whatsapp

Seydişehir ve turizm (1)

TURİZM 05.03.2020 - 02:12, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

Seydişehir ve turizm (1)

Seydişehir’de herkes sorunları biliyor, Çözüm için fikirleri söyleyen yok gibi. İşin gerçeği asıl sorun da bu! Sorunların neler olduklarını gerçek anlamda tespit edemiyoruz, daha da vahimi tespit ettiğimizi sanıyoruz ve bu konular etrafında dönüp dolaşıyoruz. Sonuç? Senelerce konuşulan konular aynı aktörler değişiyor, senaryolar değişmiyor. Sonuca ulaşamıyoruz, üretemiyoruz. İçinde bulunduğumuz çemberin çapı küçük ve insanların kendi sınırları, kırmızıçizgileriyle daralmış durumda. Öncelikle birinci sorunun çemberi turizm olacak! Mesela, Termal sıcak su şimdiye kadar niye gecikti ki? Bu memlekette sıcak termal su neolitik çağ döneminden beri Ilıca ve Karakavak Mahallesi civarında varmış. Seyyid Harun veli 713 yıl önce yeni bir yerleşim yeri oluştururken bu suyu ilk defa ılıcadan tarihi hamama getirmiş ve kullanılmış. Bu durum geçen yıllarda restorasyon sırasında ortaya çıkarıldı. Ne garip. Düşündürücü bir durum! Maalesef Ilıcadaki bu potansiyeli kullanalım diyen hiç olmamış. Ne zamana kadar! Kavak mahallesinde yaklaşık 20 yıl öncesine kadar. Orada kendiliğinde yer altından patlayan sıcak su ortaya çıkıncaya kadar. Girişimler sonucu MTA sondaj çalışmaları yaptı ihaleye verildi. Alan firma Seydişehirliydi. Sermaye çapı düşük olduğu için buraya yatırım yapılamadı. Bunlara orasını verenler de kabahatliydi. Seydişehir’i onca yıl boşu boşuna beklettiler. Son iki dönemin belediye başkanları kendi imkânlarıyla bu işi başardı. Şimdi ise turizm için yatırımlar devam ediyor. Bu ilçeye para akacak anlamı taşır. Önceki yıllarda ne kadar başarılı olursanız olun, ne kadar güzel imkânlara sahip olursanız olun, değerleriniz ne kadar önemli olursa olsun siz doğru planlama yapmazsanız, bir strateji uygulamazsanız ne sorun çözebilirsiniz ne de bir başarıya ulaşabilirsiniz. Seydişehir turizminin öncelikli sorunları Yerel kurumlarla sivillerin birlikteliği, samimiyetiyle gelişebilir. Mesela Tınaz tepe mağarasını ilçeye kazandıran Çelmeli şirket sahibi Hasan Çelmeli cesur bir adım attı. Onu destekleyen yerel ve hükümet temsilcileri pek oralı olmadı. Orasının daha da gelişmesi gerekirdi. Yerli ve yabancı turistlerin büyük bir çoğunluğu mağaraya çıkamıyor. Yürüyen bir merdiven yapılmalı tıpkı büyük alışveriş merkezlerinde olduğu gibi. Buna iktidar tarafları kredi konuları gibi büyük bir destek vermeliler. O zaman turizm potansiyeline bakacaksın. Diğer bir konu, bildiğim kadarıyla Seydişehir’de Turizm bakanlığı belgeli restoran sayısı hemen hemen sıfır düzeyde. Buna önem verilmeli. İlçeye yatırım teşvikinden yararlanılması için öncelikli bölge seçilmeli. Sorun tezini bir hikâyeyle sonlandırayım! Günün birinde, Köroğlu’nun çok kıymetli bir atını çalmışlar. Bu ata pek bir düşkün olan Köroğlu, atı bulmak için diyar diyar dolaşmaya başlamış. Sonunda İstanbul da bir at pazarında atını bulmuş. Satıcılar Köroğlu’nu tanımıyorlarmış. Köroğlu ata alıcı olmuş. “hele bi’ bineyim hacı, altıma yakışacak mı, oturumu rahat mı bi’ bakayım.”  demiş. Köroğlu üstüne biner binmez hayvan şimşek gibi koşup gözden kaybolmuş. Satıcı öfkesinden köpürmüş tabi. “hırsız var atımı çaldı yakalayın!” diye feryat ederken, kalabalık arasından bir ihtiyar: – Atı alan Üsküdar’ı geçti oğul, demiş. Köroğlu olmak ya da at olmayı seçmek bizim elimizde. Sorunların parçası olmaya devam ettikçe Üsküdar ı geçen geçecek. Çevre ilçelerine turizm potansiyelini kaptırmamak için el birliğiyle çalışmak lazım. Yoksa orda burada yemek programlarıyla laklakla bu işi başaramayız. Devamı haftaya..

