whatsapp

CHP Lozan barış anlaşması açıklaması

SİYASET 24.07.2020 - 14:30, Güncelleme: 09.09.2021 - 14:46
 

CHP Lozan barış anlaşması açıklaması

Bugün, ülkenin emperyalizmin boyunduruğundan kurtarıldığı ve bağımsız bir Cumhuriyet kurulmasının temellerinin atıldığı Lozan Antlaşması'nın 97 inci yıldönümü. Kurucu kadroya; Mustafa Kemal Atatürk'e, İsmet İnönü'ye ve isimli/isimsiz tüm kahramanlara selam olsun. Görüyoruz ki, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda, cehaletlerini ihanetleriyle birleştiren zavallılar, Lozan'a dil uzatma cüretini kendilerinde bulabiliyorlar. Uzun yıllardır sürdürülen biatçı eğitim modelleri, 'Lozan'ın bir yenilgi olduğu, gizli maddeleri bulunduğu' gibi yalanları, kitlelerin ezberine sokabilmiştir. "Shakespeare diye biri yoktur, o zatın adı Şeyh Pir'dir" diyebilecek kadar yalanda sınır ve utanma tanımayan Fesli Şarlatanların yarattığı bataklığın kurutulması, doğru bilginin yaygınlaştırılmasıyla mümkündür. Lozan'ın anlaşılabilmesi için Sevr, Kurtuluş Savaşı, İzmir İktisat Kongresi ve Cumhuriyet'in ilanı olgularının birlikte değerlendirilmesinde yarar vardır.   Tümüyle stratejik yanlış okuma çerçevesinde emperyal heveslerle Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'na sokulmuş; kaçınılmaz yenilgi acı faturasıyla birlikte ortaya çıkmakta gecikmemiştir. Savaş sonrası Osmanlı Devleti, Damat Ferit Başkanlığı'ndaki bir heyetle katıldığı görüşmelerin sonunda, savaşı galip bitiren İtilaf Devletleriyle, 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalamıştır. Böylelikle topraklar batılı güçlerce paylaşılmış, ordu tasfiye edilmiş, iktisadi ve siyasi alanda tam bir boyunduruk ve bağımlılık tesis edilmiştir. Anadolu'da bağımsızlık savaşını başlatan Mustafa Kemal ve yoldaşları, bu sefalet belgesini ve onu imzalayan Osmanlı Hükümetini tanımadıklarını ilan etmişler, kıt kaynakları güçlü iradeleriyle birleştirerek kurdukları TBMM Hükümetiyle Anadolu'yu düşmandan temizlemeye başlamışlardır. Savaş meydanlarındaki bu başarı Sevr'in uygulanmasını imkânsız hale getirince, TBMM Hükümeti, Batılı devletlerce bu kez Lozan Konferansı'na davet edilmiştir. İstanbul Hükümeti'nin davetini iptal ettiren Ankara, İsmet Paşa önderliğindeki bir heyetle Lozan'a katılmış, savaşta kaybettiklerini masada kazanmaya çalışan emperyal devletlerin dayatmalarını reddetmiş ve nihayetinde, 23 Kasım 1922'de başlayan görüşmeler 4 Şubat 1923'te anlaşmazlıkla dağılmıştır. Heyet Ankara'ya döndükten hemen sonra, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihlerinde, İzmir'de bir İktisat Kongresi düzenlenmiştir. Kongre'de, kurulacak yeni devletin tarım, ticaret ve sanayii modelleri tartışılmış; böylelikle yeni bir devlet kurma konusundaki kararlılık tüm dünyaya gösterilmiştir. Batılı güçler, yeniledikleri davetle 23 Nisan 1923 tarihinde Lozan görüşmelerini tekrar başlatmak zorunda kalmışlardır. Heyette bulunan ve kronik bir İnönü karşıtı olan,  Rıza Nur dahi, Lozan'a ilişkin hatıratında, görüşmelerin ne denli zor geçtiğini ve sonuçta günün koşullarına göre en iyi çözümlerin nasıl yaratıldığını detaylandırarak anlatır. Nihayetinde ülkenin tapusu niteliğindeki Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmıştır. Lozan'ın imzalanması, Cumhuriyet'in ilanının yolunu açmış, 3 ay sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiştir. Bu kısacık anlatım dahi, ülkeyi kuran kadro ile emperyalizm işbirlikçilerini tanımlamaya yetmektedir. Ve kuşkusuz, tarafların bugünkü tutumları da, emperyalizme işbirlikçi olmakla ona karşı durmak arasındaki tercihi netleştirmektedir. İşte tam da bu nedenle, bir kez daha, bu topraklarda, tüm engellemelere rağmen askeri, siyasi ve iktisadi bağımsızlığın temellerini atan kurucu kadroya şükran ve saygı doluyuz. Yolları yolumuzdur, sonsuza kadar da böyle olmaya devam edecektir. Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. Maalesef bugün gelinen noktada; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk adımı ve Tapu senedinin imzalandığı bir günde; Lozon anlaşmasının 97. Yıl dönümünde Seydişehir ADD öncülüğünde  Atatürkçülerin, Atatürk anıta çelenk koymasına dahi izin verilmemesi çok üzücüdür. Bu durumu esefle kınıyoruz. Şunu herkes bilsin ki, Dünya var oldukça Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti hep var olacaktır. Atatürk ve Devletin yapısı günlük siyasi kararlara ve din istismarına kurban verilemez.                                                                                                                                                                    Orhan ÖZEL                                                                                               CHP Seydişehir İlçe Başkanı

Bugün, ülkenin emperyalizmin boyunduruğundan kurtarıldığı ve bağımsız bir Cumhuriyet kurulmasının temellerinin atıldığı Lozan Antlaşması'nın 97 inci yıldönümü. Kurucu kadroya; Mustafa Kemal Atatürk'e, İsmet İnönü'ye ve isimli/isimsiz tüm kahramanlara selam olsun.

