whatsapp

1. Cihan harbi (3)

ANALİZ (SG) - Seydişehir Gündem | 25.06.2022 - 00:00, Güncelleme: 25.06.2022 - 00:16
 

1. Cihan harbi (3)

Bu gâvur harbinde ölmeyen var mı?
Araştırmacı tarihçi yazar Mehmet Kiraz.. (konu bütünlüğü açısından diğer paylaştığım 2 bölümü okursanız seviniriz) Aylar'dan Mayıs... Karaviran'da köylü bu dönemde az denecek kadar köyde... Ahali yaylada.. Köyde herhalde 2 cami imamı bir-kaç ihtiyar, kadın- kız... Nisan ayında köye daha yakın çardak denilen derme-çatma evlerde küçük baş hayvancılık yapan ahali kar eridikçe daha yüksek rakımlı Namıza, Sayalı, Guyucak, Zobur-çimen yaylalarına göçmüş.. Ama Nisan ayında Bozkır'dan gelen zabitlerin asker kayıtlarından sonra insanlarda bir kaygı, bir endişe ve korku hâkim. 3 Karaviran ve Akkise köylerinden toplam 176 genç asker olarak kayda geçildi. Bu gençlerin en küçüğü 17, en büyüğü 26 yaş olarak kayıtlara geçti. 12 Mayıs 1914 , Bozkır ilçesinden gelen  1 kaymakam memuru, 1 rütbeli subay ve 7 asker Aşağıkaraviran üzerinden köye girdiler.. Köydeki sakinlik askerler arasında espiri konusu oldu. Acaba köylü savaşı duyunca köyü boşalttımı diye kendi aralarında konuşmalar geçiyordu. 5 saattir at ile yolculuk herkesi yormuş ve germişti. Yavaş yavaş köy meydanı Hanönü'ne girdiler. Köy meydanında bulunan Çeşme’de atlarını sulayan askerler sonra kendileri doya doya su içip, ellerini yüzlerini yıkadılar... Birlikte yetkili olan kaymakamlık memuru Bekir Efendi yavaş yavaş köy meydanında bulunan büyük camiye doğru hareket ederken, askerler dut ağaçlarının gölgesine oturdular. Bekir efendinin gelişini derme-çatma kahvehanede oturan muhtar Kalaycı-zade Süleyman Efendi, imam hafız Mehmet efendi ve birkaç köylü dışarı çıktılar. Zaten köylü gelecek olan heyetten haberdar oldukları için kahve-hane ‘de bekliyorlardı. Kısa bir selamlaşma ve tanışma seremonisinden sonra kahvehane önünde eski Rum yapılarından kalan mermer taşlara oturdular... Kaymakam memuru Bekir Efendi konuşmaya girdi. -Muhterem Kalaycı-zade ve Hafız Efendi sebebi ziyareti biliyorsunuz. Önümüz karanlık bir dönem gibi görünüyor. Büyük ihtimalle bir kaç aya varmaz harp başlar. Vilayetten haberler gelmeye başladı. İlk emir olarak bahar dönemde kayda alınan gençlerin biran önce vilayete sevki ve vilayette askeri birliklerine gönderilmesine karar verildi. İsimleri netleşen askerlerin en geç 10 gün içinde toplatılması görevi bize verilmiştir. Şayet isim belirtilen askerlerin firari durumunda vatana ihanetten işlem yapılacaktır. 28 Mayıs günü Karaviran'a gelip Akkise köyü dâhil 176 neferi sizden teslim alıp direk Akviran köyü üzerinden Konya vilayetine nakledeceğiz. Konuşmayı dikkatle dinleyen Kalaycı-zade, Hafız Mehmet efendi ve köy sakinleri işin ciddiyetini kavramaları gözlerinden hissedilmeye başlandı. Hafız Mehmet efendi söz alıp.. -Bekir Efendi köylü bildiğiniz gibi çoğunluğu işinde gücünde ve gençlerin çoğunluğu yaylalarda... Bu günden tez yaylalara haber salarız. Allah’ın izniyle Ümmeti Muhammed olarak canımızla malımızla halifemize ve padişah hazirelerinin emrindeyiz. Tez zamanda üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız. Bu konuşmaların üzerine Heyet’e ayran ve katıklar ikram edildi. Kendi aralarında uzun uzun konuşmalar yapılıp toplanma günü belirlendi. Sohbette bulunan köylüler telaşla evlerinin yolunu tuttu. Muhtar kalaycı-zade köy bekçisi Ramazan ve köyde ramazan davulu çalan Hasanı yanına çağırıp bir an önce üç köyde davul çalıp kayıtları yapılan askerlerin Cuma gününe kadar toplatılması, Bekçi Ramazanın hemen yaylalara gidip kayıtları yapılanların getirilmesini söyledi. Savaşın kaçınılmaz olduğu, kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Zaten bir kaç güne kadar askere alınacaklar yavaş yavaş yaylalardan toplanmaya başladı. Bu hareketliliğin en büyük acısını korkusunu hisseden Analar ve evli olan