Türkan Saylan ve kız çocukları

Türkân Saylan, aydın, modern bir ailede, ama aynı zamanda babaannesinin dini telkinleriyle büyümüş bir insan olmasına rağmen her şeyi sorgulayıp bilgi sahibi olan, hiçbir şeyi körü körüne kabul etmeyen bir tarzı ve prensipleri vardı.

Küçükten beri birinci hayali hep doktor olmaktı. Bunu gerçekleştirip Tıp Fakültesi’ne girdiğinde ise hocalarının bile cesaret edemeyip yaklaşmadığı,

Âdeta tecrit ettikleri lepra hastalarıyla ilk tanışmasında tereddütsüz kendini onlara adamayı düşünerek bu konuda bilgi sahibi olmuş ve tedavilerini

Gerçekleştirmiş. Türkân Hoca bu konuda çalışmalarını ilerletmiş ve uluslararası

                                                 

Gandhi Ödülü’ne lâyık görülmüştü. Bununla yetinmeyip lepralı hastaların tedavileri sırasında onların aileleriyle, sosyal durumlarıyla, çocuklarının eğitimiyle ilgilenmeye başlamıştı. Daha 80’li yıllarda Tıp Fakültesi’ndeki öğrencileriyle Lepra Taraması amacıyla alan çalışmaları yapmış, Van ilimizin yılın dokuz ayı karla kaplı olduğu Bahçesaray ilçesinde bulundukları sırada da

Eğitim ve öğretim alanına el atmış. Burada çıkan sonuç ise, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin 1989 yılında kendi gibi idealist, cesur, meslek

Sahibi kadın arkadaşlarıyla kurulmasıdır. Böylece okumayan veya öncelikle okutulmayan kız öğrencilere elini uzatmıştır. Bunu ‘ayrımcılık’ olarak algılayanlara ise cevabı şu olacaktı: “Erkek çocuklar nasıl olsa askerliklerini yaparken okuma-yazma öğrenirler… Kızlar ise bu fırsata sahip değiller!”

Türkân Hoca kendi özel hayatında da oldukça tevazu sahibi, az ile yetinen, lüks alışkanlıkları olmayan, çalışkan ve hiçbir şeyden yılmayan ve korkmayan, inandığı yolda azimle ve sebatla yürüyen örnek bir insandı. Dileğimiz öncelikle ve özellikle kızların onun izinden gitmesi, toplumda katılımcı birer insan olarak yetişmeleri.