Hayattaki en büyük hazinemiz

Hayatta kendimizce belirlediğimiz birçok değer vardır. Bazılarımız için dürüstlük çok önemlidir, diğer bir deyişle olmazsa olmazımızdır. Bazılarımız için bu çalışkanlıktır, bazılarımız için sevmek gerçeğidir.

Sade bir hayat yaşamak, bazen sessizlikte kalmak, bir günü kendi kendinize bakarak geçirmek çok sade değil mi? Macerası olmayan, karmaşık ve o güzelim hayatınızdan uzak değil mi?

Bir tohumun toprakta karanlıkta beklemesine sebep. sabır, o tohumun evet ancak ve ancak gerçekten zamanı geldiğinde gün ışığına cesaret edebilmesine sebep.

Tüm dünyayı döndüren, günleri ve geceleri olduran, zamanın varlığına sebep. Ben sabır birçoğunuzun emek vermekten önce bekleyemem deyip de bir kenara attığınız. Ben emeğin içerisinde gizlenmiş olan, ben zamanın her damlasında damıtılmış gizli güç…

Ben sevecenlik, hayatta “vermek” kavramının özünde akarım. Sevgi ile eş gider benim anlamım. Sevecenlik, kalbin yükseldiği bir noktadır, zordur bu yüksekliğin enginliklerine erişmek, egodan sıyrılmak, alçak olmayan ama alçak gönüllü olabilen olmak…

Hayatınızda var olan sadelik, sabır ve sevecenlik kavramlarına yeniden bakmanızı dilerim. Ben de şimdi sizler gibi bu yazımda kendiliğinden dökülen bu sorulara cevap vermek üzere biraz düşünmek istiyorum…

Evet, bunlar bizim en büyük hazinemizdir, yeter ki bizler “gerçekten görmeyi” bilelim…