Aynı şekilde Beyşehir Gölü sorulduğu vakit, çok büyük oranda tanınır.

Bunun nedeni basit, anlatmaya bile gerek yok. 

Çünkü Beyşehir Gölüne sahip çıkan bir yandan yetkilileri diğer yandan Prof. Dr. Hüseyin Muşmal’da akademisyen olmasına rağmen cesur adımlarla sahip çıkmaktadır. Her mevsim de Türkiye’nin gündeminden düşmemektedir. 

Muşmal hocam geçenki gazete haberlerinde “Beyşehir Gölü kurursa, Konya Ovası da kurur” açıklamasıyla hem suğla hem de Beyşehir gölüne sahip çıkılmasına çağrı yaptı.

Peki! Seydişehir’in bir cevabı oldu mu?

Sanmıyorum! Hala ilçemiz sınırları içerisinde bir gölümüz olduğu akıllarına gelmemektedir.

Türkiye’nin birçok yerinde yiyecek gibi sucuk festivali yaparlar. Biz ise çalıştay düzenleyip masaya bile yatırmıyoruz.

Ben diyorum ki? Hem suğlaya hem Beyşehir gölüne birlikte sahiplenelim!

Ve ben diyorum Ki? Bizden çalınan Suğla gölü suyumuzu geri alalım!

Turizme kazandıralım. Ortasına bir yat koyalım bütün Türkiye burasını da tanısın. Her şeyden önce kendi toprağımıza kendi tarımımıza kazandıralım!

Gölümüzde eskisi gibi hem yağ balığı hem de sazan balığımız tertemiz çıksın!

Büyüklerimiz anlatırdı! Eskiden kış günlerinde suğla gölü donduğunda üzerinden kağnı ile öküzler ile at arabaları gezerlermiş. Şimdi ise bırak gölün donmasını baraj gölüne çevirerek bir kuşa benzettiler sonrada elimizden aldılar.

O günlerde Şafak Gözpınar’ın haricinde hiç bir yetkili bunu görmedi.

Geçen yılda ufak bir şekilde Suğla gölü dillendirildi fakat arkası gelmedi.

Bu gölümüz her kesim tarafından açık bir şekilde tartışmaya açılmalıdır. Su akar biz bakarız düşüncesi olmamalı!

Suğla gölünü yerinde görüp neler yapılabileceğini düşünseler, yerinde inceleseler, çok isabetli ve yararlı kararlar alırlar.

Ben 40 yıllık bir gazeteciyim! Şimdiye kadar bir çalışma yapılmadı. 

Şimdi bu göllerimize sahiplenme sırası geldi!

Hadi Beyşehir! Hadi Seydişehir!