whatsapp

Suriye’de hangi ülke ne istiyor?

SİYASET 02.10.2018 - 14:39, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Suriye’de hangi ülke ne istiyor?

Yüz binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin yaralanmasına ve milyonlarcasının da yurdundan kaçmasına sebep olan Suriye’deki yıkıcı savaş, yedinci yılını doldurmak üzere. Peki, bu vekâlet savaşlarında kim ne istiyor? Dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Fransız Profesör Gilles Kepel’le, tek tek ülkeleri masaya yatırdık, hangi ülke ne istiyor, hepsini konuştuk: Suriye’deki iç savaşın, iç savaş olmaktan çoktan çıktığı ve farklı ülkeler arasındaki ‘vekâlet Savaşları’na (proxy war) dönüştüğü artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Suriye’de bugün farklı ülkeler ve silahlı gruplar arasında o kadar çok farklı denge ve o kadar çok değişken ittifak var ki, bir tarafta birbiriyle müttefik gibi görünen iki ülke, Suriye’yle ilgili farklı bir konuda farklı taraflarda yer alabiliyor. Bunca karmaşanın ortasında “Peki, Suriye’de kim ne istiyor” sorusuna açıklık getirmek gerektiğini düşündüm ve sizlere hangi ülkenin ne istediğini kısaca anlatan bir Suriye rehberi hazırladım. Bunu yaparken de dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından birine, Paris’teki Siyasi Bilimler Enstitüsü Ortadoğu ve Akdeniz Kürsüsü Başkanı Profesör Gilles Kepel’e danıştım. TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi’nin davetlisi olarak geçen hafta bir konferans vermek üzere Türkiye’ye gelen Fransız Profesör Gilles Kepel’le yaptığımız özel röportajda, Suriye’deki dengeleri ve ülkelerin Suriye’deki amaçlarını tek tek konuştuk. İşte, Kepel’in ağzından, Suriye’de kim ne istiyor:  RUSYA:  SURİYE’DE ETKİSİNİ SÜRDÜRMEK İSTİYOR Rusya, şu anda Suriye’de oyun kurucu ülke konumunda. Suriye’yle, İran’la, Türkiye’yle, İsrail’le ve Suudi Arabistan’la ayrı ayrı ortaklıkları var. Rusya’nın bir de kendi gündemi var tabii. Putin, Suriye’de etkisini sürdürmek istiyor ama ordusunun da orada sonsuza kadar kalmasını istemiyor. Yani Putin, bir zamanlar Sovyet ordusunun Afganistan’da kapana kısılması gibi Rus ordusunun da Suriye’de kapana kısılmasını istemiyor. O yüzden Suriye’de siyasi bir çözüm istiyor. SUUDİ ARABİSTAN: ESAD’LI ÇÖZÜMÜ KABULLENDİ Geçen yıl ilk kez bir Suudi Arabistan Kralı, Kral Selman, Rusya’yı ziyaret etti ve iki ülke arasındaki ilişkiler şu anda mükemmel. Hem Suudi Arabistan’ın, hem Rusya’nın petrol fiyatlarını yüksek tutmada çıkarı var, çünkü her ikisi de petrol monarşileri. Yani Suudi Arabistan ve Rusya ekonomik müttefik durumundalar. İsrail ve Suudi Arabistan, farklı sebeplerden dolayı artık Suriye’de Esad’lı bir çözümü kabul ettiler, buna bir itirazları yok. Suriye’deki Rusya varlığına da itirazları yok, ancak ikisi de Suriye’de İran’ın herhangi kontrolü olmasını istemiyorlar. İSRAİL: İRAN’I SURİYE’DE İSTEMİYOR İsrail, bölgede İran’la bağlantısı olan her şeyi yok etmek istiyor ve Suriye’de kesinlikle İran’ı istemiyor. Ancak Ruslar, ne İsrail konusunda İran’ın, ne de İran konusunda İsrail’in politikasını takip ediyor. İsrail Başbakanı Netanyahu, yılda en az sekiz kez Rusya’ya resmi ziyarette bulunuyor! Geçen Mayıs ayında Netanyahu Moskova’ya gitti ve Rus lider Putin’le 10 saat birlikte vakit geçirdi! Netanyahu