Kadınların sözleşmesi

Bilindiği gibi, Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi.

İstanbul Sözleşmesi 2011’de İstanbul’da imzaya açılan ve ilk imzayı Türkiye’nin attığı uluslararası bir sözleşmedir.

Bugüne kadar sözleşmeyi 45 ülke imzaladı, bunlardan 27’si yasayı 2014’ten itibaren kademeli olarak yürürlüğe soktu. Bunların arasında Türkiye de vardı.

İstanbul Sözleşmesi’nin tam adı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile-içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’dir.

Sözleşme en özet haliyle:

Psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel takip, zorla evlendirme, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dâhil olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini kapsıyor. Sözleşme taraf devletlere şiddetin önlenmesinde büyük sorumluluklar yüklüyor. Örneğin, Türkiye’deki kadınların şiddete karşı sıkça başvurduğu 6284 No’lu yasa, İstanbul Sözleşmesi’nin garantisi altında.

İstanbul Sözleşmesi’nin yukarıda özetlenen içeriği 10 yıldır değişmedi.

Peki, ilk imzayı atan Türkiye’de ne değişti de Sözleşmeden ilk çıkan biz olduk?

Artık kadınlarımız şiddete maruz kalmıyor mu? Tacize uğramıyor mu? Tecavüze uğramıyor mu? Öldürülmüyor mu? Küçük yaşta evlendirilmiyor mu?

Bunlar artarak devam ettiğine göre niçin çıktık Sözleşmeden?

Kadını erkeğe tabi ikincil yurttaş olarak gören çevreleri tatmin için mi?

Öyle ise, demokratik haklar nerede!