Seydişehir’de herkes sorunları biliyor, Çözüm için fikirleri söyleyen yok gibi. İşin gerçeği asıl sorun da bu! Sorunların neler olduklarını gerçek anlamda tespit edemiyoruz, daha da vahimi tespit ettiğimizi sanıyoruz ve bu konular etrafında dönüp dolaşıyoruz.

Sonuç? Senelerce konuşulan konular aynı aktörler değişiyor, senaryolar değişmiyor. Sonuca ulaşamıyoruz, üretemiyoruz. İçinde bulunduğumuz çemberin çapı küçük ve insanların kendi sınırları, kırmızıçizgileriyle daralmış durumda.

Öncelikle birinci sorunun çemberi turizm olacak!

Mesela, Termal sıcak su şimdiye kadar niye gecikti ki?

Bu memlekette sıcak termal su neolitik çağ döneminden beri Ilıca ve Karakavak Mahallesi civarında varmış. Seyyid Harun veli 713 yıl önce yeni bir yerleşim yeri oluştururken bu suyu ilk defa ılıcadan tarihi hamama getirmiş ve kullanılmış.

Bu durum geçen yıllarda restorasyon sırasında ortaya çıkarıldı. Ne garip. Düşündürücü bir durum!

Maalesef Ilıcadaki bu potansiyeli kullanalım diyen hiç olmamış. Ne zamana kadar!

Kavak mahallesinde yaklaşık 20 yıl öncesine kadar. Orada kendiliğinde yer altından patlayan sıcak su ortaya çıkıncaya kadar.

Girişimler sonucu MTA sondaj çalışmaları yaptı ihaleye verildi. Alan firma Seydişehirliydi. Sermaye çapı düşük olduğu için buraya yatırım yapılamadı. Bunlara orasını verenler de kabahatliydi. Seydişehir’i onca yıl boşu boşuna beklettiler.

Son iki dönemin belediye başkanları kendi imkânlarıyla bu işi başardı. Şimdi ise turizm için yatırımlar devam ediyor. Bu ilçeye para akacak anlamı taşır.

Önceki yıllarda ne kadar başarılı olursanız olun, ne kadar güzel imkânlara sahip olursanız olun, değerleriniz ne kadar önemli olursa olsun siz doğru planlama yapmazsanız, bir strateji uygulamazsanız ne sorun çözebilirsiniz ne de bir başarıya ulaşabilirsiniz.
Seydişehir turizminin öncelikli sorunları Yerel kurumlarla sivillerin birlikteliği, samimiyetiyle gelişebilir.

Mesela Tınaz tepe mağarasını ilçeye kazandıran Çelmeli şirket sahibi Hasan Çelmeli cesur bir adım attı. Onu destekleyen yerel ve hükümet temsilcileri pek oralı olmadı. Orasının daha da gelişmesi gerekirdi. Yerli ve yabancı turistlerin büyük bir çoğunluğu mağaraya çıkamıyor. Yürüyen bir merdiven yapılmalı tıpkı büyük alışveriş merkezlerinde olduğu gibi. Buna iktidar tarafları kredi konuları gibi büyük bir destek vermeliler. O zaman turizm potansiyeline bakacaksın.
Diğer bir konu, bildiğim kadarıyla Seydişehir’de Turizm bakanlığı belgeli restoran sayısı hemen hemen sıfır düzeyde. Buna önem verilmeli.
İlçeye yatırım teşvikinden yararlanılması için öncelikli bölge seçilmeli.

Sorun tezini bir hikâyeyle sonlandırayım!
Günün birinde, Köroğlu’nun çok kıymetli bir atını çalmışlar. Bu ata pek bir düşkün olan Köroğlu, atı bulmak için diyar diyar dolaşmaya başlamış. Sonunda İstanbul da bir at pazarında atını bulmuş. Satıcılar Köroğlu’nu tanımıyorlarmış. Köroğlu ata alıcı olmuş. “hele bi’ bineyim hacı, altıma yakışacak mı, oturumu rahat mı bi’ bakayım.”  demiş.
Köroğlu üstüne biner binmez hayvan şimşek gibi koşup gözden kaybolmuş. Satıcı öfkesinden köpürmüş tabi. “hırsız var atımı çaldı yakalayın!” diye feryat ederken, kalabalık arasından bir ihtiyar:
– Atı alan Üsküdar’ı geçti oğul, demiş.
Köroğlu olmak ya da at olmayı seçmek bizim elimizde. Sorunların parçası olmaya devam ettikçe Üsküdar ı geçen geçecek.

Çevre ilçelerine turizm potansiyelini kaptırmamak için el birliğiyle çalışmak lazım. Yoksa orda burada yemek programlarıyla laklakla bu işi başaramayız.

Devamı haftaya..

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.