İsrail’e döndükten sonra İran, Golan Tepeleri’ne füze attı. Akabinde 28 İsrail uçağı, Suriye’deki bütün İran mevkilerini bombaladı. Ve Rusya’dan İsrail’e hiçbir kınama gelmedi. Dolayısıyla bu çok karışık bir oyun. Çünkü Rusya birbirinden tamamen farklı gündemleri olan tüm bu ülkeler arasında bir hakem gibi. ABD ve BATILI GÜÇLER: DEAŞ’TAN KORKUYOR ABD Başkanı Trump, Suriye’den çıkacaklarını söyledi ama Pentagon bunun tam tersini söylüyor. ABD yönetimi, Suriye’deki savaşın başında sahip olduğu Esad’ı devirme fikrini çoktan terk etti. Ancak ABD için Fırat’ın doğusunda kalmak önemli, bu iki anlama geliyor: Birincisi, ABD’nin o bölgedeki varlığı, Rusya ve İran karşısında bir kaldıraç görevi görüyor. Eğer ABD askerleri giderse o bölge Rusya ve İran güçleri tarafından ezilip geçilecek. Dolayısıyla bu bölge, Batı için bir pazarlık kozu. İkincisi de Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelendirdiği YPG; Batı için DEAŞ’ın yenilmesinde önemli bir araçtı. Ayrıca bir sürü Avrupalı DEAŞ militanı, YPG tarafından hapiste tutuyor, bu da Batı için önemli çünkü bunların Avrupa’ya geri dönmesini istemiyorlar. O yüzden Batı, Fırat’ın doğusunda çözümün müzakerelerle bulunması gerektiğini düşünüyor. FRANSA: SURİYE’NİN İNŞASINDA ROL ALMAK İSTİYOR Fransa, savaş sonrası Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol almak istiyor ve bunun için herkesle görüşmeleri sürdürüyor, özellikle de Rusya’yla. Çünkü Levant bölgesinde (Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’i içine alan bölge) oyun kurucu şu anda Rusya. Fransa da bölgeyle olan tarihsel bağlarından ve ekonomik sebeplerden dolayı bunu yapmak istiyor. Ancak Fransa tamamen bağımsız bir aktör değil, Avrupa Birliği’nin de bir parçası. Dolayısıyla Brexit’le birlikte bu daha da zor hale geldi. Çünkü AB içinde Fransa dışında büyük ordusu olan tek ülke İngiltere, onlar da AB’den ayrılıyor. AB de sadece Fransız ordusuyla bu işi yürütemez. TÜRKİYE: ASIL MESELE YPG Türkiye’nin Suriye’deki önceliği şu anda YPG meselesi, daha doğrusu Türkiye için asıl mesele, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasının önüne geçmek. Türkiye, doğal olarak kendi ulusal çıkarlarını düşünüyor. Türkiye temelde bu yüzden Afrin’e girdi. Bu konuda Rusya’yla da aynı amaca sahipler çünkü Fırat’ın doğusunda Batılı güçler olduğu müddetçe YPG de oradaki varlığını sürdürecek ve kimse onlara saldıramayacak çünkü onlara saldıran bir ülke, aynı zamanda Amerikalılara da saldırmış olacak. Türkiye, İdlib’deyse siyasi çözüm istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bölgedeki çözüm sürecinin içinde yer almak istiyor. Her ne kadar Astana sürecinde Türkiye, Rusya ve İran birlikte çalışıyor olsa da Türkiye’yle İran arasında çok büyük görüş ayrılığı var, Suriye’deki amaçları farklı. İran, İdlib’de askeri çözümden yana. Unutmayalım ki Türkiye hala NATO üyesi bir ülke. Ancak Türkiye öte yandan da Rusya’dan S-400 füzeleri satın alıyor. Türkiye şu anda fırtınanın merkezinde yer alıyor. Ve fırtınanın merkezindeyseniz, çözümün de bir parçasısınız demektir, ancak güçlü olduğunuz müddetçe. Çünkü çok fazla türbülansın olduğu bir bölgedesiniz. Dolayısıyla Türkiye’nin elinin güçlenmesi için Türkiye’yle Batı’nın ilişkilerinin daha da iyileşmesi gerekiyor. İpek Yezdani