gencecik gelinlerdi.. Gitmek var, dönmek olmayabilirdi. Belki çocuğu olan, belki hamile olanlar babalarını bir daha göremeyecekti. Yıllardır bu bölgede çok nadir vuku bulan ölümlü olaylara şahit oluyorlardı. Sadece inançlarından kaynaklı ve atalarından kalma savaş destanlarını masalsı anlatımlarla duyarken şimdi kendileri bire bir yaşayacaklardı. Baharın son demleri yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamış köy renklerin tüm tonlarını içinde barındırıyordu. Karaviran ahalisi bu mevsimde ilk kez bu mevsimde köyünde bulunuyordu. Bahar mevsimi yaylaların Yörük-Türkmen Avşarlarını dağlara davet ettiği bir mevsimdi. Herkes Sultan dağlarının uzantısı olan Erenler, Alaca-dağ eteklerine serpilmiş yaylalarda küçükbaş hayvancılıkla uğraşırdı. Olağan dışı hareketlilik Köyde hissedilmeye başlamış, Camide ilk kez cenaze harici sela okunmaya başlanmıştı. Askere alınacak aileler gruplar halinde Han-önünde doğru yönelmiş, yaşlılar ellerinde Türkmen-şaman inancı gereği küçük toprak testiden yapılmış su kaplarını tez gidip, sağlıklı gelsin diye arkalarından su döküyorlardı. Han-önünde küçük bir müfreze birliği gelmiş, devlet erkânını temsilen Bozkır ve Seydişehir ilçelerinden Vilayeti temsilen asker toplama işine bakan yetkililer ailelerle gelen gençleri bir yerde topluyorlardı. Cuma namazı ‘da yaklaşmak üzereydi. Kalabalık ahaliyi caminin alması imkânsız olunca cami dışına hasırlar ve keçeler serilmiş,  askerler oradan oraya koşuşturuyorlardı. Bozkır Askeri birlik zabiti Teğmen Bekir Efendi... -Muhterem Karaviran ahalisi, malumunuz olduğu gibi Devlet-i Osmani müttefikimiz Alaman devletiyle uzun süredir sanayiden alt yapıya onlarca ortak ittifak yapmış, Askeri alanda ‘da büyük yeniliklere imza atmıştır. Son 1 yıldır İngiliz gâvuru mübarek topraklarımız olan Hicaz'da huzursuzluklar çıkarmış mukaddes topraklarımıza göz dikmiştir. İki müttefik ülke arasında antlaşmalar gereği cihan devletini her cephede korumak için genel seferberlik ilan edilmiştir. Mümkünü budur ‘ki tez zamanda bir savaş kaçınılmaz olacaktır. Bizler Tüm Osmanlı topraklarında kâfire karşı halifemizin Fetvasıyla seferberlik ilan edip, tez zamanda vilayetlere asker sevkiyatlarını yapmakla yükümlüyüz. Allah şahittir ‘ki bu savaş bizim için yeni bir diriliş, Ümmeti- Muhammet için bir fırsat olacaktır. Uzun bir konuşma yapan Askeri zabit teğmen Bekir Bey’i can kulağıyla dinleyen ahali yavaş yavaş ezan vakti yaklaşınca camiye doğru yöneldiler. Asker uğurlamasına gelen kadınlar ve çocuklar ise kenarlarda bulunan dut ağaçlarının altına oturdular. Cami çıkışı yine bir uğultu gürültü başlayınca Askeri zabit Bekir Bey hemen yüksek sesle. -Ey ahali kenara çekilin ve hemen teslimat işlemlerini yapalım ‘ki tez zamanda akşama kalmadan yola koyulalım... Başka bir asker elinde bir kara-kaplı bir defterden isimleri okumaya başladı. Orta-karaviran'dan 86, Aşağı-karaviran'dan 13, Baş-karavirandan 8 nefer adayının ismini okudu. Ama Orta-karaviran'dan 72 nefer burada bulunuyor. 5 asker adayı vefat, 9 tanede firar kaydı yapıldı. Diğer iki köyden ‘de bir kaç kişi ya ölmüş yâda firar kayıtları yapılmıştı. Bu firar eden kişiler büyük olasılıkla Bozkır bölgesindeki eşkıyaya katılmış yâda kendi yaylalarında gizleniyorlardı. Toplam üç köyden toplam 84 nefer kayda geçirilmiş Cami İmamı Hatıp Mehmet hoca Han-önü meydanında uzun uzun asker dualarını yanık ve düzgün bir kıraatla yapmış, arkadan kısık seslerle kadınların gözyaşları içinde ağıt sesleri yükselmeye başlamıştı. Toplandık geldik hepimiz Kumaş yığılı yükümüz Çıkmaz olsun seferberlik Kanalda geçti kökümüz Haynından oğlum haynından Gurşun dökülür goynundan Ahmedin'nin gızı Şerife Mavzeri alır boynundan Oğlu olanlar ağlasın Gelinler gara bağlasın Alamanya etsin harbi Bir oğlum yok gel alasın 4. ve son bölümde buluşmak umuduyla.
Bu gâvur harbinde ölmeyen var mı?

