

Onun arabasından kimsenin ekmek çalacağını düşünmüyorum çünkü kime ne kadar ekmek verdiğini kapı üzerine ya da kapının yanındaki direğe tebeşirle çiziktirirdi, o Konyalılara güvenirdi Konyalılar da ona.

Konya HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.