Yüz binlerce insanın ölümüne, yüz binlercesinin yaralanmasına ve milyonlarcasının da yurdundan kaçmasına sebep olan Suriye’deki yıkıcı savaş, yedinci yılını doldurmak üzere. Peki, bu vekâlet savaşlarında kim ne istiyor? Dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından Fransız Profesör Gilles Kepel’le, tek tek ülkeleri masaya yatırdık, hangi ülke ne istiyor, hepsini konuştuk:

Suriye’deki iç savaşın, iç savaş olmaktan çoktan çıktığı ve farklı ülkeler arasındaki ‘vekâlet Savaşları’na (proxy war) dönüştüğü artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Suriye’de bugün farklı ülkeler ve silahlı gruplar arasında o kadar çok farklı denge ve o kadar çok değişken ittifak var ki, bir tarafta birbiriyle müttefik gibi görünen iki ülke, Suriye’yle ilgili farklı bir konuda farklı taraflarda yer alabiliyor.

Bunca karmaşanın ortasında “Peki, Suriye’de kim ne istiyor” sorusuna açıklık getirmek gerektiğini düşündüm ve sizlere hangi ülkenin ne istediğini kısaca anlatan bir Suriye rehberi hazırladım. Bunu yaparken de dünyanın önde gelen Ortadoğu uzmanlarından birine, Paris’teki Siyasi Bilimler Enstitüsü Ortadoğu ve Akdeniz Kürsüsü Başkanı Profesör Gilles Kepel’e danıştım.

TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi’nin davetlisi olarak geçen hafta bir konferans vermek üzere Türkiye’ye gelen Fransız Profesör Gilles Kepel’le yaptığımız özel röportajda, Suriye’deki dengeleri ve ülkelerin Suriye’deki amaçlarını tek tek konuştuk. İşte, Kepel’in ağzından, Suriye’de kim ne istiyor: 

RUSYA:  SURİYE’DE ETKİSİNİ SÜRDÜRMEK İSTİYOR

Rusya, şu anda Suriye’de oyun kurucu ülke konumunda. Suriye’yle, İran’la, Türkiye’yle, İsrail’le ve Suudi Arabistan’la ayrı ayrı ortaklıkları var. Rusya’nın bir de kendi gündemi var tabii. Putin, Suriye’de etkisini sürdürmek istiyor ama ordusunun da orada sonsuza kadar kalmasını istemiyor. Yani Putin, bir zamanlar Sovyet ordusunun Afganistan’da kapana kısılması gibi Rus ordusunun da Suriye’de kapana kısılmasını istemiyor. O yüzden Suriye’de siyasi bir çözüm istiyor.

SUUDİ ARABİSTAN: ESAD’LI ÇÖZÜMÜ KABULLENDİ

Geçen yıl ilk kez bir Suudi Arabistan Kralı, Kral Selman, Rusya’yı ziyaret etti ve iki ülke arasındaki ilişkiler şu anda mükemmel. Hem Suudi Arabistan’ın, hem Rusya’nın petrol fiyatlarını yüksek tutmada çıkarı var, çünkü her ikisi de petrol monarşileri. Yani Suudi Arabistan ve Rusya ekonomik müttefik durumundalar. İsrail ve Suudi Arabistan, farklı sebeplerden dolayı artık Suriye’de Esad’lı bir çözümü kabul ettiler, buna bir itirazları yok. Suriye’deki Rusya varlığına da itirazları yok, ancak ikisi de Suriye’de İran’ın herhangi kontrolü olmasını istemiyorlar.

İSRAİL: İRAN’I SURİYE’DE İSTEMİYOR

İsrail, bölgede İran’la bağlantısı olan her şeyi yok etmek istiyor ve Suriye’de kesinlikle İran’ı istemiyor. Ancak Ruslar, ne İsrail konusunda İran’ın, ne de İran konusunda İsrail’in politikasını takip ediyor. İsrail Başbakanı Netanyahu, yılda en az sekiz kez Rusya’ya resmi ziyarette bulunuyor! Geçen Mayıs ayında Netanyahu Moskova’ya gitti ve Rus lider Putin’le 10 saat birlikte vakit geçirdi! Netanyahu İsrail’e döndükten sonra İran, Golan Tepeleri’ne füze attı. Akabinde 28 İsrail uçağı, Suriye’deki bütün İran mevkilerini bombaladı. Ve Rusya’dan İsrail’e hiçbir kınama gelmedi. Dolayısıyla bu çok karışık bir oyun. Çünkü Rusya birbirinden tamamen farklı gündemleri olan tüm bu ülkeler arasında bir hakem gibi.