Araştırmacı tarihçi yazar Mehmet Kiraz..

(konu bütünlüğü açısından diğer paylaştığım 2 bölümü okursanız seviniriz)

Aylar'dan Mayıs... Karaviran'da köylü bu dönemde az denecek kadar köyde... Ahali yaylada.. Köyde herhalde 2 cami imamı bir-kaç ihtiyar, kadın- kız... Nisan ayında köye daha yakın çardak denilen derme-çatma evlerde küçük baş hayvancılık yapan ahali kar eridikçe daha yüksek rakımlı Namıza, Sayalı, Guyucak, Zobur-çimen yaylalarına göçmüş.. Ama Nisan ayında Bozkır'dan gelen zabitlerin asker kayıtlarından sonra insanlarda bir kaygı, bir endişe ve korku hâkim. 3 Karaviran ve Akkise köylerinden toplam 176 genç asker olarak kayda geçildi. Bu gençlerin en küçüğü 17, en büyüğü 26 yaş olarak kayıtlara geçti.

12 Mayıs 1914 , Bozkır ilçesinden gelen  1 kaymakam memuru, 1 rütbeli subay ve 7 asker Aşağıkaraviran üzerinden köye girdiler.. Köydeki sakinlik askerler arasında espiri konusu oldu. Acaba köylü savaşı duyunca köyü boşalttımı diye kendi aralarında konuşmalar geçiyordu. 5 saattir at ile yolculuk herkesi yormuş ve germişti. Yavaş yavaş köy meydanı Hanönü'ne girdiler. Köy meydanında bulunan Çeşme’de atlarını sulayan askerler sonra kendileri doya doya su içip, ellerini yüzlerini yıkadılar... Birlikte yetkili olan kaymakamlık memuru Bekir Efendi yavaş yavaş köy meydanında bulunan büyük camiye doğru hareket ederken, askerler dut ağaçlarının gölgesine oturdular. Bekir efendinin gelişini derme-çatma kahvehanede oturan muhtar Kalaycı-zade Süleyman Efendi, imam hafız Mehmet efendi ve birkaç köylü dışarı çıktılar. Zaten köylü gelecek olan heyetten haberdar oldukları için kahve-hane ‘de bekliyorlardı. Kısa bir selamlaşma ve tanışma seremonisinden sonra kahvehane önünde eski Rum yapılarından kalan mermer taşlara oturdular...