Görüyoruz ki, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşullarda, cehaletlerini ihanetleriyle birleştiren zavallılar, Lozan'a dil uzatma cüretini kendilerinde bulabiliyorlar. Uzun yıllardır sürdürülen biatçı eğitim modelleri, 'Lozan'ın bir yenilgi olduğu, gizli maddeleri bulunduğu' gibi yalanları, kitlelerin ezberine sokabilmiştir. "Shakespeare diye biri yoktur, o zatın adı Şeyh Pir'dir" diyebilecek kadar yalanda sınır ve utanma tanımayan Fesli Şarlatanların yarattığı bataklığın kurutulması, doğru bilginin yaygınlaştırılmasıyla mümkündür.

Lozan'ın anlaşılabilmesi için Sevr, Kurtuluş Savaşı, İzmir İktisat Kongresi ve Cumhuriyet'in ilanı olgularının birlikte değerlendirilmesinde yarar vardır.  

Tümüyle stratejik yanlış okuma çerçevesinde emperyal heveslerle Osmanlı Birinci Dünya Savaşı'na sokulmuş; kaçınılmaz yenilgi acı faturasıyla birlikte ortaya çıkmakta gecikmemiştir. Savaş sonrası Osmanlı Devleti, Damat Ferit Başkanlığı'ndaki bir heyetle katıldığı görüşmelerin sonunda, savaşı galip bitiren İtilaf Devletleriyle, 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması'nı imzalamıştır. Böylelikle topraklar batılı güçlerce paylaşılmış, ordu tasfiye edilmiş, iktisadi ve siyasi alanda tam bir boyunduruk ve bağımlılık tesis edilmiştir.

Anadolu'da bağımsızlık savaşını başlatan Mustafa Kemal ve yoldaşları, bu sefalet belgesini ve onu imzalayan Osmanlı Hükümetini tanımadıklarını ilan etmişler, kıt kaynakları güçlü iradeleriyle birleştirerek kurdukları TBMM Hükümetiyle Anadolu'yu düşmandan temizlemeye başlamışlardır.

Savaş meydanlarındaki bu başarı Sevr'in uygulanmasını imkânsız hale getirince, TBMM Hükümeti, Batılı devletlerce bu kez Lozan Konferansı'na davet edilmiştir. İstanbul Hükümeti'nin davetini iptal ettiren Ankara, İsmet Paşa önderliğindeki bir heyetle Lozan'a katılmış, savaşta kaybettiklerini masada kazanmaya çalışan emperyal devletlerin dayatmalarını reddetmiş ve nihayetinde, 23 Kasım 1922'de başlayan görüşmeler 4 Şubat 1923'te anlaşmazlıkla dağılmıştır.

Heyet Ankara'ya döndükten hemen sonra, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihlerinde, İzmir'de bir İktisat Kongresi düzenlenmiştir. Kongre'de, kurulacak yeni devletin tarım, ticaret ve sanayii modelleri tartışılmış; böylelikle yeni bir devlet kurma konusundaki kararlılık tüm dünyaya gösterilmiştir.

Batılı güçler, yeniledikleri davetle 23 Nisan 1923 tarihinde Lozan görüşmelerini tekrar başlatmak zorunda kalmışlardır. Heyette bulunan ve kronik bir İnönü karşıtı olan,  Rıza Nur dahi, Lozan'a ilişkin hatıratında, görüşmelerin ne denli zor geçtiğini ve sonuçta günün koşullarına göre en iyi çözümlerin nasıl yaratıldığını detaylandırarak anlatır. Nihayetinde ülkenin tapusu niteliğindeki Lozan Antlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmıştır.

Lozan'ın imzalanması, Cumhuriyet'in ilanının yolunu açmış, 3 ay sonra, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

Bu kısacık anlatım dahi, ülkeyi kuran kadro ile emperyalizm işbirlikçilerini tanımlamaya yetmektedir. Ve kuşkusuz, tarafların bugünkü tutumları da, emperyalizme işbirlikçi olmakla ona karşı durmak arasındaki tercihi netleştirmektedir.

İşte tam da bu nedenle, bir kez daha, bu topraklarda, tüm engellemelere rağmen askeri, siyasi ve iktisadi bağımsızlığın temellerini atan kurucu kadroya şükran ve saygı doluyuz. Yolları yolumuzdur, sonsuza kadar da böyle olmaya devam edecektir. Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.

Maalesef bugün gelinen noktada; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilk adımı ve Tapu senedinin imzalandığı bir günde; Lozon anlaşmasının 97. Yıl dönümünde Seydişehir ADD öncülüğünde  Atatürkçülerin, Atatürk anıta çelenk koymasına dahi izin verilmemesi çok üzücüdür. Bu durumu esefle kınıyoruz. Şunu herkes bilsin ki, Dünya var oldukça Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Cumhuriyeti hep var olacaktır. Atatürk ve Devletin yapısı günlük siyasi kararlara ve din istismarına kurban verilemez.                                                                     

                                                                                              Orhan ÖZEL

                                                                                              CHP Seydişehir İlçe Başkanı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve seydisehirgundem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.