ABD ve BATILI GÜÇLER: DEAŞ’TAN KORKUYOR

ABD Başkanı Trump, Suriye’den çıkacaklarını söyledi ama Pentagon bunun tam tersini söylüyor. ABD yönetimi, Suriye’deki savaşın başında sahip olduğu Esad’ı devirme fikrini çoktan terk etti. Ancak ABD için Fırat’ın doğusunda kalmak önemli, bu iki anlama geliyor: Birincisi, ABD’nin o bölgedeki varlığı, Rusya ve İran karşısında bir kaldıraç görevi görüyor. Eğer ABD askerleri giderse o bölge Rusya ve İran güçleri tarafından ezilip geçilecek. Dolayısıyla bu bölge, Batı için bir pazarlık kozu. İkincisi de Türkiye’nin terör örgütü olarak nitelendirdiği YPG; Batı için DEAŞ’ın yenilmesinde önemli bir araçtı. Ayrıca bir sürü Avrupalı DEAŞ militanı, YPG tarafından hapiste tutuyor, bu da Batı için önemli çünkü bunların Avrupa’ya geri dönmesini istemiyorlar. O yüzden Batı, Fırat’ın doğusunda çözümün müzakerelerle bulunması gerektiğini düşünüyor.

FRANSA: SURİYE’NİN İNŞASINDA ROL ALMAK İSTİYOR

Fransa, savaş sonrası Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol almak istiyor ve bunun için herkesle görüşmeleri sürdürüyor, özellikle de Rusya’yla. Çünkü Levant bölgesinde (Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’i içine alan bölge) oyun kurucu şu anda Rusya. Fransa da bölgeyle olan tarihsel bağlarından ve ekonomik sebeplerden dolayı bunu yapmak istiyor. Ancak Fransa tamamen bağımsız bir aktör değil, Avrupa Birliği’nin de bir parçası. Dolayısıyla Brexit’le birlikte bu daha da zor hale geldi. Çünkü AB içinde Fransa dışında büyük ordusu olan tek ülke İngiltere, onlar da AB’den ayrılıyor. AB de sadece Fransız ordusuyla bu işi yürütemez.

TÜRKİYE: ASIL MESELE YPG

Türkiye’nin Suriye’deki önceliği şu anda YPG meselesi, daha doğrusu Türkiye için asıl mesele, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasının önüne geçmek. Türkiye, doğal olarak kendi ulusal çıkarlarını düşünüyor. Türkiye temelde bu yüzden Afrin’e girdi. Bu konuda Rusya’yla da aynı amaca sahipler çünkü Fırat’ın doğusunda Batılı güçler olduğu müddetçe YPG de oradaki varlığını sürdürecek ve kimse onlara saldıramayacak çünkü onlara saldıran bir ülke, aynı zamanda Amerikalılara da saldırmış olacak.

Türkiye, İdlib’deyse siyasi çözüm istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bölgedeki çözüm sürecinin içinde yer almak istiyor. Her ne kadar Astana sürecinde Türkiye, Rusya ve İran birlikte çalışıyor olsa da Türkiye’yle İran arasında çok büyük görüş ayrılığı var, Suriye’deki amaçları farklı. İran, İdlib’de askeri çözümden yana. Unutmayalım ki Türkiye hala NATO üyesi bir ülke. Ancak Türkiye öte yandan da Rusya’dan S-400 füzeleri satın alıyor. Türkiye şu anda fırtınanın merkezinde yer alıyor. Ve fırtınanın merkezindeyseniz, çözümün de bir parçasısınız demektir, ancak güçlü olduğunuz müddetçe. Çünkü çok fazla türbülansın olduğu bir bölgedesiniz. Dolayısıyla Türkiye’nin elinin güçlenmesi için Türkiye’yle Batı’nın ilişkilerinin daha da iyileşmesi gerekiyor.

İpek Yezdani

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.