Kaymakam memuru Bekir Efendi konuşmaya girdi.

-Muhterem Kalaycı-zade ve Hafız Efendi sebebi ziyareti biliyorsunuz. Önümüz karanlık bir dönem gibi görünüyor. Büyük ihtimalle bir kaç aya varmaz harp başlar. Vilayetten haberler gelmeye başladı. İlk emir olarak bahar dönemde kayda alınan gençlerin biran önce vilayete sevki ve vilayette askeri birliklerine gönderilmesine karar verildi. İsimleri netleşen askerlerin en geç 10 gün içinde toplatılması görevi bize verilmiştir. Şayet isim belirtilen askerlerin firari durumunda vatana ihanetten işlem yapılacaktır. 28 Mayıs günü Karaviran'a gelip Akkise köyü dâhil 176 neferi sizden teslim alıp direk Akviran köyü üzerinden Konya vilayetine nakledeceğiz.

Konuşmayı dikkatle dinleyen Kalaycı-zade, Hafız Mehmet efendi ve köy sakinleri işin ciddiyetini kavramaları gözlerinden hissedilmeye başlandı. Hafız Mehmet efendi söz alıp..

-Bekir Efendi köylü bildiğiniz gibi çoğunluğu işinde gücünde ve gençlerin çoğunluğu yaylalarda... Bu günden tez yaylalara haber salarız. Allah’ın izniyle Ümmeti Muhammed olarak canımızla malımızla halifemize ve padişah hazirelerinin emrindeyiz. Tez zamanda üzerimize düşen görevi yapmaya hazırız.

Bu konuşmaların üzerine Heyet’e ayran ve katıklar ikram edildi. Kendi aralarında uzun uzun konuşmalar yapılıp toplanma günü belirlendi. Sohbette bulunan köylüler telaşla evlerinin yolunu tuttu. Muhtar kalaycı-zade köy bekçisi Ramazan ve köyde ramazan davulu çalan Hasanı yanına çağırıp bir an önce üç köyde davul çalıp kayıtları yapılan askerlerin Cuma gününe kadar toplatılması, Bekçi Ramazanın hemen yaylalara gidip kayıtları yapılanların getirilmesini söyledi.

Savaşın kaçınılmaz olduğu, kulaktan kulağa yayılmaya başladı. Zaten bir kaç güne kadar askere alınacaklar yavaş yavaş yaylalardan toplanmaya başladı. Bu hareketliliğin en büyük acısını korkusunu hisseden Analar ve evli olan gencecik gelinlerdi.. Gitmek var, dönmek olmayabilirdi. Belki çocuğu olan, belki hamile olanlar babalarını bir daha göremeyecekti. Yıllardır bu bölgede çok nadir vuku bulan ölümlü olaylara şahit oluyorlardı. Sadece inançlarından kaynaklı ve atalarından kalma savaş destanlarını masalsı anlatımlarla duyarken şimdi kendileri bire bir yaşayacaklardı.

Baharın son demleri yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamış köy renklerin tüm tonlarını içinde barındırıyordu. Karaviran ahalisi bu mevsimde ilk kez bu mevsimde köyünde bulunuyordu. Bahar mevsimi yaylaların Yörük-Türkmen Avşarlarını dağlara davet ettiği bir mevsimdi. Herkes Sultan dağlarının uzantısı olan Erenler, Alaca-dağ eteklerine serpilmiş yaylalarda küçükbaş hayvancılıkla uğraşırdı.

