Siyah önlük içinde saf duru beyaz çocuklardık biz

Çocukluğumuzun nostaljide kalan yıllarımız.....

Kızlar saçlarına beyaz kurdele takarlardı. Her çocuğun çantasında sayı saymayı öğrenmek için bezden yapılmış fasulye torbası bulunurdu.

Öğretmenimiz dünyadaki en bilge kişiydi. Bugünler gibi değildi anamız, babamız okula gönderdiklerinde öğretmenlerimize bizlerden için eti senin kemiği bizim derlerdi. Öğretmenlere saygı duyulur şiddet gösterilmezdi. Öğretmenlerimiz her şeyimizdi, sokakta görünce saygıdan kızarır iki elimiz yanda başımızla selam verirdik.

Öylesine çocuktuk ki, gökyüzüne bakar yıldızları gözlerdik. O günlerde elektrik bilmezdik. Gecelerimiz lamba ve fenerle geçerdi. Dersleri bunların altında çalışırdık. Büyükler hikâye (masal) anlatırlardı. Radyo bir hayaldi.  Öğretmenlerimiz bin de bir şehre sinemaya getirirdi. Köyde bir iki traktör vardı onlardan birisi getirirdi. Günlerce o filmi anlatırdık. Çok güzel günlerdi. Siyah önlük içinde saf duru beyaz çocuklardık biz...Köy enstitüsü öğretmenlerimizin ışığında siyah önlük içerisinde gelecek kaygısı olmayan aydın çocuklardık biz.