Olağan dışı hareketlilik Köyde hissedilmeye başlamış, Camide ilk kez cenaze harici sela okunmaya başlanmıştı. Askere alınacak aileler gruplar halinde Han-önünde doğru yönelmiş, yaşlılar ellerinde Türkmen-şaman inancı gereği küçük toprak testiden yapılmış su kaplarını tez gidip, sağlıklı gelsin diye arkalarından su döküyorlardı.

Han-önünde küçük bir müfreze birliği gelmiş, devlet erkânını temsilen Bozkır ve Seydişehir ilçelerinden Vilayeti temsilen asker toplama işine bakan yetkililer ailelerle gelen gençleri bir yerde topluyorlardı. Cuma namazı ‘da yaklaşmak üzereydi. Kalabalık ahaliyi caminin alması imkânsız olunca cami dışına hasırlar ve keçeler serilmiş,  askerler oradan oraya koşuşturuyorlardı. Bozkır Askeri birlik zabiti Teğmen Bekir Efendi...

-Muhterem Karaviran ahalisi, malumunuz olduğu gibi Devlet-i Osmani müttefikimiz Alaman devletiyle uzun süredir sanayiden alt yapıya onlarca ortak ittifak yapmış, Askeri alanda ‘da büyük yeniliklere imza atmıştır. Son 1 yıldır İngiliz gâvuru mübarek topraklarımız olan Hicaz'da huzursuzluklar çıkarmış mukaddes topraklarımıza göz dikmiştir. İki müttefik ülke arasında antlaşmalar gereği cihan devletini her cephede korumak için genel seferberlik ilan edilmiştir. Mümkünü budur ‘ki tez zamanda bir savaş kaçınılmaz olacaktır. Bizler Tüm Osmanlı topraklarında kâfire karşı halifemizin Fetvasıyla seferberlik ilan edip, tez zamanda vilayetlere asker sevkiyatlarını yapmakla yükümlüyüz. Allah şahittir ‘ki bu savaş bizim için yeni bir diriliş, Ümmeti- Muhammet için bir fırsat olacaktır.

Uzun bir konuşma yapan Askeri zabit teğmen Bekir Bey’i can kulağıyla dinleyen ahali yavaş yavaş ezan vakti yaklaşınca camiye doğru yöneldiler. Asker uğurlamasına gelen kadınlar ve çocuklar ise kenarlarda bulunan dut ağaçlarının altına oturdular.

Cami çıkışı yine bir uğultu gürültü başlayınca Askeri zabit Bekir Bey hemen yüksek sesle.

-Ey ahali kenara çekilin ve hemen teslimat işlemlerini yapalım ‘ki tez zamanda akşama kalmadan yola koyulalım...

Başka bir asker elinde bir kara-kaplı bir defterden isimleri okumaya başladı.

Orta-karaviran'dan 86, Aşağı-karaviran'dan 13, Baş-karavirandan 8 nefer adayının ismini okudu. Ama Orta-karaviran'dan 72 nefer burada bulunuyor. 5 asker adayı vefat, 9 tanede firar kaydı yapıldı. Diğer iki köyden ‘de bir kaç kişi ya ölmüş yâda firar kayıtları yapılmıştı. Bu firar eden kişiler büyük olasılıkla Bozkır bölgesindeki eşkıyaya katılmış yâda kendi yaylalarında gizleniyorlardı.

Toplam üç köyden toplam 84 nefer kayda geçirilmiş Cami İmamı Hatıp Mehmet hoca Han-önü meydanında uzun uzun asker dualarını yanık ve düzgün bir kıraatla yapmış, arkadan kısık seslerle kadınların gözyaşları içinde ağıt sesleri yükselmeye başlamıştı.

Toplandık geldik hepimiz

Kumaş yığılı yükümüz

Çıkmaz olsun seferberlik

Kanalda geçti kökümüz

Haynından oğlum haynından

Gurşun dökülür goynundan

Ahmedin'nin gızı Şerife

Mavzeri alır boynundan

Oğlu olanlar ağlasın

Gelinler gara bağlasın

Alamanya etsin harbi

Bir oğlum yok gel alasın

4. ve son bölümde buluşmak umuduyla.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.